Bağıran Anne Olmak İstemiyorum

Geçen hafta başında sinir krizi eşiğindeyken annem kalkıp geldi yanıma. Onu karşılamaya gitmek için hazırlanırken bile didişiyorduk. Koray artık inat olsun diye yaramazlık yapar oldu. Ben de bağırdıkça bağıran en nefret ettiğim anne tipi haline dönüştüm. Arabaya bindiğimizde ikimiz de mutsuz, sinirli ve sıkıntılıydık. Yol boyu ben hala yüksek oktavdan söyleniyordum, hızımı alamamıştım evde.

Beraber geçirdiğimiz ilk günün akşamında annem, hem Koray’da hem de bendeki değişiklikleri fark etmiş. Koray’da alışkın olmadığımız bir asabiyet var. Bağırma halinde. Nereden, kimden kapmış dersiniz? Annesinden elbette. Neyse annem rica etti ‘şu çocuğa bağırma, evet çok zor haklısın ama sen bağırdıkça o daha da asabileşiyor’ dedi. Ben de bir karar aldım. Ne olursa olsun bağırmayacağım. Rejim gibi bir şey. Arada çikolata rejimine girerim, 1 hafta falan yemem çikolata. Aynı o hesap. Bir hafta on gün bağırmayacağım. Bakalım o da bu huyundan vazgeçecek mi? Umarım geçer. Çünkü bağıran anne olmaktan hiç hoşlanmıyorum. Bir de üzerine Koray dudaklarını büküp bir kenara gitmiyor mu?!? Nefret ediyorum kendimden böyle zamanlarda. Ben bu olmamalıyım, diye düşünüyorum.

Haberin Devamı

4-5 gündür bağırmıyorum. Yani sayılır. Arada dayanamadığım oluyor. Bazen can hıraş bağırmak, şöyle bir ‘kendine gel’ diye sarsmak geliyor içimden. Ama her geçen gün ilerleme var bende. Çileden çıkmaya yakın olduğumda ortamı terk etmekte buldum çözümü. Ama bir gerçek var, benim oğlum yaramaz. Bayağı, bildiniz çok yaramazlardan. Sınırları zorluyor devamlı. Okulda da görüyorum. Yaş grubunda bizimki gibi hareketli, oraya buraya kendi başına tırmanan çocuk yok. Parka gidiyoruz, kendinden büyükleri ittirip önlerine geçiyor, kaydıraklardan yüz üstü kayıyor. Çocuk bu, yapacak elbet. Keşfedecek, öğrenecek. Biraz da sözümü dinlese çok memnun olacağım. Daha erken mi acaba bu beklentimin gerçekleşmesi için? 3 yaşından sonra laftan anlar hale gelir diyor herkes. Bakalım ben o zamana kadar arızaya geçmezsem göreceğim.

Şaka bir yana, öyle küçük ki aslında. 2.5 yaşında. Dünyayı tanımaya çalışıyor. Araladığı her kapı yeni bir bilgi kaynağı onun için. Kolay geliyor bize ama onun yerinde olmayı hayal bile edemiyorum. Bembeyaz bir sayfayı doldurmaya çalışıyor. Babası, dün sokakta yerlere yattı diye söylendi: ‘pis oğlum buralar’. Şöyle bir baktım ve ‘sence onun için fark eder mi?’ dedim. Fark etmiyor gerçekten de. Pismiş, temizmiş o ne anlar?

Haberin Devamı

Malesef bazen unutuyoruz ne kadar küçük olduğunu. Beklentilerimize cevap veremeyeceğini anlayamıyoruz sonra da tepinip duruyoruz. Ben bağırdım ne oldu? Koray da aynı şekilde bağıran eşkıyanın teki haline geldi. Şimdi bağırmamaya çalışıyorum ya, Koray ne alemde, diye merak ediyor olabilirsiniz. İlk bir kaç gün pek bir değişiklik olmadı ama son bir iki gündür daha iyiyiz. Bağırmaları azaldı. İtiraz ediyor etmesine de sinir bozucu değil.

2 yaş sendromu musun, nesin? Bi’git artık başımızdan. Yeter, anladık. Çocuğun varlığını kabul ediyoruz.

SlingoMOM.com