15.08.2021 - 03:05 | Son Güncellenme:
CEYDA ULUKAYA ceyda.ulukaya@milliyet.com.tr -ABD’li oyuncu Reese Witherspoon, 2001’de ilk çıkışını yaptığı “Legally Blonde” filminin ardından 2006’da “Walk the Line”daki performansıyla ‘En İyi Kadın Oyuncu’ Oscar’ını aldığında hatırı sayılır bir üne kavuşsa da, arkasında 14 yaşından beri inşa ettiği bir kariyeri vardı. Oyunculuk tutkusu ağır bastığı için Stanford Üniversitesi’ndeki eğitimini yarıda bırakmış, tabiri caizse bu yola baş koymuştu. Onun ‘Hollywood’un en güçlü kadını’ olarak anılmasını sağlayansa elbette bundan fazlasıydı. Rol aldığı 45’i aşkın filmle oyunculuk kariyeri tüm hızla devam ederken, 2012’de Pacific Standards adlı yapım şirketini kurdu. 3 yıl sonra Hello Sunshine adını alan şirket, başta dünya çapında hayran kitlesi yaratan, bol Emmy ödüllü “Big Little Lies” dizisi olmak üzere; karmaşık, hırslı, belki kusurlu ama gerçekçi kadın karakterleri merkezine alan yapımlara imza attı. Time dergisinin 2021’in en etkili 100 şirketi arasında gösterdiği Hello Sunshine, Witherspoon’un da “Hollywood’u değiştiren kadın” olarak anılmasına yetmişti.
Oscarlı oyuncu aynı zamanda 2018’de yayımlanan “Çay fincanında viski” adlı kitabın yazarı. Oyuncu, 2017’den beri Instagram üzerinden “Reese’s Book Club” adlı kitap programını da yürütüyor.
“Önce kendin yap”
2015’te Glamour dergisi tarafından ‘Yılın Kadını’ seçildiğinde, hepimizin bildiği bir Hollywood klişesi olan ve her kriz anında kadının erkeğe dönüp “Şimdi ne yapacağız?” diye sorma sahnesini eleştirdiği konuşması, aslında tüm girişimlerinin arkasındaki itici gücü açıklıyordu. Kriz anında ne yapacağına dair hiçbir fikri olmayan ve her defasında “esas erkeğe” sorarak yolunu bulan kadın imajını değiştirmek. Witherspoon, Hello Sunshine’la tam da bunu yaptı. Yıllar sonra bir röportajında andığı üzere: “Çocukken annem hep ‘Eğer bir şeyin yapılmasını istiyorsan, önce kendin yap’ derdi. Sanırım bu cümle, bir şeylerden şikayet eden değil de harekete geçip yapan olmamı sağladı.”
Hello Sunshine’ın satışı, kuşkusuz bir son değil. Witherspoon, sektörün çehresini değiştirme misyonunu sürdürmekte kararlı olduğunu zaten satış duyurusuyla birlikte açıkladı. Halihazırda satış işlemi de sektördeki rekabete artık kadın-odaklı yapımların da dahil olması, bir tür ana-akımlaşması anlamına geliyor. Ki Witherspoon’un hedeflerinden biri de buydu: Henüz yolun başındayken her kapıyı çaldığında kendisine söylenen “Bu sektörde kadınların merkezde olduğu veya kadınlar tarafından üretilen içeriklerin izleyicisi yok” ön kabulünü tersine çevirmek. Bu başarının, yani Hollywood gibi dev bir endüstriyi dönüştürmenin formülü ne derseniz, yanıtı şu: “Eğer bir sistemi değiştirmek istiyorsan, sistemin nasıl çalışmasını istediğini de yeniden düşünmek zorundasın.”