Pazar'YouTuber’lar yolcu sinemacılar hancı'

'YouTuber’lar yolcu sinemacılar hancı'

25.02.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

Yönetmen Murat Şeker ve oyuncu Enis Arıkan’la “Görevimiz Tatil”i konuşmak için bir araya geldik. Murat Şeker’e sohbetimiz sırasında sosyal medya fenomenlerinin korkutucu olup olmadığını sordum. Şeker’in cevabı oldukça iddialı; “Biz burada hancıyız, sinemacı olan biziz. Onlar geliyor, gidiyor”

YouTuber’lar yolcu sinemacılar hancı

Bu hafta ailece keyifle izleyebileceğiniz “Görevimiz Tatil” filminin yönetmeni Murat Şeker ve son dönemin gözde isimlerinden

YouTuber’lar yolcu sinemacılar hancı
biri olan Enis Arıkan’la bir araya geldim. Enis filmde şu hepimizin konuştuğu “Fi” dizisindeki Can Manay karakterinin modifiye edilmiş halini canlandırıyor. Enerjisi müthiş yüksek. Murat Şeker’iyse özellikle “Çakallarla Dans” filmlerinden tanıyor izleyici. Biz bu sohbette sadece filmi konuşmadık aslında. Türk sinemasıyla ilgili genel bir değerlendirme de yaptık. Murat Şeker’e son zamanlarda çok göz önünde bulunan sosyal medya fenomenlerinin sektörü ele geçirip geçiremeyeceğini sordum. O ise gayet kendinden emin cevap verdi; “Futbol tabirlerini severim, lig uzun bir maraton ama biz burada hancıyız, sinemacı olan biziz. Onlar geliyor, gidiyor” dedi. Bir not, bu filmde benim de ufak bir rolüm var. Yani rol demek doğru olur mu bilemeyeceğim çünkü haber sundum.

Haberin Devamı

- Filminiz ne anlatıyor?

Teşekkür ederim bu soruyu sorduğun için, çünkü benim de bir filmi izlerken en önemli kriterim budur. Genelde bu soru sorulmaz, konusu nedir diye sorulur da ne anlatmaya çalıştığın irdelenmez. Aslında temelde anlatmak istediğimiz bir soru cümlesi, “İstediğimiz hayatı yaşayabiliyor muyuz?” çünkü bence içinde yaşadığımız dönemin en önemli sorusu bu ve birçok sorunun kaynağında da bu yatıyor. Biz Mutlu ailesinin tatil hikayesi üzerinden bu soruyu sorduk.

- Filmin konusunu da sorayım o zaman…

Pinti babalarından dolayı 9 yıldır tatil yapmayan bir ailenin tatil öyküsü. Alt metninde “İstediğimiz hayatı yaşayabiliyor muyuz?” sorusu, daha altında da ülkemizin içinden geçtiği kendine özel durumların bir eleştirisi var.

Haberin Devamı

- Murat Şeker filmlerine baktığımda komedi filmleri genellikle ama altta hep bir sosyal mesaj barındırıyor değil mi? Bu filmde ne gibi mesajlar verdiniz?

Küresel ısınma ve küresel iklim değişiminin üzerimizdeki etkileri, doğaya atılan plastik çöpün yaygınlığı. Finalde de bu çevresel etkiler bizi imara açılmak istenen zeytinlikler meselesine taşıyor. Özellikle herkesin hayali Ege’de bir köyde hayatını finalize etmek olan bir ülkede, oradaki zeytinliklerin imara açılması dehşet verici bence. Dolayısıyla filmimiz bu kadar kapsamlı meseleyi bir komedi filmi olarak ele alıyor.

- Kadroyu nasıl belirlediniz?

Demet Akbağ’la birlikte bir proje yapmak fikriyle yola çıktık tatile çıkan aile konseptini oluşturduktan sonra Zafer Algöz doğal olarak onun partneri oldu. Ve sonra diğer çalışmak istediğimiz oyuncu grubuyla bir araya geldik. Hiç çalışmadığım bir oyuncu grubuyla çalıştım. Enis Arıkan da bunlardan biri. Hem insan olarak çok sevdiğim hem kabiliyet olarak da gelecek vaat eden bir komedyen. Komik olmaya çalışmakla gerçekten mizah yapmak arasında çok ince bir çizgi var. Komik olmaya çalışırken gülünç duruma düşebilirsiniz. Ama Enis doğal olarak bunu beceren bir insan. Dolayısıyla bizim ekibimizde olması gerekiyordu. Tanıştık, konuştuk o da kabul etti. Bence bu Enis’le daha sonra yapacağımız filmlerin ilki.

