‘Diyabet’ ya da halk arasında ‘şeker hastalığı’ diye bildiğimiz hastalık, kanda insülin değerlerindeki düzensizlik sebebiyle ortaya çıkan kan şekerindeki yükselmeyle karakterize bir hastalıktır. Ağız kuruluğu, ağızda yanma hissi, çok idrara çıkmak, çok susamak, çok yemek yemeye rağmen kilo kaybı yaşamak, yorgunluk, ayaklarda uyuşukluk, ciltte kuruluk, kaşıntı, bulanık görme gibi belirtiler diyabetin klinik bulguları olup böyle bulguları olan kişilerin bir doktor kontrolüne gitmesinde fayda vardır.
Yukarıda bahsettiğim bulgular arasında biz diş hekimleri açısından en önemlisi ağız kuruluğudur çünkü tükürük akışındaki azalma ağızda çürük riskini ve diş eti hastalığı oluşmasını arttırmaktadır. Ağız kuruluğu yaşayan hastalarda beslenme ve konuşma sırasında ağız mukozası tahriş olabilir ve mantar enfeksiyonları gelişebilir. Ayrıca ağız kuruluğu yaşayan hastalarda hareketli protez kullanımı da güçleşmektedir. Diyabetin bu belirtilerini çözmek için hastalarımıza, günde 3 kez yirmişer dakika ksilitollü sakız çiğnemelerini önerebiliriz ya da tükürük destekleyici ve nemlendiriciler önerebiliriz.
Diyabetli hastalarda plak eliminasyonu yani diş yüzeyinde oluşan sarımsı tabakaların uzaklaştırılması oldukça önemlidir çünkü plak varlığı; zaten diş ve diş eti hastalıklarının oluşmasına meyilli bu hastalarda ağız sağlığının bozulmasını hızlandırır. Plak tabakasının uzaklaştırılması diş fırçalamayla mümkündür. Diş hekiminizden alacağınız iyi bir oral hijyen eğitimi ile bu sorunun altından kolaylıkla kalkabilirsiniz. Diş çürüklerinin önlenmesi için de ayrıca flor uygulamaları ile diş yüzeyinin çürüğe karşı daha dayanıklı olması sağlanabilir. Beslenme şeklinin değiştirilmesi hem hastalığın kontrol altına alınması hem de ağız sağlığının korunması açısından önemlidir. Karbonhidratlardan uzaklaşılmalı ve lifli gıdaların tüketimi arttırılmalıdır. Bu beslenme şeklinin hayat tarzı haline getirilmesi hastalara her anlamda fayda sağlar.
Peki, cerrahi işlemler yapılabilir mi? Kontrol altındaki diyabetli hastalarda her türlü diş tedavisi ufak ve basit önlemler alınarak rahatlıkla yapılabilmektedir. Fakat HbA1c değeri yüksek olan hastalarda, cerrahi işlem yapmadan önce kendi doktorundan tavsiye istenerek ve medikal durum dikkatle değerlendirerek işlemin yapılıp yapılamayacağı kararı verilebilir. Yara yeri iyileşmesindeki gecikme ve enfeksiyon riski yapılacak tedaviyi güçleştirebilir. Bu durumda işlemin yapılma zamanı aciliyet durumuna göre, kan şekeri değerleri kontrol altına alınana kadar ertelenebilir.
Özetle, biz diyabetik hastalarda sistemik kontrolü gerekli görüyorsak öncelikle dahiliye doktorundan konsültasyon ister onun fikrini alırız. Tedavi planımızı gelen cevaba göre şekillendiririz. Eğer diyabet kontrol altındaysa ve hastalarımız ilaçlarını düzenli kullanıyorsa dental tedaviler ile ilgili endişe edeceğimiz ciddi bir durum yoktur. Hastalarımız gönül rahatlığı ile koltuğumuza oturabilirler. Mutlu günler dilerim.
Dt. Neriman Karakaş