27.02.2018 - 11:14 | Son Güncellenme:
Kan dolaşımına giren toksinlerin saldırıları nedeniyle, bağırsak aşırı geçirgenliği olan birkişininbağışıklık sistemi, vücudu belirli gıdalardaki (özellikle glüten ve süt) antijenlere daha duyarlı hale getirmekte ve çeşitli antikorlar üretmektedir.
Bağırsak geçirgenliğinin artmasının çoğunlukla huzursuz bağırsak sendromu, ülseratif kolit ve Crohn hastalığından muzdarip insanlarda daha çok görüldüğü tespit edilmiştir.Çinko takviyesinin, bu vakalarda bağırsak bağlantılarının sıkılaştırılmasında oldukça etkili olduğu görülmektedir. Alfa 1 Antitripsin ve kalprotektin seviyelerinin artışı da iltihabı bağırsak hastalıklarının habercisidir.
Sızdıran bağırsağın otoimmün (bağışıklık sisteminin aşırı duyarlılığıyla oluşan tepki ) bir hastalığa neden olabileceğini anlamanın anahtarı, ‘’zonulin’’ olarak bilinen bir protein üzerinde yapılan araştırmalardır.Zonulin bağırsak bariyer bütünlüğünü göstermektedir. Sıkı bağları yapıştıran ya da onaran bir proteindir.Bu araştırmalara göre zonulin seviyesinin artması bağırsak geçirgenliğini göstermektedir. Gaitadan rahatlıkla ölçülebilmektedir.
Sızdıran bağırsak sendromunun doğrudan etkileyebileceği otoimmün hastalıklardan biri Hashimoto hastalığıdır. ‘’Kronik tiroidit“ olarak da bilinen bu bozukluk, hipotiroidizm, metabolizma bozuklukları, yorgunluk, depresyon, kilo alımı ve bir dizi başka sorunlara yol açabilmektedir.
Sızan bağırsaklardan kaynaklanan çeşitli beslenme yetersizlikleri, mide asit düzeyinin yetersizliği, yaşamsal döngünün en önemli vitamini B12, folat, magnezyum ve diğer enzimlerin emilimini imkansız kılmaktadır.
Bağırsak - cilt bağlantı teorisi, 70 yıl önce ilk kez tanımlanan bağırsak hiper geçirgenliğinin cilt sorunlarına neden olabileceğini göstermektedir. Özellikle zamansız akne, sivilce, sedef hastalığı ve egzamalarda önce bağırsak geçirgenliği kontrol edilmelidir.
Bilimsel araştırmalar sızdıran bağırsak sendromunun çeşitli nörobilişsel bozukluklara neden olduğunu göstermektedir. Örneğin, bağırsakta aşırı geçirgenliğin psikobiyotik etkisi de var olan probiyotiklerin kaybını artırmaktadır. Ayrıca seratoninin %95’i bağırsaklardan sentez edilmektedir.
Öncelikle bağırsağa zarar veren gıdalardan uzak durulmalıdır. Sızıntılı bağırsakların bu dört besin ve takviyeyle iyileşmesi mümkündür. • Kemik suyu: Kolajen ve hasarlı hücre duvarlarını iyileştirmeye yardımcı olabilecek amino asit, proline, glisin ve glutamine içermektedir. Sızdıran bağırsakları ve otoimmün hastalıkları iyileştirmeye yardımcı olmaktadır.
Bağırsakların iyileşmesine yardımcı olabilecek hem probiyotikleri hem de kısa zincirli yağ asitlerini barındırmaktadır. Kefir, ev yoğurdu, ekşi krema, ghee (tereyağından saf yağ yapılması işlemi) en iyileridir.
Bağırsak pH'sını ve bağırsağı destekleyen probiyotikleri dengeleyen organik asitler içermektedir. Sauerkraut ( alman lahana turşusu) , kimchi (mayalanmış kırmızıbiber ve sebzelerden özellikle Çin lahanasından yapılan, geleneksel bir Kore yemeği) ve kvass (sebzelerle yapılan bir içecek) zengin kaynaklardır. Floranın “Lactobacillus acidofillus” kısmını üretmektedir.
Hindistan cevizinde bulunan MCFA'lar (orta zincirli yağ asitleri) diğer yağ asitlerinden daha kolay sindirilebilmekte, böylelikle sızdıran bağırsağı en iyi şekilde onarmaktadır.Ayrıca, hindistan cevizi kefiri, sindirim sistemini destekleyen probiyotikleri içermektedir.