12.06.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
Umut EROĞLU - umeroglu@gmail.com
Anı yaşa! Anı yaşa! Son yıllarda belki de en çok duyduğumuz öğütlerden biri bu. İster bir yoga salonunda ya da meditasyon kampında olun, isterseniz bir kişisel motivasyon seminerinde, anlatılan pek çok şey bize hep anı, şimdiyi yaşamayı öğütlüyor. Üstelik yalnızca bilge sesler değil, reklamlar, diziler de ana odaklanmayı getiriyor önümüze.
Anı yaşamak ne demek, “an” nasıl fark edilir, nasıl hissedilir, bu gerçekten üzerine kitaplar yazılmış, uzun ve derin bir konu. Ancak “an”da yaşamayı ve onunla işiniz biter bitmez sonsuzluğa yollamayı tecrübe etmek isterseniz, teknolojinin son marifeti elinizin altında: SnapChat.
2011 yılında Evan Spiegel adlı 20’lerinin başında bir girişimci tarafından kurulan SnapChat, son dönemin sosyal medya fenomeni. Eğer snapchat furyasına henüz kapılmadıysanız, emin olun çok yakında etrafınızda o kadar çok insan “Aa sen daha girmedin mi?” demeye başlayacak ki kayıtsız kalamayacaksınız. Rakamlara, istatistiklere boğulmaya lüzum yok, SnapChat’in an itibariyle gündemimize girmesinin sebebi, üye sayısının Twitter’ı geçmiş olması.
Yok olan fotoğraflar
Biliyorsunuz en başlarda MySpace vardı, sonra Facebook geldi. Ardından Twitter coştu ve Instagram şahlandı. Şimdi yeni olay şüphesiz SnapChat. Bir akıllı telefon uygulaması olan SnapChat’in tüm
yaptığı, bir anlık fotoğraflar çekip takipçilerinize ya da direkt mesajlaştığınız kimselere yollamanızı sağlamak. Her ne çekerseniz çekin,
1 ila 10 saniye arası ömrü var. Sonra yok oluyor.
Fotoğrafın üzerine desenler yapabiliyor, yazılar yazabiliyor ve filtreler ekleyebiliyorsunuz. Ayrıca bütün bir günün fotoğraflarıyla “hikayeler” oluşturabiliyorsunuz. Şimdilerde teknolojisi iyice ilerledi; artırılmış gerçeklik özelliği sayesinde üç boyutlu maskelerle kılıktan kılığa girebiliyor, hatta kendi yüzünüze başkalarının yüzünü dahi yapıştırıp onlar gibi konuşabiliyorsunuz.
SnapChat’in kurucusu Evan Spiegel, fikrini 2011 yılında Stanford Üniversitesi’ndeki sınıf arkadaşlarına anlattığında önce herkes nefret etmiş. “Kim, neden birkaç saniyede yok olacak fotoğraflar çekip birbirine göndersin ki?” diye düşünmüşler. Dizüstü bilgisayarların mucidi Bill Moggridge de fikrini ilk ortaya attığında, bazı yatırımcılar ona “İnsanlar neden bilgisayarları bir yerden bir yere taşımak istesin ki?” diye sormuştu.
Neyse ki tarihimiz kendisine inanmayanlar yüzünden hırslanan ve dünyamızı bugünkü ileri seviyesine getiren insanların hikayeleriyle dolu. Bugün SnapChat’in şirket değeri
22 milyar dolara yaklaşıyor ve günde 400 milyon civarında “snap” gönderiliyor. Bu rakam Instagram ve Facebook’ta paylaşılan fotoğraf sayısının katbekat üstünde.
Bir varoluş manifestosu
Peki, kulağa bu kadar basit gelen bir paylaşım mekanizmasını bu derece popüler, hatta fenomen haline getiren şey nedir? Spiegel fenomeni fotoğrafların yepyeni bir iletişim yöntemine dönüşmesi olarak açıklıyor: “Geçmişte fotoğraflar gerçekten önemli hatıraları, yaşamın önemli anlarını kaydetmek için kullanılırdı fakat günümüzde, mobil cihazlar ve onlara bağlı kameraların gelişmişliği sayesinde resimler iletişim kurmak için kullanılıyor. Şimdiyse fotoğraflar gerçekten konuşmak için kullanılıyor, işte bu yüzden insanlar SnapChat’te bu kadar çok fotoğraf çekip birbirlerine yolluyorlar.”
SnapChat çekilen fotoğrafları istenilen sürede yok etse de teknik olarak görüntüleri kaydetmek imkansız değil. Telefonla ekran görüntüsü alınabiliyor örneğin fakat uygulama bunu fark edip karşı tarafa bilgi veriyor. Bir başka kamerayla telefonun görüntüsünü kaydetmekse önüne geçilemeyecek bir teknik. Spiegel gençlerin de bu durumu iyi bildiğini ve kendilerini topluca riske atmayacaklarını savunarak iddiaların asılsız olduğunu dile getiriyor.
SnapChat’in neden bu kadar etkili olduğunun ardında tek bir makul sebep kalıyor. SnapChat ne geleceği ne de geçmişi önceki nesiller kadar umursayan yeni çağın çocukları için adeta bir varoluş manifestosu. Onlar adına anda olmak, anı yaşamak için bir gurunun tavsiyesine gerek yok. Her şeyin çok hızlı olup bittiği, geliştiği ve tükendiği bir dünyanın gerçeğini hepimizden iyi yaşıyorlar. Anı en iyi kim yaşatıyorsa, onun peşinden gidiyorlar. Az önce neyin en iyi olduğunun önemi yok, biraz sonra ne olacağını da kimse merak etmiyor. Çünkü “şimdi” kimsenin olmadığı kadar, avuçlarının içinde.
Gençler çok kullanıyor
SnapChat en çok gençler ve ergenler arasında yaygın. Uzun süre bunun başlıca sebebinin “sexting” denilen cinsel içerikli mesajlaşma olduğu konuşuldu. Hatta SnapChat ilk çıktığında bu yönde epeyce kötü bir üne bile kavuştu. Çekildikten sonra hemen yok olan fotoğrafların, geride iz bırakmadan heyecanlı anlar yaşamak isteyen ateşi taze gençlere çok cazip geldiği öne sürüldü. Gerçeklik payı olması muhtemel. Yine de Evan Spiegel, 100 milyonlara ulaşan kullanıcıların yalnızca bu sebeple uygulamayı tercih etmesinin mümkün olamayacağını söylüyor.