12.11.2023 - 11:55 | Son Güncellenme:
Dil ve konuşma gelişimi için kritik olan çocukluk döneminde meydana gelen bir işitme kaybının konuşma bozukluklarıyla sonuçlanabildiğini ifade eden uzmanlar, işitme kaybının tek olumsuz sonucunun konuşma bozukluğu olmadığını, beraberinde sosyal, psikolojik ve akademik zorlukları da getirdiğini söylüyor. İşitme kaybının doğuştan olabildiği gibi sonradan da gelişebileceğini ifade eden Odyoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Didem Şahin Ceylan, "Bir bebeğin Yenidoğan İşitme Taraması'ndan geçmiş olması ilerleyen yaşlarında işitme kaybının olmayacağı anlamına gelmiyor. Dolayısıyla çocukluk çağında ortaya çıkan işitme kayıpları her zaman akılda tutulmalı" diye konuştu.
Türkiye'de yaygınlaştırılmış işitme tarama programlarının yalnızca yeni doğanlar ve okul çağı çocukları için var olduğunu kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Didem Şahin Ceylan, bu nedenle okul öncesi yaş grubunda gelişen bir işitme kaybının ebeveynlerin endişeleri, çocuklardaki konuşma geriliği veya çocuk okula başladığında öğretmenlerinin fark etmesi ile anlaşıldığını anlattı.
Dr. Öğr. Üyesi Didem Şahin Ceylan, "Dil ve konuşma gelişimi için kritik olan çocukluk döneminde meydana gelen bir işitme kaybı konuşma bozukluklarıyla sonuçlanabiliyor. Ne yazık ki işitme kaybının tek olumsuz sonucu konuşma bozukluğu değildir. Beraberinde sosyal, psikolojik, akademik zorlukları da getiriyor. Bu sebeple işitme kaybı çoğu zamana disleksi, dikkat eksiliği gibi durumlarla karıştırılabilir ve aileler psikiyatri, nöroloji gibi bölümlere yönlendirilebilir" diye konuştu.
"Çocuklarda işitme kaybının fark edilme süresi ne kadar uzarsa müdahale de bir o kadar gecikiyor. Bu olumsuz tablo göz önünde bulundurulduğunda işitme kaybı için erken müdahale oldukça önemli" diyen Dr. Öğr. Üyesi Didem Şahin Ceylan, "Ülkemizde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri bulunuyor. Bu merkezlerde işitme kayıplı bir çocuğun özel eğitim ekibinde olması gereken başlıca profesyoneller odyologlar, dil ve konuşma terapistleri, işitme engelliler öğretmenleri olmakla birlikte çocuğun gereksinimleri dahilinde ekipte özel eğitim öğretmenleri, psikologlar ve ergoterapistler de yer almalı" dedi.
İşitme kaybı tanılandıktan sonra işitme cihazı takan çocukların işitsel eğitimin temelini oluşturan rehabilitasyon sürecine başlanması gerektiğini de ifade den Dr. Öğr. Üyesi Didem Şahin Ceylan, sözlerini şöyle tamamladı: "Odyologlar tarafından her çocuğa özel olarak hazırlanan işitsel rehabilitasyon programı ile çocuklar süreç içerisinde sesleri yeniden öğrenir, böylece konuşmaları da yaşıtlarını yakalar. Terapinin temel hedefi, işitme kayıplı çocukların yaşıtlarına uygun dil ve konuşma gelişimi göstermelerini sağlamaktır."