Haberin Devamı

- Enis Arıkan’ın Instagram’daki storylerinden de film olur bence, çok iyi bir oyuncu ama sosyal medyadaki gücüyle de şu anda çok popüler durumda.

Evet, Enis çok samimi bir karakter. Bütün bu süreçte sizin de hoşunuza giden şey Enis’in samimiyeti. Açık bir şekilde kendini ortaya koyma cesareti göstermesi. Bu adam samimi ve komik, siparişle komik olunmuyor, Enis’in şeytan tüyü var, tavlıyor seni, izlettiriyor ve çılgın o noktada.

“Üç büyüklerin en komiği Şahan”

- YouTuber’lar çok fazla gündemde. Hatta Enes Batur’un filmi vizyona girdi ve izlendi de. Bu değişim, bu süreç Murat Şeker’i korkutuyor mu sevindiriyor mu?

Benim bir iddiam vardı; bir sonraki jenerasyon bizi, bizim bir öncekini savurduğumuzdan daha erken savuracak diye. Bu aslında onun emareleri.Değişim kaçınılmaz bir şey. Ama şöyle düşünün 90’lı yılların sonuyla beraber Cem Yılmaz, Ata Demirer, Şahan Gökbakar gibi aslında stand up’çıların sinemaya girişi ile YouTuber’ların girişi arasında teknik olarak bir fark yok.Cem Yılmaz şimdi sinemaya gönül vermiş, en yetkin isimlerden biri. Milyonlarca dolarlık yatırımlarla yapıyor hem de filmlerini. Ata’nın kendi çizgisi var. Şahan’a kızılıyor ama bence bu üçlü içerisinde en komiği Şahan aslında. Hatta bizim “Çakallarla Dans” projesine girerkenki mottomuz bu grubun Türkiye’deki, sinemadaki mizah hegemonyasını yıkmaktı. Oyuncular, tiyatrocular ve yönetmenlerin de bir araya gelip, kendine bir alan açma mücadelesiydi, becerdik ondan 4 tane yaptık. Şimdi bu yeni gelen YouTuber grup da bir etki yaratıyor ve yaratacaktır. Onların içinden de gerçekten sinema yapmak isteyenler kariyerlerine devam edecek, bir kısmı unutulacaktır. Futbol tabirlerini ben severim lig uzun bir maraton ama biz burada hancıyız sinemacı olan biziz. Onlar geliyor, gidiyor. Belki biz de yaparız onlarla ilgili bir film.

Haberin Devamı

- Var mı yakında böyle bir proje peki sosyal medya fenomenlerini konu alacak?

“Amacı Olmayan Grup” diye çok popüler bir grup var, onlarla proje yapabiliriz. YouTuber’dan çok sosyal medyada örgütlenen gerçekten amacı olmayan binlerce gencin yavaş yavaş bir araya gelip yardım kampanyaları düzenlediği, babası kanser olan arkadaşlarına para toplama işlerine giriştiği bir gruba dönüştü. İlginç bir hikaye ve ben sinemacı olarak o tarafıyla ilgileniyorum. Ünlü ve çok takipçisi var diye değil de, bu amacı olmayan grubun aslında bir amacı olduğu için... Dolayısıyla ona bir film yapacağız.

Haberin Devamı

- Türkiye’de komedi oyuncusu bulmak zor mu? Yeni nesilden iyi komedyenler çıkar mı?

İllaki çıkacaktır. Potansiyeli alıp, işlemek de önemli. Herkes doğuştan oyuncu, doğuştan komedyen olmuyor. Bu meslekte kendini geliştirmek, istikrar çok önemli bir etkiye sahip. Tabii ki doğuştan yetenekli insanlar var. Ama yetenek eğitimle ve çalışkanlıkla bütünleşmeyince Sergen Yalçın’ın “Koşsaydım Real Madrid’de oynardım” cümlesine geliyor. E koşsaydın o zaman. Yeni nesilden de böyle sivrilenler var ama o süreç içerisinde belli olacak.

- Eleştiriye açık mısınız? Cem Yılmaz’ın son filmi ArifV216 eleştirildiği zaman Zafer Algöz bir Twitter atışması da yaşamıştı. Bu filme gelip eleştirenler de olabilir değil mi?

Ben aşırı övgü ve sövgüyü ciddiye almıyorum. Bazen tabii ki insanın bu kadar emeğinin üstüne biri laf ediyor münakaşa ya da polemiğe girmek zorunda kalıyorsun sosyal medyada ama ben işin daha romantik tarafıyla ilgileniyorum.

