Yapılan bir araştırmaya göre doğurganlığının zirvesindeki kadınlar testesteron seviyesi yüksek olan erkeklerin kokularını inanılmaz çekici buluyormuş.
Vallahi hormondan mıdır nedendir bilmiyorum ama kokunun insanı mahveden en önemli şey olduğunu düşünüyorum.
Zihninde yaşadığın her şeyi alt üst edebilen, hissettiğini sandığın şeylerin bir bir aksini sana haykıran, en derinde kalmış hatıralarını önüne seren bir şey varsa o da KOKU.
Uyuyakaldığın kanepede sabah gözünü açmadan önce burnuna gelen bir ufak koku kalıntısı beynindeki tüm sinir hücrelerini harekete geçirebiliyor.
Kokusunu duymadığında onsuz yaşayabileceğini zannedip gaflete düştüğünde yatakta bıraktığı pijamanın yastığa sinen kokusuyla kendine geliveriyor insan.
Sen ne kadar kendini telkin etsen de, kızsan da, onsuz yaşayabilirim desen de kokusunu duyduğunda bütün vücudunun o kokuya bağlı yaşadığını hissediveriyorsun. İşte o zaman anlıyorsun ki iş işten çoktan geçmiş de sen hala daha falan filan durumundasın.
Kokusunun sindiği kıyafetleri giyip evde dolanırken acaba benim kokum siner de onun ki kaybolur mu diye çıldırıveriyorsunuz.
Koklaya koklaya bitirilir mi hiç etrafa sinen kokusu. Bitiriliyor işte... Hava yerine kokusunu solumak istiyorsun, kokusunu da geri veririm diye nefesini içinde tutuyorsun.
Her şey kokusuyla başlayıp kokusuyla bitiyor anlayacağınız.
Kokusunu unutamıyorsanız, kokusunu duyduğunuzda içiniz cız ediyorsa, o kokuyla uyumak uğruna boynuna boynuna meylediyorsanız geceleri yan yana uyurken nefes alamayacağınızı bilseniz de o adamı bal gibi seviyorsunuz demektir cicim.
O kokunun sahibine ilk fırsatta kocaman sarılın...
Lolipop