Geçen akşam hafta sosyal medyanın gözbebeği Twitter'da Ece Temelkuran ¨çocuklu ailelerin olmadığı seferler koyulsa, parası neyse veririm¨ dedi. İlk bakışta haklı bir şikayeti biraz sert bir üslupla yazmış, diye düşündüm. Sonra fark ettim ki aslında komikti. Bu arada tahmin edeceğiniz gibi ortalık karıştı. Çocuklarla ilgili olumsuz bir söz nasıl sarfederdi bu densiz kadın?! Ormanda on kaplan gücünde anneler, biraz da babalar hatta çocuğu olmayıp çocuk sevdiklerini söyleyenler yazmadıklarını bırakmadılar. Kadının ne çocuk düşmanlığı kaldı, ne de faşistliği. Bazıları ¨parasını biz verelim, aya gitsin¨gibi gereksiz çıkışlarda bulundu. Merak içinde izledim. Anladım ki herkes böyle bir hizmet talep edebilir. Çünkü bir çocuk annesi de olsam arsız, mızmız çocukların dayanılmaz olduğunu düşünüyorum. Hele ki bu çocukların, onlardan daha da arsız ve umarsız anne babalarına söyleyecek bir çift lafım var.
Yine de hepimiz biliyoruz ki bazen ne yaparsan yap çocuğu susturamazsın. Yerin dibine girersin, ağzını falan kapatmaya kalkarsın yine avaz avaz ağlar. Bizim başımıza sadece bir kere geldi allahtan da o korkunç utanma duygusunu çok yaşamadım. Çevreyi rahatsız etmenin bünyemdeki rahatsızlığını tarif etmem çok zordu. Benim sıkıntımı anlayan bir başka yolcu ¨bebek bu ağlar, bizim de çocuğumuz var rahatsız olmuyoruz¨ dedi de biraz rahatlatmıştı beni.
Ece Temelkuran çocuksuz olduğu, empati kuramadığı için söylememişti o sözü. ¨Böyle bir seçenek olsa, yol boyu sessiz sakin bir ortamda uyusam, bu hizmetin bedeli neyse de öderim¨ anlamında söylemişti. Çocuklu aileler de birlikte uçtuğu için kimse birbirinden rahatsız olmaz diye düşünmüştü ama bence orada yanıldı. Çünkü uslu çocuk anaları, biraz hareketli olanlara hemen çemkirir ¨çocuğumu azdırıyor¨diye, hem çocuğa hem de annesine. Ya da bebeği uyuyan anne, yol boyu gülen ağlayan konuşan bir çocuğun kulağını falan çekebilir. Ben diyeyim size. Düşünsenize bir uçak dolusu boy boy çocuk, bebek. Bence hiç sağlıklı değil. Hiç değilse şimdi uçak başına 2-3 aile düşüyor.
Bu böyle geçti, dedim. Ertesi gün de Malezya Havayolları'nın yeni gelen uçaklarının First Class bölümlerinde 2 yaş altı bebeklerin uçamayacaklarını bildirmesiyle şok geçirdim. Müşterilerden gelen şikayetler üzerine böyle bir karar verildiği açıklandı şirket yetkilileri tarafından. Birinci sınıfta uçan, birinci sınıf paralı müşterinin birinci sınıf hassas kulakları kaldıramıyormuş bebek sesini.
Ben de hem bir birey hem de ebeveyn olarak seyahatimin sorunsuz ve rahat geçmesini isterim ancak yanımdaki koltukta çocuktan daha ziyade ter kokan biri olmasın. Ben de bunu talep edeceğim bir dahaki sefere.
- - - - -
Bu arada bebeği ile ilk defa uçağa bineceklere bir kaç öneri:
- iniş ve kalkışlarda bebeği emzirmeli, emzirmiyorsanız emzik veya biberonla su verebilirsiniz
- puseti check-in esnasında da teslim edebilirsiniz ya da uçağın kapısında da verebilirsiniz bagaja. Puseti mümkünse kılıf ile teslim edin. Bazen bir iki parça kırık olarak elinize geçebiliyor.
- uçağa binmeden 24 saat önce kavanoz bebek mamalarından isteyebilirsiniz. Bileti aldığınız acenta size bu konuda yardımcı olabilir.
- bebekli yolculara herkes elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışır. O yüzden rahat olun.
- bebeklerin büyük bir çoğunluğu uçak yolculuğu sırasından kolayca uykuya geçer ve uzun uzun uyurlar. Diş çıkarma durumu varsa garanti edemem elbette.
İyi yolculuklar.
Irem Erdilek