- Zafer Bey’e mi yönlendireceksiniz eleştiri gelirse siz de? Şahan Gökbakar son filmi eleştirilince yönlendirdi çünkü…

(Gülüyor) O konuda bir tecrübe edindi Zafer Abi, yeni bir çığır açmış oldu. “İban numaranı gönder” dedi.

“Türk sinemasında star yok”

- Bu arada Şahan Gökbakar’ı beğendiğinizi söylediniz ama son filmi “Kayhan”la gişede umduğunu yakalayamadı. Ne düşünüyorsunuz?

Sevimsiz bir tip “Kayhan”, kimse de o sevimsiz tipin macerasını merak etmedi. “Recep İvedik” eleştirilse de sempatik bir tip, bu antipatik, bir de intikam hikayesi var. Türkiye’de çalışmayacak kodlar bunlar. Dolayısıyla ilgi bile görmedi. Çünkü iki tip beğenmeme var. Filme gidiyorsun, izliyorsun, beğenmiyorsun. Diğerinde de filme zaten hiç gitmiyorsun. “Kayhan”da ikincisi oldu. Onu Şahan ilk kez yaşadı. Her sinemacı da bir ya da birkaç kere yaşar. Benim kendi tecrübemden edindiğim aslında kişi olarak star yok Türk sinemasında, star olan karakterler var. Yani Şahan Gökbakar star değil o anlamda, karakterler star.

- Cem Yılmaz’da da böyle mi?

Diğer filmlerin performansıyla Arif’in olduğu filmlerin performansı “Gora”, “Arog” ve “ArifV216”nın performansı ortada. Ama bu “Turist Ömer” ve Sadri Alışık, Kemal Sunal ve “İnek Şaban” için de geçerli. Karakterler beğeniliyor, bizim işimiz bu karakterleri yaratıp, çıkarmalı. “Görevimiz Tatil”de de onu becerdiğimizi düşünüyorum.

- Türkiye’de son dönemde kadınların komedide bu kadar aktif olduğunu ilk defa görüyorum. Kendi filmlerini

YouTuber’lar yolcu sinemacılar hancı
yapıyorlar. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu harika bir şey çünkü Türkiye’nin ihtiyacı olan şey kadınların kendi sesini çıkarması. Bizim bu yaptığımız filmde de kadın ön planda. Şu an Türkiye’deki tartışmaların göbeğinde kadının toplumsal alandaki yeri tartışması var. Diğer bütün tartışmalar suni… Kadınların sesini çıkarması, kendini var ediyor olması milyonlarcası için müthiş bir ilham kaynağı, ben bu konuda kadın hareketini destekleyen birisiyim. Zaten filmin sonunda da göreceksiniz, filmi anneme adadım. Film dünyayı güzelleştiren tüm kadınlara diye bitiyor. Gupse’yi de, Gülse’yi de, Ezgi’yi de tebrik ediyorum ve destekliyorum.

- Son zamanlarda birbiri sıra vizyona giren filmlerin büyük çoğunluğu komedi bunu neye bağlıyorsunuz?

Son 3 iş yapan film “Ayla”, “ArifV216” ve “Aile Arasında” ikisi komedi, biri dram.

Genelde ilgi görenler komedi. İki sebebi var zaten toplumsal yaşantıda insanların zorluklarla uğraştığı bir dönemdeyiz, gülmek istemelerini yadırgamamak lazım. Bir diğeri de televizyona birçok şey RTÜK vasıtasıyla sansürleniyor, sansürün olduğu yerde mizah yapmak güç. Sinemada da bu duygu tatmin oluyor ve mizah yapılabiliyor. Ayrıca sinemaya gidenlerin büyük kısmı da genç. Gençler de gülüp eğlenmek istiyor, bütün dünyada bu böyle. Ama biz daha ümitvar durumdayız. Daha bizim söyleyecek çok lafımız var çünkü çelişkilerin ve çatışmaların göbeğinde yaşayan insanlarız. Konu çok.

Enis Arıkan:“Annem şöhret oldu sokakta yürüyemiyor”

- Görevimiz Tatil”in içinde var olmak nasıldı?

Filmde Demet Akbağ ve Zafer Algöz gibi şahane iki tane oyuncu var. Dev isimler benim için, oynaması da çok zevkliydi onlarla. İzlemeye doyamayacaklarını düşünüyorum bu iki insanı. Aslında ben tek mekanda olduğum için diğer oyuncularla birlikte o köy hayatını göremedim ne yazık ki… Filmde ailenin terapistiyim ve bu ailenin kilidini açan kişiyim. Can Manay’ı oynuyorum.

