02.07.2019 - 14:42 | Son Güncellenme:
“Yılların ilerlemesiyle birlikte kadının çalışma hayatına daha çok katıldığını görmekteyiz” diyen Aile Çift ve Evlilik Terapisti/Psikoterapist Uzman Psikolog Naciye Tokaç, “Diğer kişilerin yaşamlarında ne olup bittiğini görme ve kendi yaşamları ile kıyaslama imkanını daha fazla bulan insan, hayatını daha kaliteli sürdürmek istemekte. Diğerlerinin sahip olduklarına, yaptıklarına kendisinin de hakkı olduğunu düşünmektedir. Bu durumda ihtiyaçların artmasını ve beklentinin yükselmesini sağlamaktadır. Hakkı olduğunu düşündüğü şeylere erişmek istemesi gayet normal bir istek iken, bunları yapmak için yeterli imkanı bulup bulamaması önemlidir. Böyle bir durumda ailede kadının çalışması bir çözüm yolu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Erkeğin çalışması zorunluluk, kadının çalışması gereklilik mi?
Eğitim düzeyi düşük veya yüksek herkesin girişimde bulunma ve kazanç elde etme, kendi yaşamını idame ettirmek isteme hakkı vardır. Ancak kadının çalışma hayatına katılımının eş ile ilişkisini farklı açılardan etkilediğini de söylemek yanlış olmaz. Ülkemiz geleneğinde erkeğin çalışması zorunluluk olarak görülürken; kadının çalışması gereklilik olarak görülmüyordu ancak son zamanlara kadar. Hayatının zorunlu ihtiyaçlarını gidermek için maddi gelir konusunda yeterli geliri elde edemeyen ailede kadın da maddi destek olmak zorunda kalıyor. Kadının çalışmasının aile hayatına etkilerinden birisi kadının da erkekler gibi aynı mesai saatleri içinde çalışıyor olmasına rağmen kadından çocuklar ve ev içi sorumluluklar konusunda aynı beklentilere sahip olunmasıdır. Çoğunlukla benzer saatlerde evine gelen kadın ve erkek sorumluluklar konusunda paylaşımda bulunmadıkları takdirde birbirinden beklentiler değişmekte ve bu durum tartışmalara yol açmaktadır. Bu durumun önüne geçmenin yolu anlayış ve çiftlerin birbirine destek olma konusundaki becerileridir" diye konuştu.
‘’Kadının iş yaşamına katılması sosyal hayatını da geliştirir’’
Kadının iş yaşamına katılması ile birlikte sosyal yaşamının da geliştiğini ifade eden Tokaç, "Arkadaş ortamının geliştiği, farklı kültürlerden ve farklı sosyal statülerden kişilerle tanışma imkanı bulduğunu görmekteyiz. Böylece kendi bildiği, öğrendiği yaşam hakları dışında yaşamları da tanıması, hayattan ve dolayısıyla eşinden olan beklentisinin de artmasını sağlayabilir. Eğer eşler kendisini geliştirmeye açık değillerse ve yeniliklere açık değillerse bu durum aralarındaki iletişimin bozulmasında rol oynayabilir. Çalışma hayatının kadının yaşamında değiştirdiği en önemli durumlardan birisi de kadının kendisine olan saygısının artması ile kendine güveninin artmasıdır. İstediklerine evet, istemediklerine hayır deme hakkı olduğunu, kocasına itaat etmenin zorunluluk olmadığını, her iki eşin de birbirine sorumluluğu olduğunu benimseyen kadın, aile hayatında bu isteklerine karşılık bulamadığında bu durum eşler arasında çatışma nedeni olabilir. Her ne sebeple olursa olsun kadının çalışma hayatının eşler arasındaki ilişkiyi etkilediğini görmekteyiz. Ancak eşlerin iyi bir iletişim ve anlayış içerisinde olması, hayatın zorlukları konusunda birbirlerinin elinden tutma konusunda kendilerine verdikleri sözleri unutmamaları sorunları aşma konusunda yardımcı olacaktır” dedi.