06.07.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:
Filiz Aygündüz Paris
Paris Charles De Gaulle Havaalanı... Pasaport kontrol gişesindeki memur “Merhaba” diyor Türkçe olarak. Dillerine olan sadakatleriyle bilinen Fransızlardan birinin yaptığı bu Türkçe karşılama şaşırtıcı olmakla birlikte, Fransa’da mevsimlerden Türkiye olduğunu da işaret ediyor. 30 Haziran’da yapılan basın toplantısında ‘Mevsim’in, Türkiye - Fransa ilişkilerine etkisini değerlendirirken “9 ayda bir çocuk doğar” diyen Fransız Kültür Bakanı Frederic Mitterand’ın sözünü ettiği süreç duyulmaya başlamış.
77 şehir, 400’ü aşan etkinlik
‘Dokuz ayın sonunda nasıl bir çocuk?’ doğacak bilinmez ama görünen o ki 1 Temmuz 2009 - 30 Mart 2010 arasında, 77 şehrinde Türk kültürünü ve sanatını tanıtmaya yönelik 400’den fazla etkinliğe ev sahipliği yapacak Fransa’da Türk Mevsimi iki halk arasındaki samimiyeti geliştirmeye aday.
Meydanda 10 bin kişi
Fransa Dışişleri Bakanlığı’nın davetlisi olarak geldiğimiz Paris’te bir grup gazeteci, önceki akşam saat 20.00’de Trocadore Meydanı’na gidiyoruz. Mevsim, az sonra Mercan Dede konseri ve Anadolu Ateşi gösterisiyle perdelerini açacak. Paris’in olduğu kadar dünyanın da en önemli meydanlarından biri sayılan Eyfel Kulesi manzaralı Trocadore’ye kurulan sahnenin önünde, ellerinde Türk bayrakları, çok sayıda izleyici var. Çocuklar ve gençlerin bir kısmı meydandaki havuzda mayo ve bikinileriyle güzel ve sıcak bir Paris akşamının tadını çıkarıyor. Meydanda toplanan yaklaşık 10 bin kişinin çoğunluğu Fransa’da yaşayan Türklerden oluşuyor. Her yıl yaklaşık 60 milyon turistin ziyaret ettiği Paris’in ziyaretçi çeşitliliğinden de nasibini almış topluluk: Farklı ülkelerden gelen turistler fotoğraf makineleriyle meydanda turlayıp neler olduğunu anlamaya çalışıyor. Öndeki gruplar ayakta konserin başlamasını beklerken “Beyaz, kırmızı en büyük Türkiye” sloganlarıyla, gerideki kalabalık çimenlere yayılmış durumda. Çoluk çocuk ailece gelmişler. Yerlere örtüler sermiş kimileri. Tam bir piknik havası... Çaylar demlenmiş, patates salatası, domates, peynir, haşlanmış yumurta... Gençler gruplar halinde meydanda dolaşıyor. Onların olduğu bölümlerde daha ziyade İstanbul’da bir açık hava konseri öncesinin bildik görüntüleri...
Eve dönmüş gibiydiler...
Herkes halinden memnun. Konuştuklarımızın bir kısmı, etkinliğin yeterince duyurulmadığından, son dakikada haberdar olduklarından söz ediyor; Mevsim’in Fransa basınında yeterince yer bulmadığından... “Fransa pek de duyulmasını istemiyor” kulisleri yapanlar bile var. Ama kimileri de hazırlıklar sırasında bizzat görev alacak kadar konuya hâkim. Daha dün bir bugün iki, önümüzde koca bir 9 ay var; zaman geçtikçe daha görünür olacak ‘çocuk’ görüşü de yaygın.
Mevsim’i otobüslere asılan reklamlardan öğrendiğini söyleyen Cezayir asıllı bir Fransız, 9 ay sürecek etkinliklerin Türkiye’nin AB üyeliği sürecinde etkili olacağını vurguluyor; aynı zamanda Fransızların kafasındaki Türk resminin daha çağdaş karelerle değişmesi konusunda da... Yıllar önce Galatasaray Lisesi’nde öğretmenlik yapmış bir Fransız da Mevsim’in halkların birbirine daha fazla yakınlaşmasına olanak sağlayacağını vurguluyor; politik arenada olan bitenin bu dostluğu bağlamayacağını...
Gece saat 22.00... Havada bitmeyen bir kuzey aydınlığı. Eyfel ışıl ışıl. Barkovizyona yansıtılan görüntüsünün önünde Mercan Dede ve Anadolu Ateşi...
“Eve dönmüş” gibi Türkler. “Hasret giderdik bir parça” diyorlar.