Yeni bir dil öğrenmenin yaşı olmadığını ve ileri yaşlarda da bu sürece başlamanın, beynin bilişsel işlevlerini destekleyerek yaşlanma sürecini olumlu yönde etkileyebileceğine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Zeynep Betül Alp, “Dil öğrenme süreci, hafıza, dikkat ve problem çözme becerilerini geliştiren bir bilişsel egzersiz niteliğindedir. Yaş ilerledikçe öğrenme hızında bazı değişiklikler meydana gelse de, düzenli pratikle beynin yeni bilgileri işleme kapasitesi korunabilir. Bu süreç, aynı zamanda beyin hücreleri arasındaki bağlantıların güçlenmesine katkıda bulunarak yaşa bağlı bilişsel gerilemeyi yavaşlatabilir” dedi. Dil öğrenme sürecinde en etkili yöntemlerin, bireyin aktif katılımını sağlayan ve farklı duyusal modaliteleri harekete geçiren teknikler olduğunu da dile getiren Alp, “Özellikle konuşma pratiği, beyin için güçlü bir egzersiz niteliği taşır çünkü hem hafıza hem de yürütücü işlevleri aynı anda çalıştırır. Dinleme ve okuma çalışmaları, kelime dağarcığını genişleterek bilişsel esnekliği artırırken, yazma çalışmaları motor bellek ve kavramsal öğrenmeyi destekleyerek bilgilerin daha kalıcı hale gelmesine yardımcı olur. Uygulamalı öğrenme yöntemleri, yani dili gerçek yaşam bağlamında kullanma fırsatı sunan teknikler de oldukça etkilidir. Örneğin, dil değişim programları, yurt dışı deneyimleri veya yabancı dilde sohbet gruplarına katılmak, öğrenme sürecini hızlandırarak beyin için maksimum bilişsel uyarım sağlayabilir” diyerek sözlerini tamamladı.