KARL LAGERFELD tartışmasız modanın temel taşlarından. Kendine haslığı, ne yaptığına odaklanması, çalışkanlığı, disiplini, yaratıcılığı ve işini aşkla yapmasının sonucunda Lagerfeld bugün tüm dünyada bilinen ve bilinmeye devam edilecek bir Moda Kralı. Alman bir ailede ve Hamburg’da doğmasına rağmen ‘Paris’li’ olmuş bir efsane.
Malum hepiniz internette ismini yazarak yaptığı işler, hayatı, nasıl biri olduğu gibi konularda yüzlerce bilgiye sahip olabilirsiniz. Ki biraz araştırma yapmanızı da öneririm. Bu tip insanlar dünyaya pek sık gelmiyorlar. Geldiklerinde de sessizce gitmiyorlar. Böyle bir gidişi hak eden adamın kim olduğuna bir göz atın derim. Karl ile ilgili yazı yazmak istememin tek nedeni bu adamın bana göre en önemli özelliğinden bahsetmek.
Kral Karl’ı Kral yapan en önemli nokta, eski yaptığı veya halihazırda yapıyor olduğu birbirinden farklı işlerin her birinin, sanki farklı farklı coğrafyalarda, farklı beyinlerden ve bakış açılarından çıkmışçasına tek ve özel olmalarıydı. Kesimi, rengi ve bütün özellikleri farklı, en değerli pırlantaları yapıp, onları gösteriş yapma ya da daha parlak gösterme kaygıları taşımadan, ışıldamalarına izin vermesiydi. Aynı beyin, aynı göz, aynı vizyon ve aynı anılardan gelerek böylesine farklı ve her zaman kaliteli süreç ve sonuçlar ortaya koyan bu adamın işlerinin birbirinden bu denli başarılı ve eşsiz olması çok çarpıcı.
Varlık bilinci yüksek, kültürlü bir ailede yetişmiş olmasının yanı sıra her hikayeye ayrı bir dünya yaratabilme kapasitesi doğuştan gelen ve onu o yapan en belirgin özelliklerinden. Bu sihirli beyin, insanlığa çok değişik fikirler sundu. İşine olan aşkı ve çalışkanlığıyla başarının mutlak ve kaçınılmaz olduğunu gösterdi. Kalite bilincinin sadece para ile doğru orantılı olmadığını, bunun bir kültür ve içten gelen bir değer olduğunu gözler önüne serdi.
O’nun bu yanı bize farklı bakış açıları arasında gezinebilmenin mümkün olduğunu ve bir kişiyi/bir markayı/bir olayı farklı gözle, öğretilmiş bilgilerden etkilenmeden, kıyaslamadan, tam anlamıyla yeni bir sayfa olarak görebileceğimizi gösterdi. Sadece moda alanında değil, hayat anlamında çok önemli olduğuna inandığım bu vizyonu bizlere göstermiş olduğu için kendisine teşekkür ediyorum.
Evet maalesef kendisi artık bu dünya üzerinde bizlerle değil. Yaşadığı döneme denk gelmiş olduğumuz için şanslı hissedebileceğimiz bu adam tam bir başarı hikayesi. Ancak sakın Lagerfeld’siz moda, çağdaş yaşam, vizyon mümkün değil diye düşünmeyin! Kendisi fiilen burada olmasa da kattığı onca şey gidişinden sonra da çoğalarak devam edecektir. Çünkü o bunları bizlere gösterdi, öğretti, yaşattı. O gerçek, var ve hep var olacak. Buradan gitmek, bizlerden gitmek demek değil.
Işıklar içinde uyu.
R.I.P.