İslâm dininde kurban ibadeti, birçok çeşidiyle önemli bir yere sahiptir. Kurban denilince, genellikle kurban bayramında ibadet niyetiyle kesilen kurban akla gelmekteyse de, İslâm dinindeki ibadetler arasında, yine Allah rızasını kazanmak için ibadet niyetiyle kesilen başka kurban çeşitleri de bulunmaktadır. Başlıca kurban çeşitleri şunlardır:a)Udhiyye kurbanı:Udhiyye, Kurban bayramı günlerinde, Cenab-ı Hakk’a yaklaşmak (takarrub) için kurban niyetiyle kesilen ve belirli vasıflara sahip olan hayvana denir. Aslında mutlak olarak kurban denildiğinde de anlaşılan udhiyye kurbanıdır.b) Hedy kurbanı: Kâbe’ye ve Harem bölgesine hediye olmak üzere, hac ve umre menasiki ile ilgili olarak kesilen kurbanlara hedy kurbanı denir. Bütün hedy kurbanlarının Harem bölgesi sınırları içerisinde kesilmesi gerekir. Bakara Sûresi’nde yer alan, “Her kim hacca kadar umre yaparak sevap kazanmak isterse, onun da kolayına gelen bir kurban kesmesi gerekir.”1 âyet-i kerimesi de, temettü ve kıran haccı yapanların hedy kurbanı kesmelerini emretmiştir.
Nezir veya dilimizdeki kullanımıyla adak kurbanı, normal şartlarda vacip olmadığı halde, kişinin kendisine vacip kıldığı kurbandır. Adak, sırf sevap kazanmak kastıyla herhangi bir şarta bağlanmadan mutlak olarak Allah’a adanabileceği gibi, arzu edilen sonuçları elde etme veya beklenmeyen kötü durumlardan korunma gayesiyle belirli bir şartın gerçekleşmesine de bağlanabilir. Böyle bir durumda şartın meydana gelmesiyle adanan kurbanın kesilmesi de vacip olur.d) Akika Kurbanı: Yeni doğan çocuğun ilk günlerinde Cenâb-ı Hakk’a bir şükran nişanesi olarak kesilen kurbana “akîkakurbanı” adı verilmiştir. Sözlük mânâsı itibarıyla akîka yeni doğan çocuğun başındaki ana tüyünün adıdır.e) Nafile (Tatavvu) Kurbanlar: Vacip kurbanların dışında kalan ve Allah’a ibadet niyetiyle kesilen diğer kurbanlara ise nafile kurban denir. Kurban bayramı günlerinde yeterli malı bulunmayan yani fakir olan veya yolcu olan ya da zengin kimselerin birden fazla kestikleri kurbanlar da nafile (tatavvu) olur.
İmam Mâlik ve İmam Ahmed b. Hanbel’e göre kurban vacip değil, sünnettir. Dolayısıyla bir mükellef kurban keserse sevap kazanır, ancak kesmezse günahkâr olmaz. Hanefi fukahası ise, “Kurbanın vacib olmasını gerektiren şartları taşıyan mükellef, kurban kesmezse günahkâr olur.” hükmünde görüş birliği halindedirler.Zira, Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), “İmkânı olup da kurban kesmeyen bizim namazgâhımıza yaklaşmasın!”21 buyurmuştur. Namazgâhımıza yaklaşmasın ifadesi gerçekten ağır bir ifadedir. Böyle bir tehdit, vacibin terki için söz konusudur. Bir vacip emrin terkiyle, elbette ki ahirette sorgu-suale maruz kalınacak ve bir amelsizlik durumu ortaya çıkacaktır. Acaba Allah Resûlü (sallallâhualeyhi ve sellem) dünyada namazgâhında görmek istemediği bir mü’mini, ahirette etrafında görmek ister mi?
Kurban; Müslüman, akıllı, ergin ve mukim olan kimselere vaciptir. Kurbanın vacip olması için bu şartların yanı sıra kişinin belirli bir malî güce sahip olması gerekir.KURBAN KESMEK KADINLARA DA VACİP MİDİR?Kurban kesmeyle ilgili şartlar açısından kadınla erkek arasında bir fark yoktur. Buna göre Müslüman, âkıl, bâliğ, mukim vezengin olan her kadının kurban kesmesi vaciptir. Büyük Hanefî hukukçusu Kâsânî kurbanla ilgili şartları saydıktan sonra şöyle demiştir: “Saydığımız bu şartlarda kadınla erkek müsavidir. Çünkü konuyla ilgili deliller bu ikisinin arasını ayırmamıştır.”24 Ayrıca belirtmek gerekir ki kocasının malından dolayı kadına kurban kesmek vacip olmaz.Öyleyse, günümüzde bazı yörelerde görülen, aile içerisinde bir sene kocanın, bir sene hanımın kurban kesmesi diye bir şey söz konusu olamaz çünkü ailenin malı erkeğindir ve her sene kurbanı o keser. Kadının ise ancak mehir, miras, memuriyet, işçilik veya ticaret yoluyla kazandığı kendisine ait malı varsa kurban kesmelidir. Tabii gücü yeten aile reisi, ayrıca hanımı için de kurban kesebilir.
