29.12.2024 - 07:03 | Son Güncellenme:
Derleyen: Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - Dünyadaki en büyük ve büyüleyici doğa olaylarından biri, Christmas Adası’nın kırmızı yengeç göçüdür. Bu olağanüstü olay, milyonlarca kırmızı yengecin ormanlardan kıyılara doğru yaptığı toplu bir yolculuğu kapsıyor. Her kasım ve aralık ayında yaşanan bu büyük göç, bilim insanları, doğaseverler ve turistler için unutulmaz bir deneyim sunuyor.
Christmas Adası, tropikal yağmur ormanları ve kristal berraklığındaki sahilleriyle Avustralya'nın kuzeyinde yer alan bir cennet parçasıdır. Ancak adanın en büyük cazibesi, yaşamın döngüsünü muhteşem bir senfoni gibi ortaya koyan kırmızı yengeçlerdir. Yaklaşık 120 milyondan fazla kırmızı yengecin yaşadığı bu ada, dünyanın hiçbir yerinde göremeyeceğiniz bir manzaraya ev sahipliği yapıyor. Yıl boyunca kendi yaşam alanlarında sessizce varlığını sürdüren bu yengeçler, yağmur mevsiminin gelişiyle birlikte büyük bir hareketlilik içine giriyor.
YOLLARI TRAFİĞİ BİLE KAPATIYOR
Bu toplu göçün başlangıç noktaları, adanın yoğun ormanlarıdır. Nemli toprak, yengeçlerin yolculuğu için uygun şartları yaratır. Yüz binlerce yengeç, ormandaki yuvalarından çıkarak sahile doğru akmaya başlar. Bu yolculuk, yollarından çıkan arabaları, engelleri ve zorlu araziyi hiçe sayarcasına devam eder. Yengeçlerin bazısı engelleri aşar, bazısı tünellerden geçer. Adada, bu büyük doğa olayını korumak için özel köprüler, tüneller ve yollar inşa edilmiş durumda. Göç sürecinde, adanın ekosistemine büyük katkılar sağlanıyor. Yengeçler, ormandan kıyıya doğru yaptıkları yolculukta besin maddelerini taşıyarak bitki örtüsü ve diğer canlılar için hayati bir döngüye hizmet ediyorlar. Yengeçlerin taşıdığı organik maddeler, sahile ulaştıklarında ayrışarak toprağın verimliliğini artırıyor. Aynı zamanda bu göç, adanın yırtıcı kuşları ve diğer hayvanları için bir besin kaynağı sağlıyor.
Ancak bu göç, sadece ekosistem üzerindeki etkisiyle değil, görsel şaşırtıcılığıyla da dikkat çekici. Birçok turist ve doğasever, kırmızı yengeçlerin göçünü izlemek için adaya akın ediyor. Bu olağanüstü olay, ada turizmine de büyük bir canlılık katıyor. Adanın turizm yetkilileri, göç sezonunda ziyaretçilere özel turlar düzenleyerek bu doğa harikasını daha yakından tanıma fırsatı sunuyor.
Göç sırasında yolların bazı bölümleri trafiğe kapatılarak yengeçlerin güvenliği sağlanıyor. Yollar üzerinde yer alan uyarı tabelaları ve gönüllü ekipler, hem yengeçlerin hem de ziyaretçilerin güvenliğini sağlamada önemli bir role sahip. Bu tür önlemler, Christmas Adası’nın bu eşsiz ekosistemini koruma konusundaki kararlılığını gösteriyor.
İlk bakışta basit bir hareket gibi görülen bu göçün ardında karmaşık bir doğa senaryosu yatıyor: Üremek. Yolculuğun son aşamasına ulaşıldığında, erkek ve dişi yengeçler sahilde buluşuyor. Erkek yengeçler, dişiler için yuvalar kazır ve bu yuvalar göçün çözüm noktasıdır. Ardından dişiler, yumurtalarını bırakmak üzere denize doğru son bir yolculuğa çıkıyor.
ZORLU BİR SÜREÇ BAŞLIYOR
Dışarıdan bakan bir gözlemci için bu sahne, sadece hayatta kalma mücadelesinin bir görünüşü gibi algılanabilir. Ancak gerçekte, yengeçlerin bu hareketi doğanın büyük döngüsünün bir parçasıdır. Dişi bir yengecin 100 bine kadar yumurta bırakabileceğini bilmek, bu büyük göçün neden bu kadar hayati olduğunu anlamaya yardımcı oluyor. Ancak yumurtalardan çıkan yavruların çoğu, hem denizde hem de ormanda zorlu bir hayatta kalma savaşıyla karşı karşıya kalıyor.
Göçün son aşamasında, yumurtaların denize bırakılması büyüleyici bir görüntü oluşturuyor. Gelgitlerin hafiflediği ve ayın küçülmeye başladığı dönemde, dişi yengeçler kıyıya ulaşıyor. Yumurtalar, hemen suya bırakılıyor ve birkaç dakika içinde çatlıyor. Ancak bu noktada yavrular için zorlu bir süreç başlıyor. Deniz akıntıları, yırtıcı balıklar ve diğer tehlikeler, hayatta kalmayı zorlaştırıyor. Larvalar, birkaç hafta denizde geçirdikten sonra hayatta kalanlar, karaya ulaşıyor ve ormana doğru minik bir göç böyece başlıyor.