07.09.2015 - 12:39 | Son Güncellenme:
Diş hekimi ya da diş tedavisi söz konusu olduğunda çoğumuzun aklına ilk olarak “acaba canım acır mı” ya da “doktorun eli hafif midir” sorularının geldiğini anlatan Diş Hekimi ve Protez Uzmanı Dt. Sevgen Eralp, “Bu sorular aslında diş hekimine karşı bilinçaltında yatan korkunun sinyalleridir. Ne de olsa diş tedavileri için, diş doktorunuz, sizin mahrem sayılan bir bölgenizde, değişik sesler çıkaran aletlerle anlamadığınız ve görmediğiniz işlemler yapacak.
Korkunun kaynağının, daha çok bilinmeyen ve anlaşılmayan olaylara karşı duyulan kaygıdan geliştiği biliniyor. Yaşanacak olayın nedeni ve sonucu bilindiği takdirde, korkunun azalması beklenir. Fakat daha önce yaşanmış kötü tecrübeler, ya da kötü tecrübe geçirmiş kişilerin anlattığı hikayeler korkuyu körükleyerek, kişinin rahatlamasını zorlaştırabiliyor” dedi.
Daha önce defalarca diş hekimine tedavi olmuş bir kişinin yaşadığı psikolojik iniş çıkışlar sebebiyle bir anda diş tedavilerinden korkabildiğini belirten Diş Hekimi ve Protez Uzmanı Dt. Sevgen Eralp, “Bunun sebebi tabii ki olacakları bilmediğinden ya da kötü tecrübeden değildir. Artık ileri derecede kaygı ya da panik atak problemleri gelişmiştir. Bu durumda kişi, mahremine yaklaşılmasına tahammül edemez ve ters tepkiler verebilir. Çünkü korku, her şeyden önce sağlıklı ve insanın hayatta kalabilmesine yardımcı olan bir duygu halidir.
Korku öncelikle, hem kendi kendimiz, hem de çevremizdeki insanlar için sağduyulu ve itinalı olma yetisini kazandırır bize. Nasıl ağrının beden için önemli bir alarm fonksiyonu varsa, korkunun da hayati bir önemi söz konusudur. Korku sayesinde, yaklaşmakta olan tehlikelere karşı savunmaya geçer insan. Fakat burada önemli bir noktayı ayırt etmek gerekir.
Sağlıklı korku, tehlikenin nereden geleceğini ve nasıl tepki vermemiz gerektiğini yönlendirir. İleri derecede korku, sağlıksız bir duygu olan kaygı ya da panik atak durumlarında ise, kişi her şeyin sebebini ve sonucunu bilmesine rağmen, başına gelecekleri bilmesine rağmen korkudan vazgeçemez. Daha önce ağız içinde birçok tedavi yaptırmış olmasına rağmen, tekrar o koltuğa oturamaz hale gelir.
Doğrusu korkunun gerçek kaynağını bulmak ve tedavi olmaktır. Fakat diş tedavilerinde acil durumlar olabilir ve korkuyla ilgili duygu durumunu düzeltmek uzun zaman alabilir. Bu durumlarda, bilinçli sedasyon hastanın diş tedavilerinin rahatlıkla yapılmasına olanak verir. Bilinçli sedasyon uygulanan hasta, işlemler sırasında korku ve endişe duygularından tamamen arınmış bir şekilde koltukta rahatça oturur.
Bizi duyar, söylediklerimize tepki verir. Ağız açma, yutkunma, nefes alma gibi hareketlerini yardımsız yapabilir. Biz de tedavilerimizi acele etmeden, rahat ve güvenli bir ortamda tamamlayabiliriz. Operasyon bittiğinde hasta, işlemlerle ilgili hiçbir şey hatırlamayacaktır. Hatta tedavinin bu şartlar altında tamamlanmış olması, hastayı mutlu bile edecektir" diye konuştu.
Korkunun derecesine ya da tedavi gerekip gerekmediğine, kişinin hayat kalitesini etkileme derecesine göre karar verilebildiğini anlatan Dt. Sevgen Eralp, “Diş hekimine karşı özel bir korku duygusu içinde olan kişi, psikolojik tedavi gerektirmeyen bir duygu durumunda olabilir.
Çünkü kişinin duygularını, korkularını yönlendiren ve çok büyük bir etken olan bilinçaltı diye bir kavram vardır.
Bilinçaltı daha önceden bir şekilde diş hekiminden korkmayı öğrenmiş ise bunu değiştirmek zor olabilir. Koltuğumuza oturacak hastayla öncesinde 3-5 dakika sohbet etmek, mahrem sayılabilecek ağız içine yaklaşmak için güven kazanmak sağlıklı korku duygusunu yenmeye yardımcı olurken, ileri derecede kaygı ve korkusu olan hastalara daha fazla kötü tecrübe yaşatmadan belki de bilinçli sedasyona yönlendirmek daha doğru olur diye düşünüyorum" şeklinde konuştu.