Koyun yahut keçi yalnız bir kişi adına kurban olabilirken, deve ve sığırı bir kişi kurban olarak kesilebileceği gibi, bu hayvanlar yedi kişiye kadar da müşterek olarak kesilebilir. Nitekim Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Sığır ve deveyi yedi kişi kesebilir.”KURBANLIK SATIN ALAN KİMSE SONRADAN BAŞKALARINI BUNA ORTAK YAPABİLİR Mİ?Bir kimse kurban etmek niyeti ile bir deve veya sığır satın alıp, sonra buna başkalarını da ortak yapsa, bu istihsanen caiz olur. Çünkü semiz bir sığır veya deve bulan kimsenin hemen altı kişiyi bulması zordur.
Allah’a kurbiyet ve ibadet için kesilen kurbanın semiz, sağlıklı ve azalarının tam olması, hem ibadetin gaye ve mahiyeti hem de sağlık kuralları açısından önemlidir. Bu itibarla, kurbanlık hayvanda kurban olmaya engel bir kusurun bulunmaması gerekir.Kur’ân-ı Kerim’de müminlerin kazandıkları şeylerin temizve güzel olanlarını Allah yolunda infak etmeleri emredilerek, “Siz göz yummadan, içinize yatmaksızın almayacağınız kötü, bayağı şeyleri vermeye kalkmayın. İyi bilin ki, Allah ganidir, hamîddir(kimseye ihtiyacı yoktur, bütün övgülere layıktır.”34 buyrulmuştur. Böylelikle, kötü, bayağı şeyleri kendiniz almazken, Allah’a borcunuzu bu şeylerden vermeye kalkmayınız, denilmiştir. Buradan hareketle çok kusurlu olan hayvanların kurban edilmeleri doğru değildir.
1- Bir veya her iki gözünün kör olması,2- Kesileceği yere yürüyemeyecek derecede topallığının bulunması,3- Bir veya her iki kulağının kesik olması,4- Dişlerinin tamamının veya büyük kısmının dökülmüş olması,5- Boynuzlardan birisinin veya her ikisinin kökten kırılmış olması,6- Hayalarının veya meme uçlarının kopmuş olması,7- Kuyruğunun yarısı veya üçte birinden fazlasının kesilmiş olması,8- Kemiklerinde ilik kalmayacak kadarzayıf ve düşkün olması,9- Doğuştan kulağı ve kuyruğunun bulunmaması,10- Kontrol altına alınıp sürüye gönderilemeyecek ve yemlenemeyecekkadar deli olması,11- Aşikâr bir halde hasta bulunması.
Bir hayvanın kesim esnasında, çırpınma ve aşırı hareketinden dolayı sakatlanması, onun kurban olmasına mâni olmaz.KESİM YERİYLE İLGİLİ DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER NELERDİR?Kurban kesildikten sonra çevre temizliğinin iyice yapılması gerekir. Hayvanın artan parçalarının toprağa derince gömülmesi ve mümkün olduğu ölçüde dışarıda hiçbir parçasının bırakılmaması gerekir. Bu şekilde bir hareket, kurbanlık hayvana ve kurban ibadetine bir saygının ifadesidir. Aynı zamanda çevre temizliği açısından da çok önemlidir. Peygamber Efendimiz birçok hadis-i şeriflerinde çevre temizliğinin önemini vurgulamıştır. Kurban kesmenin ve etini ihtiyaç sahiplerine dağıtmanın sevabını, çevre kirliliği meydana getirerek ve kul haklarını ihlâl ederek azaltmamaya dikkat etmek gerekir.
Kişi, mülkiyetinde bulunan ve kurbanlık vasfını taşıyan hayvanı kurban olarak kesebilir. Bu itibarla ister peşin, ister taksitle isterse kredi kartıyla olsun kişinin satın aldığı hayvan onun mülkiyetine geçtiğinden bu hayvanın kurban edilmesinde sakınca yoktur. Nitekim helal olan her türlü alışverişle kurban alınır.Taksitle veya kredi kartıyla yapılan alışverişler caiz olduğuna göre kurbanı da taksit veya kredi kartıyla almak caizdir.
Kurbanlık hayvan, kilo birim fiyatı belirlenmek suretiyle canlı olarak tartılıp alınabilir. Kurban edilmek üzere satın alınmak istenen hayvanın fiyatı, kesildikten sonra eti tartılarak da belirlenebilir. Ancak kilo fiyatının rayiç bedeli şeklinde belirsizbırakılmayıp, kesin olarak belirlenmesi ve derisi, kellesi ve sakatatının satıcıda kalmak üzere akitten istisna edilmemesi gerekir.KESİLEN BİR KURBANIN KANININ ALINA VEYA BAŞKA BİR YERE SÜRÜLMESİNİN DİNİ BİR DAYANAĞI VAR MIDIR?Hangi kurban çeşidi olursa olsun, kesilen bir kurbanın kanının alına veya başka bir yere sürülmesini emreden bir delil yoktur. Fıkıh kitaplarında da bunun meşruiyetine dair bir bilgi bulunmamaktadır. Başka kültürlerden gelen böyle bir uygulama bid’at olup, bunun yerine getirilmesi caiz değildir.