Son yıllarda kırmızı et tüketiminin kanser sebebi olduğuna dair söylentiler giderek artarken; vejetaryen beslenme eğilimi hızla yayılıyor. Et fiyatlarının giderek artması ve yaratılan spekülasyonlar ise bu durumun tuzu biberi oluyor. Peki bu konuda ne yapılmalı?
Dünya Sağlık Örgütü'nün kanser araştırmalarını taradığımızda Batılı ülkelerde kanser vakalarının %30'unun beslenmeye bağlı olduğu görülmektedir. Amerika, Almanya ve İngiltere'de yapılan araştırmalarda vejetaryenlerin et yiyenlere göre yüzde 40 daha az kansere yakalandıkları bildirilmiştir. Harvard Tıp Fakültesi çalışmalarında ise düzenli olarak et yiyenlerin nadiren et yiyenlere göre kolon kanserine yakalanma riskinin iki kat daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Bu konuya ait fazlaca hipotez olsa da konu aslında tüketim miktarı ve pişirme yöntemiyle ilgilidir. Amerika Kanser Derneği yaptığı bir açıklamada, aşırı miktarda et tüketimi ve bunun yanında yetersiz meyve ve sebze tüketiminin, mide kanseri ve benzeri rahatsızlıkların oluşmasında önemli rol oynadığını belirtmiştir. Bu sebeple etle birlikte bol sebze tüketimi önemlidir. Her besin maddesinin olduğu gibi kırmızı etin de fazla tüketilmesi sağlığımızı olumsuz etkiler, buna karşın hiç tüketmemek de sağlık sorunlarına sebep olabilir. Çünkü kırmızı et protein bakımından oldukça zengin bir besin kaynağıdır. Protein, vücuttaki dokuların gelişmesi, yeni dokuların oluşması ve hasar gören dokuların tamiri için gereklidir. Ayrıca ette yüksek miktarda, kırmızı kan hücreleri için çok gerekli olan B12 vitamini, yanı sıra deri sağlığı ve yeni hücrelerin yapılanması için çinko bulunur. Kansızlık problemi için özellikle kadınların kırmızı et tüketimine özen göstermeleri gerekir. Çünkü kırmızı ette yüksek miktarda demir bulunur.
Koruyucu tuz ilavesi bulunan sucuk, salam, sosis, jambon gibi işlenmiş et tüketimindense hem vitamin, mineral içeriği yüksek hem de besin kalitesi olarak oldukça değerli bir bileşime sahip kuzu veya dana eti tercih edilebilir. Kuzu etinin bir miktar zeytinyağına benzer tekli doymamış yağ içeriğine sahip olması diğer et türlerine göre fark yaratmaktadır. Pişirme yöntemi olarak ise daima kısık ateş, fırın ya da ızgara önerilebilir. Yüksek ısıda pişirilen etlerde sıvı kaybı yüksek miktarda olurken bunula birlikte B vitamileri ve folik asit de kaybettiği su ve yağ damlacıklarıyla birlikte kayba uğrar. Et pişirirken ekstra yağ kullanımı ise trans yağ oluşumunu tetiklerken kansere davetiye çıkarır. Bu nedenle pişirme esnasında ekstra yağ kullanılmamalı eğer etin yağsız olduğu düşünülüyorsa zeytinyağ ile marine edilerek pişirilmelidir.
The American Journal of Clinical Nutrition çalışmasında mönülerinde kırmızı et yer alan ve almayan kişilerin diyetleri karşılaştırıldığında kırmızı etin, diyet sürecinde kas kaybının önlenmesine destek olduğu tespit edilmiştir. Kızartma olmamak şartıyla haşlanmış, ızgara veya fırın olarak bol sebze ya da salata eşliğinde haftada 2 kez; bağışıklık sistemini korumak, kansızlık riskini azaltmak, hücre yenilenmesine katkıda bulunmak, enerji ihtiyacını karşılamak, yaşam kalitesini yükseltmek adına tüketilmelidir.
Melis Torluoğlu
Beslenme ve Diyet Uzmanı
Acıbadem Etiler Tıp Merkezi