Yaş günümü seviyorum ama yeni yaşımın rakamından memnun değilim mi diyorsunuz? Ya da bu sayılar her sene artıyor ne yapsam da dursa diye mi düşünüyorsunuz? Çaresi var…
Siz bana ulak kabartın size fısıldayacaklarım var, ama anlaşmamızı unutmayın… Siz herkese anlatacaksınız J
Önce vücudumuzda biriken serbest radikallerden kurtulalım da yük olup, bizi yaşlandırmaktan vazgeçsinler.
Her gün yeni şeyler duyuyoruz bu konuda ve hangisine kulak kabartacağımızı bilemez duruma geldik. Ben size kısaca özetleyeceğim; renkli meyve ve sebzeleri tüketin. Neden? Bir meyvenin rengi ne kadar koyu ise içeriğinin antioksidan özelliği o kadar yüksektir. Örneğin; Yaban Mersini, Nar, Havuç….saymakla bitmiyor. Mevsimine uygun meyve ve sebzelerden yapacağınız küçük bir kolaj sizi içten çökermeye çalışan serbest radikallerden koruyacaktır.
SU…Evet, su yazıyor J İnsan vücudunun çok büyük bir kısmı sudan oluşuyor değil mi? Bu suyu devir daim ettirmenin çok önemli olduğunu hatırlatmak isterim. Devir daim derken neden bahsediyorum; her gün 2-2,5 litre SU içmeliyiz. Dokuların arasında bulunan suyu taze suyla değiştirmeliyiz ki durgun vücut sıvılarından kurtulalım. Aslında şöyle düşünmek lazım; lavabonuz tıkandı ve su akmıyor. Sonuç; biriken su kötü kokular yayıyor. Aynı şey vücudumuz içinde geçerli. Vücutta ödem çok olursa yeni ve kaliteli su girişi olmazsa var suyun içinde serbest radikaller birikmeye başlar. Bunun sonucu olarak dokuların içinde buluna sıvı toksik hale gelir. Bundan kurtulmak için içimizde olan suyu yenilemek gereklidir.
Uykuyu da unutmamak gerekir. Düzenli ve kaliteli uyku gençleştirir. Yani sadece yaşlanmayı önlemez gece 23.00 ile 03.00 arasında uykuda olmak gençlik hormonu salgılamanızı arttırır. Bu da hücreleri yeniler, cildi nemlendirir. Uyusun da büyüsün ninniiiii….Uyusun da gençleşsin yihuuuu olarak değiştirilmiştir. Tüm ilgililere duyurulur.