09.07.2014 - 16:01 | Son Güncellenme:
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, ''Türkiye'de Aile Yapısı Araştırmaları İleri İstatistik Analizi Araştırması- 2013'' hazırladı.
İlki 2006'da, ikincisi 2011'de yapılan araştırmalar, Türkiye'deki aile yapısını, bireylerin aile ortamındaki yaşam biçimlerini ve aile hayatına ilişkin değer yargılarını tespit etmek amacıyla düzenlendi. Bakanlıkça hazırlanan son çalışmayla ise bu iki araştırma karşılaştırıldı.
Bu çalışma raporuna göre, Türkiye'de hanede yaşayan kişilerin sayısı ortalama 3,6 kişi olarak belirlendi. Hanehalkı büyüklüğünün en fazla olduğu bölgeler Güneydoğu Anadolu, Ortadoğu Anadolu ve Kuzeydoğu Anadolu olarak tespit edildi.
Ülke genelinde hanelerin yüzde 70'inin çekirdek ailelerden, yüzde 18'inin dağılmış ailelerden, yüzde 12'sinin ise geniş ailelerden oluştuğu belirlenirken, Türkiye'de hanelerin yarıya yakınının apartman dairesinde oturduğu ortaya çıktı.
Rapora göre, Türkiye'deki hanelerin yüzde 26'sı kiracı, yüzde 61'inde ise oturulan konut aile fertlerinden birine ait. İkinci konut kullanım oranının en yüksek olduğu il İstanbul iken, yazlık, köy evi, yayla evi gibi konutlarda yaşayanların oranı yüzde 20.
Türkiye genelindeki en yaygın konut büyüklüğü, yüzde 43 ile 2+1 tipi konutlar. Çocuğu olan ailelerin yarısından fazlası çocuklara özel oda vermiyor. Konutlarda en yaygın kullanılan zemin, beton iken, bazı illerde konut zemini tercihlerinde farklılaşmalar görülüyor.
Türkiye'de hanelerin yarısı odun/kömür sobası ile ısınıyor. Bu oran, kırda yüzde 83'e kadar çıkıyor. Kentteki hanelerde ise doğalgazlı kombi/kat kaloriferi yüzde 31 oranında en yaygın ısınma yöntemi olarak kullanılıyor.
En çok 18-29 yaş arasında evleniliyor
Araştırmada bireylerin ve hanelerin ekonomik durumunu anlamaya yönelik sorular da yöneltildi. Hanelerin neredeyse tamamında buzdolabı (yüzde 98), çamaşır makinesi (yüzde 94), cep telefonu (yüzde 91), televizyon (yüzde 89) ve ütü (yüzde 89) bulunuyor.
Çöp öğütücüsü (yüzde 2), çamaşır kurutma makinesi (yüzde 4), ev spor aletleri (yüzde 5) ise en düşük oranda sahip olunan eşyalar arasında yer alıyor.
Araştırmalara göre, Türkiye'de evliliklerin büyük çoğunluğu (yüzde 87) 18-29 yas? arasında gerçekleşiyor. Evlenen bireylerin yüzde 57'sinin ilk evliliklerini 18-24 yaşları arasında yaptığı tespit edildi.
Türkiye'de aile (yüzde 39) ve komşu, mahalle (yüzde 39) çevresinden tanışarak evlenme oranı oldukça yüksek. Eğitim seviyesi ve sosyo-ekonomik seviye yükseldikçe arkadaş?, is?, okul çevresinden tanışarak evlenenlerin oranı artıyor.
Görücü usulü evlilik yüzde 51 oranında gerçekleşirken, bu şekilde evlenenlerin yüzde 10'luk bir kesimi görüşü alınmadan, ailenin kararıyla evlendiriliyor. Bu oranın en yüksek olduğu bölge ise Doğu Karadeniz.
Evliliklerin neredeyse tamamında hem resmi hem de imam nikahı yapıldığı tespit edildi. Sadece resmi ya da sadece imam nikahı ile evlenenlerin oranı Türkiye genelinde düşük. En yaygın olarak görülen törenler, yüzde 89 ile ''düğün'' ve yüzde 88 ile ''söz kesme/kız isteme.''
Boşanma nedeni olarak ise ''sorumsuz ve ilgisiz davranma'' gerekçeleri öne çıkıyor.
Çocuklara yüzde 4 oranda anneanneleri bakıyor
Araştırmada detaylı bir şekilde incelenen konulardan biri aile içi ilişkiler. Hanehalkı üyelerinin yüksek sayılabilecek bir oranda hafta sonlarında (yüzde 80) ve akşam yemeklerinde (yüzde 81) sık sık bir araya geldikleri görülüyor.
Hane halkı üyelerinin sık sık birlikte yaptıkları faaliyetler incelendiğinde, ilk sırada birlikte televizyon seyretmek (yüzde 60) geliyor. Aile üyelerinin büyük çoğunluğu (yüzde 78) birlikte sinemaya/tiyatroya gitmediklerini, yüzde 61'i birlikte tatile çıkmadıklarını belirtiyor.
Evdeki işlerin kimler tarafından yapıldığı ile ilgili verilere göre, yemek pişirme, çamaşır ve bulaşık yıkama, ütü yapma ve dikiş işleri gibi işleri yüksek bir oranda kadınların yaptığı görülüyor.
