Amsterdam Noel ve yılbaşına hazır!
İstanbul'dan Amsterdam'a her gün Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan bir, Atatürk Havalimanı'ndan üç sefer düzenliyor.
Bu sıralar Sabiha Gökçen Havalimanından gidiş dönüşlü biletler oldukça uygun fiyatlı, üstelik Miles&Smiles programı üyeleri milleri ile neredeyse tüm uçuşlar için ödül bilet düzenleyebiliyor.
Nerede kalınır?
Benim öncelikli önerim Pulitzer Hotel Amsterdam. 230 odalı otel 25 kanal binasının birleşiminden oluşuyor. Neredeyse her odanın iç dekorasyonu ve metrekaresi farklı. Otelin koridorlarında gezinmek bile başlı başına bir keyif, her turunuzda yeni bir detay keşfetmek mümkün. Orta bahçedeki Pause isimli kafesi, fine-dining restoranı Jansz ve eşsiz lokasyonu ile bir numara otel! Otelin mimarisini cok genç bir mimar Jacu Strauss yeni íle eskiyi birleştirmiş.
Conservatorium Hotel müzelerin ve sik alışveriş merkezinin tam ortasında 19 yuzyil bir banka genel müdürlük binasına acilmis bir hotel. Toplam 129 oda ve süitten oluşuyor. İtalyan mimar Piero Lissoni dizayn ettiği geniş ve açık alanları olan bir lux dizayn hotel.
Odalar 28 metrekare ile 170 metrekare arasında değişmekte ve otelin içinde 2 restoran 1 bar ve geniş bir kahve alanı bulunmakta.
Yılın bu zamanı ne yapmalı?
Işıl ışıl kanallar, evler ve dükkânlar! Herkeste bir heyecan, bir koşturma. Yılın bu döneminin stresi bile güzel! Siz de bu coşkuya dahil olmak istiyorsunuz sizin için en keyifli aktiviteleri derledim!
Öncelikle Amsterdam Işık Festivali'nin başladığını müjdeleyeyim, 22 Ocak'a kadar da devam edecek. Şehrin kanallarında pek çok sanatçının festival kapsamındaki enstalasyonlarını takip edebilirsiniz. Gün batımını takiben yürüyerek, bisiklet üzerinde ya da festivale özel düzenlenen tekne turları ile tüm eserleri görmek mümkün. Fotoğraf çekmeye değer sayısız çalışma var, hepsi birbirinden etkileyici.
I Amsterdam, Amsterdam Centraal Station yani merkez tren istasyonunun hemen arkasına konumlanmış, Hollandalı tasarımcıların imzasını taşıyan hediyelik eşya koleksiyonu sunuyor. Üstelik koleksiyon düzenli olarak yenileniyor.
Rijks Müzesi'nin hemen önündeki meydana kurulan buz pisti ve etrafındaki Noel temalı tezgahlar, yiyecek-içecek çadırları çok keyifli. Hollanda mutfağından lezzetler eşliğinde buz pistindeki neşeli kalabalığı izleyebilmenizi tavsiye ederim.
Gözde kafeler, barlar, restoranlar...
Cafe Brecht şehrin tam göbeğinde adete bir evin salonu şeklinde döşenmiş bir kafe-bar. Gündüz saatlerinde nefis kahve çeşitleri ve sıcak çikolata, akşamları ise sunduğu geniş bira seçenekleri ile her zaman keyifli bir nokta.
Benji's Cafe, Amsterdam'ın yeni yeni gelişen bölgelerinden birinde açılan kafelerinden biri. Kahve ve çayları ile şimdiden popüler, servis elemanları da çok kibar ve ilgili. Geçtiğimiz günlerde kahvaltı servisine de başladılar.
Monk Coffeeaçılalı bir hafta, 10 gün ancak oldu. Sahibi Avustralyalı bir bey, kafenin sade fakat ince bir zevkin ürünü dekorasyonuna imzasını atmış. Kahveleri şahane, gün boyu kafeyi mobil ofisleri olarak kullanan, bilgisayar başında meşgul bir kitlenin gözdesi olmuş bile. Çay severlere önerim ise taze narlı çay, denemeden dönmeyin derim!
Coffee Coconuts şehrin en hip buluşma noktası. Üç katlı kafe, dizüstü bilgisayarlarında çalışanlar, kahve keyfi yapanlar, kitap okuyanlar kısacası herkesi görmek mümkün. Masalar paylaşımlı, tatlılar enfes ve günün her saati kalabalık!
Mook Pankaces, isminden de anlayacağınız gibi tatlı tuzlu krepler sunan bir mekan. Menüsünde doyurucu leziz kreplerin yanı sıra organik sabah içecekleri de var. Zencefil shot tam bir vitamin deposu, ancak asi ditesi yüksek, midesi hassas olanlara tavsiye etmem.
Van het Spit tavuk sevenler için bir cennet! Tavuk deyip geçmeyin, restoran şehrin en popüler duraklarından. Rezervasyon alınmıyor, önce gelen masayı kapıyor. Restoran, yarım ya da tam olarak sipariş edebileceğiniz çevirme tavuğun yanında haşlanmış mısır, salata, patates kızartması, sebze sote gibi yan yemekler de sunuyor.
Blueboy Restaurant şehrin en yenilerinden. Restoran sahibinin şehirde ona yakın farklı konseptlerde restoranları var. Vintage tarzında dekore edilmiş Blueboy set menü seçenekleri sunuyor, dört aşamalı menü 45 Euro olarak fiyatlandırılmış, içecekler bu fiyata dahil değil. A la carte menü servisi olmasa da denemeye değer, keyifli bir seçenek.
Cannibale Royale, ete doymak isteyenler için en ideal adreslerden biri; hem gözünüz hem de karnınız ete doyuyor. Amsterdam'da üç farklı noktada hizmet veriyor, fiyatlarında oldukça makul.
Pulitzer Hotel'in restoranı Jansz şehrin en romantik adreslerinden. Kanalın hemen yanı başındaki restoran, mum ışıkları ile aydınlanıyor. Menüsü dünya mutfaklarından seçme lezzetlerden oluşuyor; şef Amerika'dan transfer, her hafta menüye yeni yemekler ekliyor. Kalabalık gruplar için özel alanlar da bulunuyor.
Bar Oldenhof'u tam bir "gentlemen's club (beyefendi kulübü)". Ne bir tabelası var, be de kapısında içerinin bar olduğuna ilişkin bir ipucu; sadece küçücük bir zil! Dört kişiden kalabalık grupları çok da tercih etmiyorlar. Her akşam gece yarısı bire kadar açık barda kendinizi 19. yüzyılda hissetmeniz işten bile değil.
Hoppe Bar, 1670 yılından beri açık gerçek bir Hollanda barı. Gin port, bira çeşitleri ve Hollanda atıştırmalıkları eşliğinde Hollandalılar ile sohbet edebileceğiniz bir mekan.
Twitter: prinsilker
Instagram: ilkertopdemir