22.09.2021 - 14:56 | Son Güncellenme:
Florür diş ve kemik yapıları içerisinde yer alan önemli bir mineraldir. Bu mineral aynı zamanda su, toprak, bitki, taş ve havada da bulunur. Diş hekimliği içerisinde de önemli bir yeri bulunan florür dişin en dış bölümü olan mine tabakasının güçlenmesini sağlayarak kavitasyon oluşumunu önleyici etki gösterir.
Bu etkisi nedeniyle başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere birçok farklı ülke içme suyu kaynaklarını floridasyon olarak isimlendirilen bir işlemle florürleme yolunu seçmektedir. Diş sağlığı dışında florürün birçok kullanım alanı mevcuttur. PET taraması olarak isimlendirilen radyolojik tetkiklerde, temizlik ürünlerinde, tarım ilaçlarında ve teflon, çelik ve alüminyum ürünlerinin üretilmesinde de florür kullanılmaktadır.
Florür, uygun dozlarda kullanıldığı takdirde diş sağlığı için faydalı olabilir. Ancak her şeyde olduğu gibi florürün de fazlası zarar verir. Florür için uygun olan doz bireyin kilosuna göre belirlenir. Bu nedenle özellikle küçük çocuklarda kullanılan ürünlerin florür düzeylerine dikkat edilmesi önemli bir konudur. Dental florozis, aşırı florür alımı sonrası oluşabilecek problemlerin başında gelir.
Orta düzeyde oluşan dental florozis durumunda diş yüzeyinde beyaz lekelenmeler ortaya çıkarak kişilerde kozmetik açıdan kaygıya neden olabilir. Ciddi dental florozis vakaları nadir olarak görülür ve diş yapısının güçsüzleşmesine neden olarak diş yüzeyinde kahverengi lekelenmelere neden olabilir. Dental florozis özellikle diş gelişiminin kritik bir dönemi olan 2 yaşından küçük çocuklarda dikkat edilmesi gereken bir durumdur.
Aşırı florür birikimi, diş yapıları dışında iskelet sisteminde de görülebiliyor. İskelet sisteminde aşırı florür birikimi yıllar içerisinde meydana gelen bir süreçtir. Kemik florozis vakalarının erken evrelerinde eklemlerde sertlik ve ağrı gibi şikayetler meydana gelebilir. Daha ileri vakalarda ise kemik yapıları olumsuz yönde etkilenerek bağ dokuda kalsifikasyon yani kireçlenme oluşabileceği için dikkatli olunması gerekir.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), içme sularında 1,5 ppm’den daha fazla florür bulunması ve bu suların uzun süreli tüketilmesi halinde çeşitli sağlık problemlerinin meydana gelebileceğini söylemektedir. Diğer mikro besin maddeleri için geçerli olduğu gibi florürün de doğru miktarlarda tüketilmesi oldukça önemlidir. İçme suları veya florür içeren ürünler vasıtası ile aşırı miktarda florürün sindirim sistemine geçmesi halinde çeşitli sağlık problemleri oluşabilir.
İçme sularındaki florür düzeyi bazı ülkelerde sıkı bir denetimden geçmektedir. Bu konu hakkında herhangi bir kaygısı bulunan kişilerin yerel yönetimlerinden şehir suyunun ne kadar florür içerdiği bilgisini alması mümkün.