SlingoMOM'ın kaleminden...
Çocuğun hayatındaki en önemli varlık annesidir. Ona can veren, onu besleyen, büyüten, onu çok sevendir. Annesinin sesini, kokusunu biliyordur zaten doğduğunda. Gözlerini ilk açtığında da onu görür. Bu fiziksel bağ, gün geçtikçe daha da güçlenir. Annesi hep yanındadır. Bir de bir adam vardır. Ne işe yaradığını ilk zamanlar anlayamaz küçük bebek. Her an yanında değil zaten. Bir var, bir yok. Ama hissediyor sevgisini. İkisi de birbirini uzaktan izlemeye başlarlar bu arada. Anneye olan bağımlılığı azaldıkça çevresiyle daha çok ilgilenir bebek. Sonra hep bu adamı görür böyle zamanlarda. Adam, kucağına alır ama annesi gibi değil. Sanki biraz tedirgin. Zaten süt de vermiyor. Uzun uzun seyrediyor, burnundan öpüyor, ensesini kokluyor, karnını ovuşturuyor sonra anneye veriyor hemen.
Aylar geçtikçe, bebek daha çok merak ediyor bu adamı. Yolunu bekliyor. Eve geleceği saatleri de öğrenmiş, biraz gecikince huysuzlanmaya bile başlıyor. ‘Baba’ imiş adı. Söylemesi de kolay. ‘Tamam ben bu adamı seviyorum’ bakışı var gözlerinde. Bebek ve babası birlikte daha fazla zaman geçirmeye başlarlar. Anneye olan fiziksel ihtiyaç yoktur artık. Baba da ilgilenebiliyor bebeğiyle. Emeklemeyle başlayan mobil hale gelme döneminde daha bir önem kazanır üstelik varlığı. Oyun çocuğunun bir arkadaşı vardır evde. Anne besleyen, uyutan, can veren; baba da arkadaştır, modeldir. Aynaya baktıklarında birbirlerini görürler. Babanın varlığı güven verir. Annenin de sığınağıdır kocası. O evdeyse herkes güvende demektir.
Toplumların karakteri değişiyor. Ekonomik şartlardan dolayı aileler küçüldü. Anne-baba ve çocuklardan oluşan çekirdek aileler olduk. Karı-koca iş bölümü yapmak zorunda. Baba figürü de değişti buna paralel olarak. Katı, çocuklarına mesafeli, korkulan, evde olup bitenden pek haberdar edilmeyen, ev içindeki dialoglara ve aktivitelere girmeyen bir adam yok artık. Tam tersine, daha yumuşak, özellikle de çocukla olan ilişkilerde 180 derece değişmiş bir baba var. Çocuk, babadan korkmak değil; babasının onunla oyanmasını, ilgilenmesini istiyor. Çocuk için başkadır baba. Kahramandır o. Günün kurtarıcısıdır. Anneye nefes aldırandır.
Çocuğun geleceğini şekillendiren etkenlerden en önemlisinin babanın davranışları olduğunu söyleyen bir sürü araştırma var. Cinsel kimlik kazanılmasında en hassas görev babanın. Erkek çocuk için bir rol model olması gerekiyor evde ki, cinsiyetinin farkına vardığı 3-4 yaşlarında karmaşa olmasın. Soru: Dünyada bir sürü babasız çocuk var. Onlar ne yapacak? Ben de bu soruyu sordum bir pedagoga. Cevabı oldukça basitti: ‘Baba yoktur ama dayı, amca, dede, abi vardır. Kendisine model alacağı biri yeterli’ demişti.
Bunun yanında, yapılan çalışmaların sonucunda; iyi bir baba modelinin, çocuğun yeterli özgüvene sahip olmasını sağladığı, sosyal-fiziksel gelişimini desteklemesinin dışında, akademik başarılarını da etkilediği ortaya çıkmış. Amerikalı psikolog Michael Lowis’in tezine göre, anne ile baba arasındaki fark sosyal değil, kültürel. Babaların çocuklarıyla ilgilenmemesi, toplumun onlara bu görevi vermesinden kaynaklanıyor. Araştırmalar babanın, çocuğun zihinsel gelişimine büyük yardımlarda bulunduğunu gösteriyor. Babanın etkisi sanıldığından da erken, bebek yaklaşık 6 aylıkken kendini hissettiriyormuş.
Özetlersem;
Baba, çocuğun kişiliğini etkiliyor! Baba ile ilişkisi sağlıklı olan çocuğun kendisiyle barışık, akademik olarak başarılı, uyumlu ve liderlik vasıflarını ön plana çıktığı gözlemlenmiş.
