Daha önce buna benzer iki yazı yazmıştım. Biri 'Yorgun yeni anneye söyleyeceklerim var'. Lohusalık dönemini ve hatta biraz daha sonrasını kapsayan bunalımlı dönemin GEÇECEĞİNİ anlatmaya çalıştım. Daha sonra da 'Hamilelere söylenmemesi gerekenler' ile bu 9 aylık dönemde duymaktan bıktığımız, bizim için anlamsız ve çoğu zaman kızdıran ifadelere Facebook sayfasındaki paylaşımlarla birlikte yer vermiştim. Sıra geldi lohusa dönemindeki anneye söylenmemesi gerekenlere.
1. Bebeğin geceleri hala kalkıyor mu?
Bebeklerin çoğu geceleri sık sık uyanır. Hatta 1 yaşında, hatta 2 yaşında(bizimki gibi mesela) uyanabilir çocuklar. Kiminin karnı acıkır, kimi yanına birini ister kimi de alışkanlıktan. Sonuç gece boyu deliksiz uyuyan bebek çoğunluk değil azınlıktır. Hele hele lohusa bir kadına bunu söylemek saçmalığın daniskasıdır. Yorgunluktan, uykusuzluktan sürünen yeni anne de bebeğinin deliksiz uyumasını istemez mi sanıyorlar acaba?! Üstelik ‘hala mı uyanıyor?’ gibi sorularla acemi anne ‘Herkesinki uyuyor da benimki mi kalkıyor? Nerede yanlış yapıyorum?’ diye boşuna kendini üzer. Yazık değil mi hayatının en karmaşık, en güzel, en yoğun, en yorgun günlerini yaşayan şaşkın yeni anneye!!!
2. Yine emziriyorsun sen!
Emzirme sıklığına takılanlar var. Bebeği, anneyi, uyku ve beslenme düzenini bilmeden sadece emzirme saatleri hakkında konuşabiliyorlar. Lohusaya ‘yine mi emziriyorsun?’ diye sorana verilecek cevap: EVET olmalı. Yenidoğan bebeklerin sık sık emzirilmesi gerekir. Hatta bazılarının daha çok. Her bebek farklıdır. Bazıları 2-3 saatte bir beslenmek ister, bazıları ise daha çabuk acıkır. Bunun ayrımını en iyi yapacak olan da annedir.
3. Hala bir düzene giremediniz mi?
HAYIR. Ne diyeyim ki, hayır. Düzenden kasıt nedir peki? Beslenme, uyuma, çiş-kaka saatlerinin rutine girmesi mi? Bir şey diyeyim mi, o düzen aylar sonra bile tam olarak oturmayabilir. Uykusu düzene girer, beslenmesi tutmaz. Emzirme saatleri belli olmuştur, bu sefer de bir türlü uykular halledilmemiştir. Bazı anneler şanslıdır. Bebekler doğuştan uykucudur. Zaten asıl düzen bozucu olan da uykudur. Hem annenin hem de bebeğin günlük yaşamı, huzuru, mutluluğu bu ‘uyku’ denen şeye(!) bağlıdır.
4. Bebeğin aç olabilir mi?
Aaa. Hiç aklıma gelmemişti. İyi ki söyledin.
Ben bu cevabı verdim mesela birkaç kere. İlkinde acayip sinirliydim. Diğerlerinde ise alaycıydım. Alışmıştım ve daha da önemlisi kendimden emindim. Bebeğimi benden başka kimsenin daha iyi tanıyamayacağını, ihtiyaçlarını anlayamayacağını biliyordum. Yani bir anneye, ne kadar yeni ve acemi de olsun bir anneye ağlayan bebeğini göstererek ‘karnı mı aç, emzirdin mi sen?’ gibi tahammül sınırlarını zorlayan soruların sorulmaması gerekiyor. ‘Altını açalım mı? Sıcak gelmiştir belki’ gibi ifadeler daha iyidir. Benden söylemesi.
