Bugün size yaşam koçluğu ya da şok diyet tarifi vermeyeceğim bu sefer ki yazı tamamen kendi hayatımdan bir kesit olacak.
Bundan yaklaşık 4-5 sene önce liseden en yakın arkadaşım ile her hafta sonu yaptığımız gibi buluşup Taksim’in altını üstüne getirecektik. Birkaç pasaj gezip yemek yiyip geri dönecektir. Neyse biz baya bir gezdik tozduk ( Büyük beden kıyafetler bulabilirsiniz orada (: şimdi sizin aklınızda bir soru işareti vardır. Acaba kendine göre kıyafet bulabildi mi diye ? Evet evet doğru adres orası) sonra kendimizi bir fastfood dükkanına atmıştık bile, malum yer tıklım tıkış dolu sıra bekliyoruz arkadaşımla (söylememe gerek yok herhalde kendisi tabi ki incecik bir hatun) arkamızda kendi yaşıtımız çocuklar.
Tabi ''genciz güzeliz sizi üzeriz'' modun da flörtöz durumlar her yerde oluyor. Tam sipariş vereceğim, arkadaşım sağ olsun kendisi hiçbir şey söylemezdi her işi ben halledeceğim. Hayda ! Ben şimdi nasıl diyeceğim kasiyere iki kişilik XXL menü istiyoruz diye. İşte zorlu süreç burasıydı her ne kadar kalabalık bir ortam olsa da sipariş verdiğimizde arkada ki yakışıklılar duyacaktı. En önemlisi benim kesiştiğim ponçiğin duyacak olması beni oldukça germişti. O sıra beynimden neler geçiyor neler.
Toparladım kendimi ''artık siparişi ver'' dedim kendi kendime .Menünün ismini söyleyemiyorum dilime bir haller oldu. Kasiyer gözümün içine bakıyor ‘’Artık ne sipariş verecekse inşAllah diğer müşterilere de kalır ‘’ der gibi bakıştık. En sonunda menü numarasını söyledim ama işe yaramadı.
Kasiyer ; ‘’ Efendim ! Anlayamadım kaç dediniz ? ‘’ diye benim tekrardan söylememi beklemez mi ? İşte orada kendimi Japon animeler gibi şaşkın, gözlerim kapalı ve kafamda kocaman bir ‘’?’’ (soru) işareti ile gözünün içine bakıyorum. Neyse kendimi tekrardan toparladım numarayı bir kez daha söyledim. İşte olay tam da burada başladı.
Kasiyer resmen benim yerin dibine girmem için ant içmiş gibi davranıyordu. ''XXL menüden mi istiyorsunuz?'' demez mi. Aman Allahım ! Öleyim ben daha iyi ya cidden şuracığa ruhumu teslim edeyim. Kesiştiğim yakışıklı ponçikte bana bir zahmet toprağımı atı versin. Arkadaşım benim durumumu sonunda fark edip; ‘’Evet,evet ondan istiyoruz’’dedi.
Çok şükür ya,ağzından birkaç kelime çıkabildi. Ne olurdu sanki siparişi o verseydi, bende yanında gayet cool havası edalarında yakışıklı ponçiğimle kesişmeye devam etseydim. Ama her şey istediğin gibi gitmez ya bu hayatta, çocuk bu menüyü duyunca gülerek yanda ki kasaya geçip bir cheese burger sipariş verdi. Bizde hayvan doyan menü ile boş bir masa bulup ölümüne tıkınmıştık.
Şimdi düşünüyorum da baya iyiydi menü ya artık öyle bir doymuştuk ki patatesleri parmaklarımız ile ağzımızın içine tıkıp üstüne içeceğimizi içiyorduk. Şuan olsa tereddüt etmeden yine yerim. Fastfood candır, gerisi heyecandır be canısı öptüm bye.
extralargehatun@gmail.com