Katarakt, kendi içerisinde doğuştan, yaşlılığa bağlı, travmaya bağlı, sistemik hastalıklara bağlı katarakt ve UV ışınlarına bağlı olarak oluşan katarakt olarak 5 ayrı türde incelenir. Bu problem, yeni doğan bebeklerde görülebildiği gibi ilerleyen yaşlarda da oluşabilir. Doğumsal kataraktlar, annenin gebeliği sırasında geçirdiği enfeksiyonlar nedeniyle yaşanabiliyor. Ancak bazen altında hiçbir sebep yokken dahi görülebiliyor.
50 ile 60 yaş arasındaki kişiler, kullandığı gözlükleri çok kısa aralıklarla değiştirme ihtiyacı duyuyor, buğulu görme problemi yaşıyor ve mavi renkleri daha çok griye dönük algılıyorsa katarakt hastalığından şüphelenmelidir.Genç yaşlardaki kişiler ise, katarakt göz merceğinin bir kısmını tutması nedeniyle güneşe veya yüksek ışıklara bakamaz duruma geldiğinden görme kaybı şikayetleri yaşar. Bu gibi belirtilerle karşılaşılıyorsa, yaş grubu her ne olursa olsun mutlaka bir göz sağlığı uzmanına başvurulmalıdır.
Katarakt hastalığının genellikle temelinde, yaşanan düşmeler ya da dikkatsizlik sonucu geçirilmiş kazalar da yatabiliyor. Yaşlılık hastalığı olarak adlandırılan katarakt, kortizon kullanımı veya yaşanan travmalar sebebiyle genç bireylerde de ortaya çıkabiliyor.Özenli bir tedavi gerektiren bu problem, bilhassa çocukluk çağında oluştuğunda acil müdahale gerektiriyor. Erken tedavi edilmediğinde ise katarakt, ileriki süreçte göz tembellikleriyle sonuçlanabiliyor.
Katarakt tanısının ardından hızla çözüm yoluna başvurulmalıdır. Fakat bilinmelidir ki kataraktın ilerlemesini durduracak veya kataraktı tedavi edebilecek ilaç veya gözlük kullanımı şansı yoktur. İlerlemiş kataraktın tek tedavi seçeneği ameliyattır.İlerleyen teknoloji ile birlikte günümüzde katarakt problemin çözümünde, narkozsuz ve iğnesiz yöntemler kullanılıyor. Bu yöntemlerin başında, halk arasında lazerli cerrahi olarak adlandırılan FAKO tekniği geliyor.
FAKO tekniğinde göze, açılan 2 mm.’lik küçük bir kesikten giriliyor. Torsiyonel Fako enerjisi ile gözdeki katarakt mercek eritiliyor. Daha sonra eritilen merceğin yerine özel olarak tasarlanan lens yerleştiriliyor. Operasyon için göze atılan kesik çok küçük bir boyutta olduğu için dikiş gerektirmiyor. Bu nedenle hastalar, çok kısa sürede günlük yaşamlarına geri dönebiliyor.
Operasyon sonrası ne kadarlık bir görme netliği kazanılacağı hastaların merak ettiği soruların başında geliyor. Göz içine yerleştirilen lensler, gözü olabildiğince numarasız duruma getirmeyi hedefliyor. Özel olarak hazırlanan bu lensler, gündüz görüşünün net olmasını sağlamanın yanı sıra kontrast özelliği ile gece görüşünü de kaliteli duruma getiriyor.
Aynı zamanda ultraviyole filtresine sahip olarak tasarlanan bu lensler, görme merkezinin zararlı ışınlardan korunmasında önemli bir rol üstleniyor. Son yıllarda lenslerin kalite ve özelliklerindeki gelişmeler, ameliyat sonrası hasta memnuniyetini yükseltmesi, hastaların ameliyat sonrası hem uzak hem yakını gözlüksüz görebilmeleri ve gözde hiç katarakt olmasa dahi pek çok hastanın uzak-yakın gözlüklerinden kurtulabilmesi nedeniyle FAKO yöntemi oldukça sık tercih ediliyor.