Baba, çocuğun zeka gelişimini etkiliyor! Çocuğuyla en az annesi kadar ilgilenen, ona kitap okuyan, ona yemek yediren, onun altını değiştiren, onunla konuşan bir babanın zeka gelişiminde olumlu etkisi gözlemleniyor.
Baba, çocuğun cinsel gelişimini doğrudan etkiliyor! Sadece erkek çocuk için değil bu etki. Kız çocuklar için de baba figürü önemli. Erkek çocuk için daha hassas olduğu ortada. Çünkü çocuk cinsel kimliğini taklit ederek, gözlemleyerek ve özdeşleşerek buluyormuş. Erkek çocuk, babasına bakarak neye benzeyeceğini görüyormuş. Kız çocuk ise, baba modeli sayesinde karşı cinsi tanıyormuş. İlgili, sevgi dolu bir baba, kız çocuğunun ileriki yaşlarda karşı cinsle sağlıklı ilişkiler kurmasını sağlıyor.
Baba, disiplin konusunda annenin destekçisi olmalı! Babalar eskisi gibi katı-korkulan bir rol model olmadığı gibi bugün anneden daha yumuşak, daha sakin kişilikler olmuşlar. Bunu çocuk doktorumuz da bize söylemişti. ‘Artık evde otorite ve disiplini anne sağlıyor. Baba ile çocuk arkadaşlar. Anne ikisini de idare ediyor ve çoğu zaman baba ile anlaşmazlıklar yaşanıyor’ demişti. Çok da doğru söylemişti. Bizim evi anlatıyordu çünkü Disiplin konusunda önemli olan, anne ile babanın aynı davranışı göstermeleri. Elbette, pozitif disiplinden bahsediliyor. Bağırmak, cezalandırmak, şiddete başvurmak söz konusu bile olamaz.
Oedipus Kompleksi denilen…
Freud’a göre, çocuk cinsel gelişiminin başladığı dönemde anne-baba rollerine bakarak kendine yer bulmaya çalışıyor. Kız çocuk babayı kıskanarak anneyle rekabete giriyor. Erkek çocuk da anneyi kıskanarak babasının karşısında duruyor. Erkek çocuk ile baba arasında farkında olmadan ortaya çıkan bu meydan okuma uzun yıllar devam edermiş. Oedipus kompleksi erkek çocuğun babasını annesinden kıskanması ve bilinçaltından babasının ölmesini istemesi olarak tanımlanıyor. İsmini Yunan mitolojisinden alan kavram, hikâyede babasını öldürüp annesiyle evlenen Oedipus’a gönderme yapıyor. Elektra kompleksi ise kız çocuğun babasına duyduğu aşk dolayısıyla annesine olan kıskançlığını ifade ediyor. Bu aşk dolayısıyla cezalandırılacağını düşünen kız çocuk kaygı duymaya başlıyor. Hatırlatmak gerekiyor: Elektra kompleksi kavramını Freud’un öğrencisi olan Jung’un geliştirmiş, Freud yalnızca Oedipus kompleksini açıklamış. Kız ve erkek çocuk arasında ayrım yapılmaya bu zamanda başlanıyormuş. Erkekler arası bu çatışma yüzünden çocuğun çok fazla etkilenmemesi ve yetişkin dönemlerine taşınmaması açısından en büyük görev babaya düşüyormuş. Sağlıklı, ilgili, sevgi dolu bir yaklaşımla erkek çocuk için baba kendi cinsinin ikonu oluyormuş. Çocuk bu dönemde devamlı babayla vakit geçirmek istemesi de babasının kahraman olmasından kaynaklanıyormuş. Sağlıklı ilişkiler kuran çocuklar kendi hemcinsi ebeveynini kıskanmayı bırakıp onları örnek alan kız çocuk, babası gibi bir erkeği; erkek çocuk da annesi gibi bir kadını eş olarak etkileyebileceğini kavrıyormuş.
Evet, çocuğa hayatı biz anneler veriyoruz. Oğluma hamile kaldığımı öğrendiğim andan beri her an, her saniye onu düşünüyorum. Bir çocuğun annesiyle büyümesi gerektiğine karar verip, iş hayatına sırtımı dönüp oğlumu seçiyorum. ‘Bensiz yaşayamaz! Onu benim kadar kim sevebilir?İhtiyaçlarını kim karşılayabilir?’ diye düşünüyordum. Artık biliyorum ki onun hayatında benden daha önemli biri var: BABA.
Öyle kuvvetli bir bağ, öyle büyük bir sevgi var ki aralarında gözlerim doluyor çoğu zaman. Tamam diyorum biz, hepimiz emin ellerdeyiz. Güvendeyiz.