Nurdan Akıner
Korukent'teki Marşandiz Stüdyoları'nda önceki gün "Dön Ne Olur" adlı albümünün tanıtım toplantısında şarkılarını seslendirirken beyin kanaması geçiren Ebru Gündeş'in durumu ciddiyetini koruyor.
Kaldırıldığı Metropolitan Florance Nightingale Hastanesi'nde 00.30'da Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cengiz Kuday ve ekibi tarafından dört saat süren ameliyata alınan Gündeş, dün sabah 11.30'de ikinci kez ameliyat edildi. Kuday, ilk ameliyatın iyi sonuçlanması nedeniyle 25 gün sonra yapılması gereken ikinci ameliyata karar verdiklerini belirterek Gündeş'in sağlık durumuyla ilgili şunları söyledi:
"Eğer arkadaşları tarafından hemen hastanemize getirilmeseydi, yani birkaç saat gecikseydik sanatçıyı kaybedebilirdik. Beyin kanaması toplumumuzda sık yaşanan bir olay. Yurt dışında da her yüz binde 8 veya 28 kişi bu kanamaya maruz kalıyor. Bunların
yüzde 50'sini anında kaybediyoruz. Bu hastaların çok azı hastaneye ulaşabiliyor. Yüzde 10'u ancak hayatta kalıyor. Türkiye'de ise 12 bin kişi bu kanamayı geçiriyor. Bunların yüzde 40'ı normal yaşamlarına dönebiliyor."
Gündeş'in biri beyinde, diğerinin beyincikte iki beyin kanaması geçirdiğini kaydeden Kuday şöyle devam etti:
"İlk önce beyindekine müdahale edip kanamaya neden olan şeyi devreden çıkarttık. Tansiyonu çok düşüktü, bu nedenle hastayı yüksek tansiyonda tuttuk. Beyincik damarında, nedeninin aşırı stres ve düzensiz yaşam olduğunu tahmin ettiğimiz bir baloncuk meydana gelmiş. Onun patlamaması için bu ameliyatı yaptık. Daha önce tespit edilmesi mümkün olmadığı için durup dururken yaşanabilen bir rahatsızlık. Hastanın genç ya da yaşlı olması önemli değil. Benim görevim şu an onu yaşatmak. Şarkı söyleyebilir mi, bundan sonra ne olur bilemiyorum."
Sanatçılar hastaneye koştu
Annesi Müjgan ve ağabeyi Cengiz Gündeş yaşadıkları acının etkisiyle güçlükle ayakta dururken, sanatçı arkadaşları Gündeş'i yalnız bırakmadı. Emel Sayın, Selami Şahin, Seda Sayan, Yılmaz Morgül, Gülben Ergen, Serdar Ortaç, Yüksel Uzel, Okan Bayülgen, Yonca Evcimik, Beyaz, Aşkın Nur Yengi, Derya Tuna, Fatih Ürek, Kerem Alışık ve bir süre önce ayrıldığı avukat Ömer Durak da hastanede sabahladı. Arkadaşları Gündeş'in
son günlerde çok yoğun bir tempoda çalıştığını, sürekli sigara içtiğini ve uyumadığını söyledi.
İlyas Tetik (Ebru Gündeş'i kucaklayarak hastaneye getiren aranjör): Yeni albümün ikinci şarkısı olan 'Dön Ne Olur'u televizyon kameraları için söylüyordu. Herkes 'Bu şarkıyı kimin için söylüyorsunuz?' diye soru sormaya başladı. Önce gülümsedi, sonra yüzü değişti, başının döndüğünü işaretle belirtti, ardından gözleri kayıp, yere yığıldı. Bir an şaka yapıyor sandım. Ama birkaç saniye içinde işin ciddi olduğunu anladım ve onu hemen kucaklayarak hastaneye getirdik. Çok üzgünüm. İyileşeceğime gönülden inanıyorum.
O bir fabrika kızıydı
İstanbul'un tarihi dokulu mekanlarından Fatih'te 25 yıl önce dünyaya gelen ve henüz 40 günlükken babası tarafından terk edilen Ebru Gündeş'in kaderi o zamanlar çizilmeye başladı.
