Gelişmişlik arttıkça insanların kaygılarının da arttığını dile getiren Prof. Dr. Pelin, "Beklentilerimiz giderek artıyor. Bunların artması da bizi biraz sıkıntıya sokuyor. Biz istiyoruz ki lambayı kapatalım, yatağa girelim ve hemen uyuyalım. Eğer kaygımız, stresimiz çoksa ve çok gerginsek, lambayı kapatıp, beynimizin de düğmesini kapatıp hemen yatağa girip uyuyamıyoruz. Rahat bir şekilde yatağa girmediysek, zor da olsa dalsak bile bu bizim uykumuzun içinde de bölünmelere yol açıyor. Dolayısıyla uykuya biraz rahat girmemiz gerekiyor." diye konuştu.
Teknolojinin uyku üzerine etkisine de değinen Prof. Dr. Pelin, şu bilgileri aktardı: "Özellikle akşam saatlerinde teknolojik aletlerin kullanılması uykumuzu çok bozmuş durumda. Bizim uykumuzun iyi olabilmesi için ya da uykuya başlayabilmemiz için iki önemli süreç var. Bu süreçlerden biri gündüz ne kadar uyanık kaldığımız, diğeri ise biyolojik ritmimiz.
Biyolojik ritmimiz, aydınlık ve karanlığa göre oluşan bir ritm. Karanlık olduğu zaman beynimizde melatonin adını verdiğimiz bir hormon salgılanıyor. Bu melatonin hormonu da belli düzeye geldiği zaman ve uyanık kaldığımız sürede yeterliyse, biz o saatlerde çok daha rahat uykuya dalabiliyoruz.
Melatoninin en yüksek seviyeye ulaştığı saati, cep telefonu ile uğraşarak, televizyon seyrederek ya da yoğun ışıklı bir ortamda kalarak geçiriyorsak, uykularımız giderek ileri doğru kaymaya başlıyor
Bu da gençlerde, giderek geç uyumalara, sabah geç kalkmalara, okul ve iş performansının bozulmasına yol açıyor. Cep telefonunu veya televizyonu kapattığınız zaman, beyniniz o kadar çabuk boşalmıyor. Beyne ve vücuda biraz izin vermek lazım rahatlaması için."
Uyku probleminin en önemli nedeni stres ve kaygıAraştırma sonuçlarına göre en önemli uyku problemi olarak stres ve kaygı görülüyor.
En çok uyku sorununu ise evli, çocuklu ve çalışanlar yaşıyor. Bu kişiler hem iş stresi, hem yaşam ve gelecek kaygısı, hem de küçük çocukların sık sık uyanması ile tam uykuyu neredeyse hiç alamıyorlar.
18-24 yaş arası öğrenciler en az uyku sorunu yaşayan ve en düzensiz uyuyan kitle olarak ortaya çıkıyor. 25-35 yaş arası yalnız yaşayanlar, yeni evliler ve çalışanlar bu yaşlarda iş stresi veya geçim sorunları nedeniyle uykuya geç dalıp sabah erken ve yorgun uyanıyor. 45-70 yaş erken yatıp erken kalkıyor ve kısa uyuyor.