Herkese Selamlar,
Bu hafta sizlere belki de daha önce hiç duymadığınız bir kulak hastalığı olan ‘Otoskleroz’dan bahsetmek istiyorum.
Hastaların birçoğunda doktora başvurmalarını gerektiren, fısıltı ve hafif seslerin duyulamaması, kulakta çınlama ve işitme kayıpları gibi problemlere yol açabilen ‘Otoskleroz Hastalığı’, orta kulakta, kulak zarının arkasındaki kemikçiklerde, özel bazı bölgelerde kireçlenmeler sonucu meydana gelir. Tedavi edilmezse hastaların iş ve sosyal yaşamlarını durdurma noktasına getirebilir.
Otoskleroz Hastaları Kalabalıkta Daha İyi Duyuyorlar!
“İç kulak kireçlenmesi” olarak bilinen otoskleroz hastalığı, işitme kaybının sık görülen nedenlerinden birisidir. Otoskleroz; tedavisi mümkün olan, iç kulak sinirlerini, ancak hastalık ilerlediğinde tahrip eden, çoğunlukla ses iletimini engellediği için işitme kaybına yol açan bir hastalıktır.
Hastalığın genetik olarak aileden geçişi söz konusudur. Yani aile bireylerinde bu hastalık olan kişiler hastalığa daha yatkındır. Bunun yanında kadınlarda ise erkeklere oranla daha sık rastlanmaktadır. Genellikle genç erişkinlik yaşlarında (20-30 yaşlarında), tek ya da iki kulakta işitmenin yavaş yavaş azalmaya başlaması ile belirti verir. Bazen kulakta çınlama, nadiren de hafif baş dönmeleri bu işitme kaybına eşlik eder.
İşitme kaybı her geçen sene daha da artar. Bu kişiler, diğer işitme kaybı hastalıklarının aksine kalabalıkta ve gürültülü ortamlarda (düğünlerde, gece kulüplerinde vb. alanlarda) birisi ile konuşunca normalden daha iyi duyarlar.
Üzengi Kemiğinde Hareket Kısıtlanması Oluşur
Otoskleroz hastalığında, üzengi kemikçiğinin iç kulak ile komşu olduğu duvarda yapısal kireçlenme sonucu katılaşma olur. Bu durumda üzengi kemiğinde hareket kısıtlanması meydana gelir. Buna bağlı olarak ses dalgaları iç kulak sıvılarına yeterli düzeyde iletilemez ve ‘iletim tipi’ denilen işitme kaybı meydana gelir.
İç kulak sağlamken yalnızca sesler iletilememektedir. Fakat hastalığın ilerleyen dönemlerinde bu kireçlenme iç kulak duvarını da etkileyebilmektedir ve sinirsel tip işitme kaybı da oluşabilmektedir. İşitme kaybının boyutu kireçlenmenin şiddeti ile değişebilir. Hafif seslerin duyulamaması, çınlama gibi etkilerinin yanı sıra baş dönmesi ve denge problemleri gibi etkileri de söz konusu olabilmektedir.
Hastalığın 2 Evresi Var!
Kulak kireçlenmesinin özel bir tipi olan otosklerozun tedavisi erken ve geç evre olarak 2’ye ayrılır. Erken dönemde henüz kireçlenme tam oluşmadığından, hasta işitme testleriyle takip edilebilir. Yumuşak evre olarak da bilinen bu dönemde hastaya sodyum florür içerikli tabletler verilip hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabilir.
Fakat kireçlenmenin ilerlediği ve geç evre olarak bilinen durumda işitme kaybı, hastanın sosyal yaşantısını etkiler boyuta gelmiştir ve hastalar için artık tedavi yöntemi cerrahidir.
Kulağa ‘Teflon Piston’ Yerleştiriliyor
Hastalığın günümüzde 3 tedavi şekli bulunmaktadır. Bu hastalar işitme cihazı kullanabilir ve iyi sonuçlar alabilirler. Ancak bu yöntem hastalığın ilerlemesini durdurmaz ve ömür boyu kullanım gerektirir.
İkinci tedavi seçeneği ise ilaç kullanımıdır. Bunun için çeşitli ilaçlar kullanılabilir. Ancak bunlar hastalığın hızlı ilerlediği aktif dönemleri azaltmak için önerilir. İşitmeyi daha iyi hale getirmez ve sürekli kullanılmaz. Yani hastalığın tedavisinde sınırlı yerleri vardır.
Tedavi için cerrahi müdahalenin tespit edildiği aşamada ise otoskleroz hastalığı tedavisi için uygulanan ameliyata geçilmektedir. Bu ameliyatın adı ‘stapedektomi' ameliyatıdır. Genellikle ‘teflon piston' diye isimlendirdiğimiz bir protez, hareketsiz durumdaki üzengi kemikçiğinin yerine yerleştirilir. Protezin çengel şeklindeki üst kısmı örs kemiğine asılır.
Böylece kemiğine gelen ses titreşimleri bu protez vasıtası ile üzengi tabanına açılan delikten iç kulak sıvılarında ulaşır ve bu sıvıda dalgalar oluşturarak duyma yeniden sağlanır. Uzmanlık gerektiren bu ameliyat, gelişmiş ameliyat mikroskopları kullanılarak bazen de lazer yardımıyla yapılır.
Baş Dönmesi Geçmeden Seyahate Çıkmayın…
Ameliyat sonrasındaki olası belirtiler, kendini baş dönmesi şeklinde gösterebilmektedir.
Bazen bulantı ve kusma da baş dönmesine eşlik edebilir ancak bu geçici bir durumdur. Ağrı nadiren olur ve hafiftir. Ameliyat sonrası erken dönemde hastalar baş dönmeleri tamamen geçene kadar, uçak ve araba ile seyahat etmekten, dalış yapmaktan ve ağır kaldırma gibi hareketlerden sakınmalıdırlar.
KBB, BAŞ ve Boyun Cerrahisi Uzmanı
Doç. Dr. Ozan Seymen Sezen