- Hepimizin aşina olduğu bu karaktere nasıl hazırlandınız?

Ozan kadar yakışıklı ve çekici olmadığım için ben onu sempatik tarafından ele alıp kurtarmaya çalıştım. Daha çok el hareketlerini, su içişlerini taklit ederek bir şeyler yaptım. Ozan Güven’ciğimi biraz inceledim, izledim ve onun daha eğlenceli versiyonunu biz de sinema haline getirdik diyelim.

- Sosyal medyayı çok kullanan ünlülerdensiniz, popülariteniz özellikle Instagram’la beraber çok daha arttı. Instagram’daki paylaşımlarınızı hayata geçirmek gibi bir projeniz var mı ilerleyen dönemde?

Aslında çok özelini paylaşan biri değildim, daha kapalı bir hayatım vardı. Ve bunu açmak beni çok rahatlattı. Ben bu kadarım ve bunu herkes görsün, bilsin hali bir zaman sonra çok eğlenceli hale gelmeye başladı. Ve insanlar da benim karakterimi tanımaya başladıkça galiba beni çok sevmeye başladılar. Ben sosyal medyayı kendi mutluluğum için kullanıyorum ve gerçekten eğleniyorum. Gelen tepkilerden dolayı iş büyüdü ve daha çok paylaşım yapan bir adam haline geldim. İleride ne yaparım, ne ederim hiçbir programım yok aslında. Şu an diziyle “Jet Sosyete”yle haşır neşirim.

- Tebrikler bu arada dizi çok iyi başladı, reytingler çok iyi geldi.

Çok daha iyi olacağını düşünüyorum ilerleyen bölümlerde çünkü izleyici karakterleri tanımaya başlayınca daha çok sevecek “Jet Sosyete”yi ve daha çok eğlenecek.

YouTuber’lar yolcu sinemacılar hancı
- Anneniz Selma Teyze de herkesin sevgilisi, beraber çektiğiniz videolar çok komik ve doğal. Annem çok mutlu, sonuçta o yaşta bir kadının hayatı değişti, şu anda gerçekten sokakta yürüyemeyecek kadar tanınıyor. Bu sosyal medyanın da gücüdür bir yandan. Hiç beklemediği bir şeydi ve deli gibi de teklif geliyor ama ben çok izin vermiyorum.

- İleride annenizle beraber bir film çekmeyi düşünür müsünüz?

Ben aslında çektiğim videolara biraz anı olarak da bakmaya başladım. Benim günlüğüm gibi Instagram. Geriye baktığımda Allah uzun ömür versin ama çok güzel bir anımız var, ömrüm boyunca izleyeceğim bir anım var annemle. O yüzden hiç belli olmaz belki yaparım. Ama şu anda kafamda hiç öyle bir şey yok.

- Ezgi Mola’yla arkadaşlığınız, çektiğiniz videolar da çok seviliyor.

Biz Ezgi’yle biraz korkuyoruz bu durumdan hep dip dibe iş yapmak ne kadar doğru o kısmı bilmiyoruz. Çünkü birlikte tiyatro oyunumuz da var 2 kişilik. Sosyal medyada birlikteyiz, tiyatromuzu yapıyoruz. Daha da büyütmemiz gerekiyor mu kısmını biz de bilmiyoruz.Bazen aklımız karışıyor. Beni arıyorlar “Ezgi’yi kandır, bu projeyi yapalım” diye bu hale geldi artık olay. Bu yüzden karar veremiyoruz, içimize sinen bir şey de gelmedi şu ana kadar.

- Biz size gülüyoruz, siz en çok neye gülüyorsunuz?

Sosyal medyada şuna çok gülüyorum dediğim biri yok aslında ama herkese an be an gülebiliyorum. Hani devamlılığı hiçbir zaman olmuyor ama sevdiğim tipler var fenomen tipler. Eğleniyorum onları izlerken.

- Instagram’daki hikayelerinizi izlerken sanki Enis Arıkan ailemden biriymiş gibi hissediyorum. Size gelen tepkiler nasıl?

Herkes bir oyuncuyu görür “Merhaba” der, fotoğraf çektirir ama benim yanağımı sıkmak, kolumu mıncırmak istiyorlar, evin oğlu halim var. Ben mutluyum bu durumdan. Hayattaki hedefim de buydu. Oyunculuk da çok umurumda değildi. İyi insan olmak, çok sevmek, çok sevilmekti derdim. Hayatımı da bunun üzerine kurduğum için tam da istediğim şeyi yaşıyorum.