Gözde kaşıntı ve kızarıklık neyin belirtisi?

Göz alerjilerinin en yaygın görülen tipi ‘Alerjik Konjonktivit’tir. İlkbahar ve yaz aylarında sıklıkla karşımıza çıkan bu hastalıkta gözler; toz, güneş, polen gibi bir alerjene maruz kalır. Bunun sonucu gözlerde kızarma, sulanma ve bazen de çapaklanma meydana gelir. İşte bu belirtilerin nedeninin gözün konjonktiva tabakasından salgılanan histamin isimli kimyalar olduğunu söyleyen Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Barış Sönmez, bakteri veya virüs kaynaklı enfeksiyöz konjonktivitlerin aksine, alerjik konjonktivitlerin bulaşıcı olmadığının altını çizdi.

“Göz alerjisinin oluşumunda çimen, çiçek polenleri, ev hayvanlarının tüyleri ve güneş en sık görülen etkenlerdir”

Alerjik konjonktivitte en sık görülen belirtilerin gözlerde kaşıntı, kızarıklık, şişlik, yanma ve sulanma olduğunu aktaran Doç. Dr. Sönmez, bazen ışık hassasiyetinin de bu belirtilere eşlik ettiğini söyledi. Birçok göz alerjisinin burun alerjileri (Alerjik rinit) ile birlikte seyrettiğinden de bahseden Doç. Dr. Sönmez; hapşırma, burun tıkanıklığı ve salgı artışının da göz belirtileriyle beraber görülebileceğini belirtti.

Genetik olarak ailevi yatkınlığı olanlarda daha sık olmakla birlikte göz alerjilerinin herkeste görülebileceğinin altını çizen Doç. Dr. Sönmez, “Vücudun bağışıklık sisteminin bir dış etkene (alerjen) reaksiyonu olan bu hastalıkta en sık tespit edilen etkenler toz, çim, çiçek polenleri, ev hayvanlarının tüyleri ve güneş olarak görülmektedir. Nadiren bazı yiyecek ve içecekler, parfüm-deodorant türevi kimyasallar ve diğer göz hastalıkları için kullanılan damla ve pomadlar da Alerjik Konjonktivite neden olabilirken kontakt lenslerin de uzun süreli kullanımı, alerjiye neden olabilir” dedi.

Doç. Dr. Sönmez: Tespitten sonra hastalığın tedavi süreci başlar

Tanının genellikle hastanın öyküsü ve gözlerin biyomikroskopla muayenesi sonrasında konulduğunu söyleyen Doç. Dr. Sönmez, “Mikroskopla göz küresi ve kapak altındaki konjonktiva dokusu incelenir ve konjonktivitin mikrobik bir etkenden kaynaklanıp kaynaklanmadığı tespit edilir. Tespitten sonra ise hastalığın tedavi süreci başlar. İlkbahar-yaz dönemlerinde geniş güneş gözlükleri, alerjenle teması azaltır. Çimenlerin yeni biçildiği zamanlarda bahçeden uzak durmak ve pencereleri kapalı tutmak çimen ve çiçek polenlerine karşı gözü bir nebze korur. Ev ve araçlardaki klima filtrelerinin zamanında temizlenip değiştirilmesi de toz ve polen etkinliğini azaltacaktır. Evcil hayvan tüylerine alerjisi olanların evde kedi köpek beslemeyi tekrardan düşünmesi en azından hayvanların ev içerisinde dolaşabilecekleri alanların kısıtlanması gerekebilir (kedinizle uyumamak gibi.) En sık ev içi görülen alerjenlerden biri de toz ve akarlarıdır. Bu durumda evdeki halı, kilim, battaniye ve peluş oyuncakların azaltılması da bir çözüm olabilir. Yerdeki tozların kaldırılmadan nemli bezle silinmesi; yatak, çarşaf ve yastık kılıflarının sık ve 60 derece ısıda yıkanması hastalığa yakalanma riskinizi minimize edici unsurlardır.”

“Steroid içeren damlaların kontrolsüz kullanımı enfeksiyon, katarakt gelişimi ve göz tansiyonu yüksekliği yapabilir”

Göz alerjilerinin tedavisinin genellikle göz damlalarıyla yapıldığını söyleyen Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Barış Sönmez, “Damla formülasyonunda antihishaminikler ve histamini salgılayan mast hücrelerini bloke eden damlalar, alerjik konjonktivitin tedavisindde en sık kullanılan damlalar arasında yer alıyor. Sistemik (örnek olarak ağızdan alınan tablet) antihishaminikler göz kuruluğunu arttırdığı için nadiren tercih edilir. Kuruluk ve alerjeni gözden uzaklaştırmak için ‘koruyucu içermeyen suni gözyaşı damlaları’ da sıklıkla kullanılır. Orta – ağır seviyeli alerjik konjonktivitlerde ‘steroid’ içeren göz damlaları da göz doktorunun uygun gördüğü doz ve sürede kullanılabilir. Steroid içeren damla ve pomadların doktor önerisi ve kontrolü dışında kullanımı; enfeksiyon, göz tansiyonu ve erken bir katarakt gelişimine neden olabileceği için asla kontrolsüz olmamalıdır. Göz alerjilerinin tedavisinde ‘alerji aşıları’ (immünoterapi) ise damlaların yetersiz kaldığı dirençli hallerde nadiren başvurulan bir yöntemdir” diye açıkladı.