5. Kilolarını verememişsin.
Konu ne zaman buraya gelecek diye bekler dururuz zaten. ‘Bir kadına yaşı sorulmaz!’ denir ya, bence yaşı ne olursa olsun kilosu sorulmaz, kilosu ile ilgili yorum yapılmaz. Hangi kadın doğumda aldığı kilolarıyla yaşamak ister ki. Hem öyle yavaş yavaş da verilmez. Emzirirken kilo verirsin diyenlere de benim bir çif lafım var. YALAN. Vallahi yalan. Ben 4 kilo aldım. 11 kilo ile doğuma girip 3 kilo fazlasıyla kucağımda bebekle eve dönmüş bir anne olarak tam 4 kilo aldım. Başka bir şey demiyorum.
6. Sütün yetiyor mu?
Sanırım en zora giden, moral bozan sorulardan biridir bu. Zaten endişelidir. Memelerden gelen süt hakkında hiçbir bilgisi yoktur. Bebeğinin neden 2 saatte bir uyandığını anlayamaz. Ne kadar da sık acıkıyor, diye düşünür. Bilmez ki anne sütü çok kolay hazmedilir, o yüzden de bebek daha sık acıkır. İşte bu bilgisizlik anında ‘sütün yetiyor mu?’ sorusuyla başınızdan aşağı kaynar sular dökülür. Eyvah, dersiniz. Benim sütüm bu çocuğu doyurmaya yetmiyor. Ne yapmalı, hemen mamaya mı başlamalı? HAYIR. Önce gidip çocuk doktorunuza danışın.
7. Bu günlerin tadını çıkar, büyüdükçe daha da zorlaşıyor işler.
Kimsenin ağzından iyi bir şey çıkmaz zaten. Kaos ortamında hayatta kalmaya çalışan lohusaya ‘şimdi iyi zamanların’ denir mi? O andan daha kötüsü ne olabilir ki yeni anne için. Uykusuzluk, yorgunluk, bunalım, ağrıyan sızlayan taşan memeler… daha fenası ne olabilir ki??!
8. İkinciyi de çok zaman geçirmeden hemen yap da beraber büyüsünler.
Ya da kız varsa kucakta, ‘bunun yanına şöyle güzel bir oğlan lazım’ erkek bebekse eğer o zaman da ‘akça pakça güzel gözlü bir kız bebek yap hemen’ derler. Bana dediler de oradan biliyorum. Hemen ikinciyi yap, beraber büyüsünler. İyi fikir. İki çocuk birlikte büyüsün, kardeş olmanın keyfini çıkarsınlar da… anne ne olacak? Eskiler der genelde bunu. Onlar yokluk içinde, çoğu zaman yardımcıları bile olmadan yapıvermişler arka arkaya çocukları. Şimdi hatırlamıyorlar o günlerini büyük ihtimalle. Oysa biz modern zaman anneleri, kariyer yollarını yarıda kesip çoluk çocuğa karışmışız. Her şeyi okuyup, her şeyi öğrenme telaşındayız. Çocuğumuz için ansiklopedileri ezberler durumdayız. Şimdi tüm bunları altüst edip de nasıl ikinciyi yaparız? Elimizdeki(!) bir tanesi düzene girsin de nefes alalım, eskiye dönelim, sosyal yaşama adım atalım hayalleri kurarken gözü karartıp ikinciyi yapmak????
Bir de bunu yeni doğum yapmış kadına söylemezler mi? Tam cinnetlik.
Yeni annenin desteğe, cesaretlendirilmeye, iyi hissettirilmeye, güldürülmeye ve yardıma ihtiyacı vardır. Eksiklerinin ve yanlışlarının gözüne gözüne sokulmasına, memelerinin ve kalçalarının büyüklüğü hakkında konuşulmasına gerek yoktur. Hayati bir mesele olmadıkça o yanlışlar kendi kendine düzelecektir. Gerçekten de söylemek istediğiniz bir durum varsa daha olumlu ve yumuşak yaklaşıp biraz da sempatik görünmeye çalışıp espirili bir dille yaklaşmayı deneyebilirsiniz. Yok eğer, ağzınızda iyi bir şey çıkmayacaksa, hiç bir şey çıkmasın. En iyisi, alın bebeği kucağınıza da iki tur atın evde, annenin kolları biraz dinlensin.
Haksız mıyım? ;)
Irem Erdilek