06.01.2021 - 12:27 | Son Güncellenme:
Halk arasında kireçlenme olarak ifade edilen bu durum tıbbi olarak diz aralığında bulunan kıkırdağın bozulması ve eklem kenarlarında kemik büyümesidir. Ayrıca kıkırdağın kütle kaybı kıkırdak altında bulunan kemikte de dejenerasyona neden olur.
50 yaş üzerindeki kişilerde en sık görülen eklem hastalığıdır. Orta ve ileri yaşın hastalığı olup 40 yaşından önce görülmesi nadirdir.
Osteoartrit vücuttaki herhangi bir eklemi etkileyebilir. En sık etkilediği eklemler eller, kalça, diz ve omurgadır.
Eklem kireçlenmesi ağrı, tutukluk, kilitlenme, şişlik, yürüme zorluğuna neden olabilmektedir. Ağrı; en sık şikayettir. Başlangıçta hareket sırasında ya da günün ilerleyen saatlerinde oluşur ve dinleme ile rahatlama olur.
Eklem kıkırdağındaki bozukluklar ilerledikçe yük taşırken, merdiven çıkarken, yokuş çıkarken hatta istirahat sırasında dahi ağrı hissedilebilir.
Tutukluk, sabah veya uzun süren hareketsizlikten sonra ortaya çıkabilir ve kısa sürer. Eklem hareketlerinde kısıtlanma, kemik çıkıntılara bağlı olarak eklem şiş gibi görülür.
Yakınmalar zaman zaman azalıp geçer gibi hissedilse de yıllar sonra problemler artarak tekrar ortaya çıkabilir.
Eklem de kıkırdak dejenerasyonunu tetikleyen en önde gelen neden obezitedir. Kontrolsüz spor hareketleri de kireçlenme geliştiren nedenlerin başlarında sayılabilir.
Yaşlanma ile eklem kıkırdağında değişiklikler oluşur, buna bağlı olarak dayanıklılığı azalır. Bu nedenle yaş ilerledikçe osteoartrit görülme sıklığı artar.
Kadınlarda osteoartrit gelişme ihtimali daha yüksektir. Osteoartritde genetik faktörlerin rol oynadığı artık biliniyor. Ayrıca gut, romatoid artrit, diyabetik nöropati, paget hastalığı, septik artrit ve doğuştan kalça çıkığı gibi hastalıklar kireçlenme gelişme riskini artırıyor.
Tedavi, hastalığın evresi ve şiddetine uygun olarak planlanmalı. Tedavide ilk basamak hastanın eğitimi olmalı yani hastanın biliş ve farkındalığını arttırmalıyız ki hasta kendini koruyabilsin.
Kireçlenme gelişen eklemin aşırı kullanılmaktan sakınması öğretilmelidir. Kilo verilmesi en önemli tedavidir. Düzenli egzersiz mutlaka gerekli. Fizik tedavi uygulamaları arasında klasik fizik tedavi ile yetinilmemeli ilave kombinasyonlar mutlaka yapılmalı. Klasik ağrı kesicileri önermiyoruz. Kıkırdak yapımını destekleyen takviyeler hastaya göre önerilebilir.
Eklem içi enjeksiyonlar arasında kortizon enjeksiyonu eklem şişliğinin olduğu dönemlerde veya ileri yaş hastalarda başka işlem yapılamıyorsa hastanın rahatlaması amacıyla en son düşünülmelidir. Ayrıca eklem içine eklem kayganlığını artıran ilaçlar enjekte edilebilir.
Çok sık kullanılan PRP, ozon, proloterapi, nöral terapi, kuru iğneleme, akupunktur, kinezyobantlama, manuel terapi kireçlenme tedavisinde tek başına yetersiz kalmaktadır. Hacamat, sülük, masaj ile kireçlenme tedavi edilemez.
Günümüzde karın yağından elde edilen kök hücre uygulamaları daha önde gelen ve çözüm üretme şansı en fazla olan tedavi olarak kullanıma girmiştir. Ancak yine de tedavi kombinasyonlarının denenmesi etkiyi artırmada önemlidir.
Tıbbi tedavi yöntemlerinden yarar görmeyen hastalar ise cerrahi tedaviye mecbur kalmaktadır. Bunlar ise artroskopik temizleme, kemik düzeltici ameliyatlar, eklem protezleri olarak sayılabilir. Kullanılan protezler ömür boyu dayanıklıdırç
Obezite kireçlenme açısından dikkate alınması gereken bir hastalıktır. Şişmanlık direkt olarak eklem kıkırdağına bozucu etki yapar.
Portakal, mandalina, greyfurt, küçük taneli meyveler, dolmalık biber, domates, soğan C vitamini kaynakları olup kıkırdak yapısının olmazsa olmazı olan kolajen üretiminde kullanılır.
Somon, ton balığı, sardalye, karides, istiridye omega-3 açısından zengin olup yararlı olabilir.
D vitamini kesinlikle yeterli düzeyde tutulması gereken bir tedavi aracıdır.
E vitamini içeriğiyle yemiş türleri ve yer fıstığı tavsiye edilmektedir.
Bozucu etkilerinden dolayı şeker ve nişasta içeren besinlerden kaçınılmalıdır. Glukozamin, kondroitin ve glukojen takviye olarak alınabilir.