Senelerce giydiğimiz pantolonlar...
Okul çantaları...
Kitaplar...
Kalemler...
Kıyafetler...
İnsanlar...
Evler...
İşler...
Her birinden ayrıldığında insan bir buruk oluyor.
Yeri boş kalacak gibi geliyor.
Ani ayrılıklar daha da fazla yıpratıyor insanı.
Lakin ayrılıktan sonra hissedilen üzüntü her zaman pişmanlık olmuyor.
Pişmanlık sanıyoruz ama aslında pişman olmaktan korktuğumuz için böyle sanıyoruz.
Pişman olmaktan çok korkuyoruz.
Sanki daha fazla korktuğumuz pek bir şey yok.
Birinden ayrılırken hissettiğimiz en güçlü his "Ya pişman olursam" hissi oluyor.
Hele ki bu ayrılık tam da her şey iyiye giderken gerçekleştiyse.
Hele ki bu ayrılıkta kavga dövüş yoksa.
Yıllarca rutininiz haline gelen birinin artık var olmayışı sonrası önce bir rahatlıyor sanırım insan.
Sonra özlüyor.
Ya da özlediğini sanıyor.
Böyle olmasa mıydı diyor.
Böyle olmayabilir miydi diyor.
Hepsi ihtimal.
Yas tutmak böyle bir süreç.
Yas tutmakla pişmanlığı karıştırmamak gerek.
Yas tutmak demek geri istemek demek değil.
Yas tutmak demek açılan yaraya üzülmek demek.
Varsa yas hikayeleriniz yazın konuşalım. Yaraları sarmanın en güzel yanı konuşmak...
Gizem Aydoğan