Yazarlar
Haberin Devamı
Biliyor musunuz, çocuğunuzun büyüdüğünü kilosundan boyundan önce dil gelişiminden anlıyorsunuz. Eğlenceli günler de başlıyor böylece.
Koray 1 yaşındayken bizden birkaç yıl tecrübeli arkadaşlarımız ¨hele bir konuşmaya başlasın, asıl eğlence o zaman başlayacak.¨ demişlerdi. Ben bunu duyduğumdan beri de dilinin çözülmesini iple çekiyordum Koray’ın. Zaman geçiyor, hızla hem de. Gün geldi ve küçük küçük konuşmaya başladı. İlk önce sadece ben anlıyordum ama olsun. Hem bu insana öyle büyük bir haz veriyor ki. ¨Onun dilinden annesi anlar¨ diyorlardı, ben de bir seviniyordum bir gurur duyuyordum sormayın. Sanki dünyadaki en önemli şeyi yapıyordum: bir çocuğun daha doğrusu kendi çocuğumun ne dediğini anlayabiliyordum.
Daha sonra bir bakmışsınız çorap söküğü gibi geliyor kelimeler. Siz onunla ne kadar çok konuşur ve onu konuşturursanız o kadar hızlı gelişiyor dili. Genetik etkenler vardır elbette. Ben 1.5 yaşında bayağı güzel konuşuyormuşum. Kardeşim 3.5 yaşında ancak çözülmüş mesela. Koray’ın da benim gibi geveze bir annenin yanında erkenden konuşacağını varsaymıştık ki öyle de oldu. 1.5 yaşında konuşmaya başladı ancak ne zaman ki 2 yaşından bir iki ay sonra emziği attık, esas o zaman başladı her şey. Emzik engelliyor muymuş bilmiyorum ama farkı görebiliyordum. Bu arada biz konuşmalarımıza dikkat etmeye başladık. Çünkü fark ettik ki ağzımızdan çıkan her yeni kelime bize geri dönebiliyordu. Koray anladığı ve dilini döndüğü kadarıyla her yeni duyduğunu söylemeye çalışıyordu. Ayaklı ses kayıt cihazı, papağan gibi sıfatların çocuklu aileler için ne anlam ifade ettiğini öğrenmeye başladık böylece.
Çocuğun dil gelişiminde en büyük rol ailenin. Ben çok konuşan bir kadınım. Tonlamalarla, mimiklerle ve zaman zaman da el hareketleriyle konuşurum. Koray da aynen bu şekilde konuşuyor. Benim tonlamalarım, surat ifadem ve kelimelerimle derdini anlatmaya çalışıyor. Bu hem harika bir şey hem de annenin-babanın kendine çeki düzen vermesini gerektiren bir durum. Biz küfürlü konuşan bir aile değiliz. Kocam futbol hastası olmadığı için ev içinde ters kelimeler pek duyulmaz. Ancak tek istisna otomobil. Sarp hem iyi ve hızlı bir şöför olduğu için hem de iş dolayısıyla arabanın tepesinden inmediği için yollarda ciddi sinir krizleri geçirip ağzından son derece yaratıcı küfürler çıkabiliyor. Arabada Koray varken çok dikkat ediyor veya ben ağzından çıkabilecekleri önceden anlayabildiğim için uyarılarda bulunuyorum ama bazen çok zararsız da olsa kaçabiliyor. Biz de bu gibi durumlar için konuyu nasıl kıvırabiliriz diye bir plan yaptık. Koray’ı yanlış duyduğuna ikna etmek için bazı kelimelere karşılık bulduk. Umarım işe yarar, en azından bir süre.
Bu arada çocuğu konuşmaya başlayanlara bir iki önerim olacak:
- Mümkün olduğunca çok konuşun ve onu konuşturun.
- Ne demek istediğini anlasanız da hemen yerine getirmeyin ve anlatabilmesi için fırsat verin.
- Doğru kelimeyi bulamadığını hissettiğinizde siz söyleyin ve arkasından tekrar etmesini isteyin.
- Çok konuşun.
- Çok konuşun.
- Uzun uzun hikayeler anlatın. Çok anlamlı veya gerçek olmasına gerek yok. Ne kadar çok kelime duyarsa o kadar iyi.
- Çocuğunuzun ilk birkaç kelimesini asla unutmazsınız ama zaman geçtikçe her şey düzeldikçe unutuyorsunuz. Lütfen ilk günden itibaren bir defter tutun ve her söylediği kelimeyi not edin. Daha da güzeli sesini kaydedin, kameraya alın. Öyle güzel anılar oluyor ki bunlar göz yaşları içinde gülerek ve özlemle anarak seyrediyorsunuz.
- Ağzınızdan çıkanlara dikkat edin.
- Sizden duyduğu her kelimeyi, sözü kayda aldığını ve gün gelip size karşı kullanacağını unutmayın.
Geçenlerde bir türlü tuvaletten çıkmayan ve ortalığı birbirine soktuğundan şüphelendiğim oğluma ¨Koray gelir misin buraya artık?¨ dedim. Cevap ne oldu dersiniz: ¨Anne karışma, kes sesini!¨ Benim halimi bir düşünün. Kızamadım elbette ona. Tamamen benim hatam. Yakışıksız bir cümle kurmuşum zamanında ve o da tam yerinde bana söyledi bunu. Koray’a ¨bu aslında hiç güzel bir söz değil. Lütfen bir daha kullanmayalım¨ dedim. Gerçekten de bir daha duymadım ama sözcük dağarcığına yenilerini eklediğine eminim ben fark etmeden.
Son olarak geçenlerde yaşadığımızı anlatayım da anlayın:
Ana-oğul uçak yolculuğundayız. Yan koltukta oturan genç bir adam uyumaya başladı. Koray da haklı(!) olarak sinir oldu.
- Anne uyansın mı çocuk?
- Yok uyanmasın, bırak uyusun.
- Uyansın uyansın.
- Karışma Koray’cığım. Hem istersen sen de uyuyabilirsin. Dinlen istersen biraz daha. Kapa gözlerini.
- Sen benle dalga mı geçiyorsun anneee?
- ???????
Bizim oralarda bu modellere ‘pabuç kadar dili var!’ derler.
Irem Erdilek