0-5 yas grubunda çocuğu olan hanelerde, gündüz küçük çocuğa bakmaktan annenin sorumlu olduğu görülüyor. Türkiye genelinde yüzde 4 gibi düşük bir oranda olan anneanne tarafından bakılan çocuk oranı, dağılmış ailelerde ve en yüksek sosyo-ekonomik grupta yüzde 15'in üstüne çıkıyor. Türkiye genelinde yüzde 1 olan bakıcı oranı ise bu toplum kesimlerinde yüzde 10'un üstüne çıkıyor.
Türkiye'de bakıma muhtaç engelli bulunan hane oranı yüzde 5, bakıma muhtaç hasta oranı ise yüzde 8 olarak belirlendi.
Bakıma muhtaç hasta oranı ise Kuzeydoğu Anadolu'da yüzde 15, Güneydoğu Anadolu yüzde 11 ve Doğu Karadeniz'de yüzde 11 ile en yüksek iken, geniş ailelerde bakıma muhtaç hasta oranı yüzde 22'ye ulaştı.
''Eşlerin ilişkileri her konuda iyi''
Araştırmaya göre, aile ile ilgili birçok kararın alınmasında anne-kadın daha baskın bir role sahip. Ailedeki karar verme süreci ile ilgili olarak elde edilen verilere göre, yüzde 50 ve üzerinde oranda aile fertleri beraber karar veriyor.
Aile bireyleri eşleriyle ilişkilerinin hemen hemen her konuda iyi olduğunu ifade ederken, çeşitli sıklıklarda olmak üzere en çok sorun oluşturan konuların ise ''ev'' ve ''çocuklar'' ile ilgili sorumluluklar olduğu belirtildi.
En az sorun yaşanan konuların ise ''kumar alışkanlığı'', ''dini görüşlerin farklılığı'', ''cinsellik'' ve ''siyasi görüş'' olduğu görüldü.
Bireyler arasında anlaşmazlık olduğunda ve bu anlaşmazlık konusu bireylerce konuşularak çözülemediğinde yüzde 65 oranına erkeğin eşine sesini yükselttiği, yüzde 55 oranında kadının ise daha çok sessiz kalarak tepki gösterdiğini ortaya koydu.
Erkeklerin eşlerine fiziksel şiddet uygulamalarıyla ilgili oran ise yüzde 5 olarak belirlendi. Sosyo-ekonomik seviye düştükçe eşinden şiddet gören kadınların oranının da arttığı görülüyor.
Evli bireylerin yüzde 62'si eşleriyle önemli bir sorun yaşadığında kimseden yardım almayı düşünmezken yüzde 23 oranında kişi de bu yardımı aile büyüklerinden alacağını belirtiyor.
Doğal yolla çocuk sahibi olamayanların ilk tercihi ''evlat edinme''
Türkiye genelinde en çok iki çocuklu bireylerin (yüzde 35) oranının yüksek olduğu belirlendi. Bireylerin yüzde 38'i şartları uygun olsa iki çocuk, yüzde 32'si üç çocuk sahibi olmak istiyor. Yüzde 71'i sahip olunmak istenen çocuğun cinsiyetine dair bir tercihleri olmadığını belirtiyor.
Bireylerin sadece yüzde 0,4'lük kısmı evlat ediniyor. Diğer yandan doğal yöntemle çocuk sahibi olunmadığında bireylerin evlat edinilebileceğini düşünenlerin oranı yüzde 83. Bu oranı takiben, ikinci sırada yüzde 78'lik oranla tüp bebek ve yüzde 77 oranıyla üçüncü sırada koruyucu aile yöntemi geliyor.
Sperm bankasına veya yumurta bankasına başvurma fikrine bireylerin yüzde 16'sı olumlu bakıyor.
Aileler ''mutlu''
Raporda yer alan diğer bilgilere göre, anne baba ile çocukları arasında en çok ''harcama ve tüketim alışkanlığı'', ''arkadaş seçimi'', ''kılık kıyafet tarzı'' konularında sorun yaşanıyor.
Bireylerin çoğu nikahsız birlikte yaşama ve evlilik dışı çocuk sahibi olmaya olumsuz bakıyor. Kadınların ücretli bir işte çalışması toplumda genel olarak kabul görüyor. Bireylerin yüzde 18'i ailelerinin ''çok mutlu'', yüzde 59'u ''mutlu'' olduğunu düşünüyor. Ailelerinin mutsuz olduğunu belirtenlerin oranı ise sadece yüzde 3.
Bireyler dini bilgileri en çok aile ve akrabalardan ediniyor. Dinin en belirleyici olduğu konu es? seçimi iken, en az belirleyici olduğu alan iş seçimi.
Kişilerin yüzde 97'si ''başsağlığı'', ''dini bayramlarda bayramlaşma'' amacıyla akraba, arkadaş ve yakınlarını ziyaret ediyor. En çok ''hasta ziyaretinde'' ve ''bebek görmeye gittiklerinde'' yakınlara hediye veriliyor. Çalışmayla toplumda ''yılbaşında'' ve ''sevgililer gününde'' ise hediye vermenin henüz yaygınlaşmadığı görüldü.
Türkiye genelinde bireylerin yüzde 41'i kitap ve yüzde 30'u hiç gazete okumuyor. Sinema ve tiyatroya hiç gitmeyenlerin oranı ise yüzde 70. Bireylerin yüzde 65'i hiç spor yapmıyor.
Yüzde 43 oranında birey sigara içerken, yüzde 81'i hiç alkol kullanmadığını ifade ediyor. Kişiler çoğunlukla tatillerini bulundukları yerde dinlenerek geçiriyor.