03.02.2011 - 14:44 | Son Güncellenme:
Çocuklarda diş ve diş eti problemlerinin çok erken dönemlerde başlayabileceği, ileride yaşanacak daha büyük problemlerin önlenmesi açısından bebeğin ilk dişleri çıktığı andan itibaren 6 ay içinde mutlaka diş hekimine muayene ettirilmesi gerektiği bildirildi.
Amerikan Çocuk Dişhekimliği Akademisi’nce (American Academy Of Pediatric Dentistry - AAPD) yayımlanan makalede, çocuklarda henüz çürük ve ağrı olmadan diş hekimiyle tanıştırıp rutin kontrollerinin yapılmasıyla, diş çürükleri ya da kayıpları oluşmadan tedavinin, hem çocuk hem de hekim açısından daha kolay olmasının sağlanacağı belirtildi.
Makalede, çocukların süt dişlerinin de tıpkı kalıcı dişler gibi tedavi edilmesi gerektiği, çünkü "Nasılsa değişecek" diye bu dişlerin çekilmesinin ya da tedavi edilmemesinin daha büyük problemlere sebep olacağı bildirildi.
Çürük dişleri olan ya da dişi çekilen çocukların beslenmesinde sorunlar yaşanacağı, dolayısıyla gelişimine olumsuz etki yapacağı, çene gelişimini etkileyeceği, konuşma güçlüğü yaşanmasına yol açacağı, bazı harflerin yanlış telaffuzunun alışkanlık haline gelerek, ömür boyu bu şekilde devam etmesine yol açacağı, çürük ya da eksik dişleri olan çocukların çirkin göründüklerini düşünerek psikolojik rahatsızlık duyabileceği, en önemlisi de alttan gelen kalıcı dişlerin yerini koruma işlevini yitireceği uyarısı yapıldı.
Hekime götürülecek çocuğu tedavi konusunda doğru bilgilendirmenin önemine işaret edilen makalede, anne ve babanın diş hekimini bir "korku" unsuru olarak kullanmaması gerektiği vurgulandı.
Bebeklerin ilk dişlerinin çıkmasıyla birlikte silinerek temizlenmeye başlanması, arka dişlerinin çıkmasıyla da diş fırçası kullanımına, 3 yaşından itibaren de diş macunu kullanımına geçmek gerektiği, zira diş fırçalama alışkanlığının çocukluk döneminde kazanılacağı ifade edildi.
-"DİŞÇİ KORKUSU ÖĞRENİLEN BİR KORKU"-
Diş Hekimi Gülbin Ekmekçi Bangi, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk Diş Hekimleri Birliği verilerine göre, Türkiye’de 5 yaşına kadar olan çocukların yalnızca yüzde 30’unda hiç çürük diş görülmediğini hatırlatarak, "Genellikle çocuklar, süt dişleri dökülecek diye diş hekimine getirilmiyor. Bu yüzden de çürükler oluştuğu zaman geç kalınmış oluyor. Oysa çocuklarda çürük görülme sıklığı çok yoğun. Ve çocuklar çürüğün başlangıcındaki soğuk sıcak hassasiyeti gibi safhaları algılayamadıkları için de daha ileriki safhalarda ağrıyla bize geliyor. O zaman da çocuğa müdahale etmek zorlaşıyor" dedi.
Süt dişlerde genellikle biberon ve gece beslenmesi gibi faktörler nedeniyle sıkça çürüklerin yaşandığını belirten Bangi, emziklerin bala, şekerli suya batırılmasının bebeklerde biberon çürüklerinin artmasına yol açtığını, bunların tedavi edilmemesi halinde de yer kayıplarına, dolayısıyla da arkadan gelen kalıcı dişlerin çaıpık çıkmasına sebep olduğunu söyledi.
Bangi, tıpkı yetişkinler gibi çocuklarda da erken dönemde dolgu, hatta kanal tedavisinin yapılabildiğini ifade ederek, "Kanal tedavisinin çocuklarda tek farkı, büyüklerde kanalın içini doldurduğumuz maddeyi çocuklara koymuyoruz, kökleri eriyeceği için, koyarsak kökleri erimez. Bunu koymadan sadece kanal patıyla kanal tedavisini yapıyoruz" diye konuştu.
Kalıcı dişlerin çarpık çıkması durumunda 8-9 yaşlarında ortodontik olarak muayene edilmesi gerektiğini dile getiren Bangi, "Ortodontik tedavide geç kalınmamalı. Ama bizde genellikle 18 yaşlarında, ergenliğe geçtikleri dönemde bu durum çocukları rahatsız ediyor ve o zaman getiriliyor. Bu durumda da artık daha ilerlemiş olduğu için tedavisi zorlaşıyor" dedi.
Bengi, implant ve protez içinse 18 yaşın beklendiğini, zira kemik içine yapılan bir tedavi olduğu için çene gelişiminin tamamlanmış olması gerektiğini bildirdi.
Dişi çekilen çocuğa hangi tedavinin uygulandığının sorulması üzerine Bangi, "Diyelim ki diş çekildi, yer tutucu dediğimiz protez vari bir müdahaleyle o yerin kapanmasını iki diş arasına protez gibi ama arayı kapatmayı önleyici hareketli ya da sabit yer tutucular koyuyoruz" karşılığını verdi.
"Dişçi korkusu"nun yetişkinlerde bile zaman zaman tedaviyi ertelemeye neden olabildiğinin hatırlatılması üzerine Bangi, bu korkunun "öğrenilen bir şey" olduğunun altını çizerek, "Anne baba korkuyorsa, çocuk da korkuyor. Ama çocuklara sabırlı davranıldığı zaman dişçi koltuğuna çok rahat oturuyor, hatta büyüklerden daha rahat olabiliyorlar. Hele hekimle erken tanıştırılırsa çocuk korkmuyor. Bu yüzden de çocuğa bu korkuyu yansıtmadan ve çocuğun dişlerinde bir sorun yaşamadan hekimle tanıştırmak gerekiyor" şeklinde konuştu.
Bangi, Türkiye’de diş hekimine gitme sıklığının yılda bir, Avrupa’da 5 olduğu düşünüldüğünde, bu konudaki bilinçlendirmeye ne kadar erken başlanırsa, o oranda gelecek nesillerin sağlıklı dişlere sahip olmasının sağlanacağını sözlerine ekledi.
2