Gündeş'in hayatı tırnaklarla kazınarak sahip olunan bir öyküydü. Annesinin ilk evliliğinden olan ağabeyi, annesi ve anneannesinden oluşan ailesi Gündeş'in hayatta sığınabileceği tek liman oldu her zaman. Sefaköy'ün rutubet kokan çamurlu sokaklarında, akşam eve dönerken hep ertesi günün kaygısını parasızlık denen illetin korkusunu duya duya adımladı yolları. Sefaköy Lisesi'nde en sevmediği derslerdi fen ve matematik. Yedinci sınıfta bütünlemeye kalınca, bu
okul yaşamının da sonu oldu. Okuyup avukat olmak en büyük hayaliydi.
Gaziantepli bir baba ve Bulgaristan göçmeni bir annenin kızı olan Gündeş hayatını yönlendiren parasızlığın pençesinde soluğu bodrum katlarının konfeksiyon atölyelerinde aldı. Konfeksiyonda iplik temizledi, makina başında ailesi için ter döktü, tıpkı diğer insanlar gibi. Soğan ekmek de yese özlemini duyduğu şey hep sıcak bir aile oldu. Bir insanın sorumsuzluğunun cezasını çeken bu kızın şöhret olduğunda da, ilişkilerinde de, konserlerin de de sürdürdüğü dobra yaklaşım hep geçmişinden kaynaklandı. Çünkü yaşamının ilk kazığını babasından yemişti. Geçen yıl bir röportajında şöyle dedi:
"Bu savunma mekanizmasını kendim geliştirdim. Bir anam vardı, hep kendimi korumak zorundaydım. Bugün gard almaya daha çok ihtiyacım var. İnsanlardan korkuyorum, hep bana kazık atacaklarmış gibi geliyor."
Gündeş, henüz 16 yaşındayken Belçika'da çalışan bir Türk işçisiyle evlendi. Kısa bir süre Belçika'da yaşadı, ardından boşanıp Türkiye'ye döndü. Yaşamını sürdürmek ve aile bütçesine katkıda bulunmak için Kazlıçeşme'deki bir deri fabrikasında çalışmaya başladı. 1992'de yılbaşı gecesi annesi ve arkadaşlarının yanında yaşadığı duygusal yoğunluğun etkisiyle şarkı söylemeye başlayınca bu şöhrete açılan kapısı oldu onun.
Arkadaşlarının da ısrarıyla soluğu Raks Müzik Şirketi'nde alan Gündeş, sahneye ısınmak için bir süre Emel Sayın'ın vokalistliğini yaptı, ardından "Tanrı Misafiri" adlı şarkısıyla bir anda adını tüm Türkiye'ye duyurdu. Daha sonra hit şarkısıyla aynı adı taşıyan "Deli Divane" isimli diziyle şöhretini perçinleyen Gündeş, "Karayağızım" ve "Fırtınalar" ile zirveye çıktı. Son olarak "Affet Beni" isimli dizide izlediğimiz Gündeş, "Dön Ne Olur" adlı yeni albümünü tamamlamak üzere stüdyoya kapanmıştı.
Yüksel Uzel de aynı hastalığı geçirmişti
Ebru Gündeş gibi 1980'de geçirdiği beyin kanaması nedeniyle üç kez ameliyat olan Yüksel Uzel, kötü haberi alır almaz hastaneye koştu. 1985'te Çeşme Konseri sırasında sahnede bayılan Uzel, ikinci ameliyatının da 11 yıl önce Gündeş'in ameliyat tarihi olan 2 Aralık'ta yapıldığını belirterek şunları söyledi:
"Beyin kanaması şarkıcıların ve aşırı zeki, beynini çok fazla zorlayan insanların hastalığıdır. Özellikle şarkıcılar beyindeki damarları çok zorlarlar. Bu yüzden beyindeki kılcal damarlarda deformasyon meydana gelir. Beynimde oluşan baloncuklar sağ ve sol şakaklarımdaydı. Risk, baloncuğun büyüklüğü ve sivriliğine göre değişir. En tehlikeli baloncuk beyinciğin altında olandır. Ameliyatlarım sırasında çok iyi bir performans gösterdim. Ebru'nun da gençliğine ve doktoruna çok güveniyorum."