10.11.2024 - 02:01 | Son Güncellenme:
SANEM ARMAN
SANEM ARMAN- Geleceği tehdit altında olan Antalya endemiği ‘Olimpos safranı’yla birlikte bölgedeki endemik türler için başlatılan koruma projesi sürdürülebilir turizm için de yeni kapılar açıyor.
Tatilde artık doğa içinde konfor alanından çıkaran deneyimler aranıyor. Günlük yaşamın koşuşturması yoğunlaştıkça, daha fazla kişi kendisini doğanın güzelliğine bırakabileceği sakin ortamlar peşinde. Neden nadide bir bitki, bir sedir ağacı tatil nedeni olmasın?
Ülkemizdeki yaklaşık 10 bin bitki türünün üçte biri “Türkiye endemiği” türler yani Türkiye’ye has. Bu türler içerisinde 250 tür var ki bunlar “Antalya endemiği”. Oldukça dar yayılış alanına sahip türlerin ekolojileri de bir o kadar hassas. Bu nedenle bu türlerin koruma altına alınması demek, oldukça hassas ekolojik çevrenin devamlılığının sağlanması anlamına geliyor.
Antalya Orkidelerini ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Derneği (ANTOK) ile iş birliği yapan Ela Excellence Resort Belek endemik bitki ve çiçek türlerinin korunması, çoğaltılması ve gelecek nesillere aktarılması için proje başlattı.
ANTOK Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi Botanik Bahçesi Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Prof. Dr. İsmail Gökhan Deniz ilk odaklanacakları türlerin başında bu iş birliğine vesile olan Olimpos safranının (Crocus wattiorum) yer aldığını söylüyor: “Bir yandan biyokaçakçılığa konu olması, diğer yandan yayılış alan darlığı, geniş yayılış yükseklik aralığına rağmen uygun habitatların tehlike altında olması nedeniyle Olimpos safranı acil koruma eylemi hususunda diğerlerinden bir adım daha öne çıkıyor. Popülasyon belirleme çalışmaları yapacağız. Bu yayılışları haritalayacağız. Bu türleri tanıtmak amacıyla uygun eğitim materyalleri, kitaplar oluşturacağız, laboratuvar destekli ve doku kültürü yöntemleriyle üreterek doğal popülasyonlarında azalan birey sayısını çoğaltmayı amaçlıyoruz.”
Biyokaçakçılığa karşı açık hedef
“Yurt dışı kaynaklı biyokaçakçılığa karşı açık hedef olan bölge türlerinin başında Olimpos safranı geliyor” diyen Prof. Dr. İsmail Gökhan Deniz yurt içi kaynaklı olanlara ise yumrulu orkide türlerini örnek gösteriyor: “Her yıl ülkemizden maalesef 100 milyona yakın orkide bitkisinin onları toprağa bağlayan tek dokusu olan yumruları toplanarak ölüme terk ediliyor. Ophrys climacis (Kemer orkidesi) dünya üzerinde sadece bu bölgede yayılış gösteriyor ve Kemer İlçesi’ne endemik. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ilgili birimleri sürekli saha ortamında denetlemeler yapıyor. Yakın geçmişte ülkemize Balkanlar üzerinden karayolu ile giriş yapan ve yaklaşık 650 bitki örneğinden gerek yumru veya doku gerekse DNA örneği alarak kaçırmak isteyen yurt dışı kökenli biyokaçakçılara karşı DKMP, Jandarma Komutanlığı ve Akdeniz Üniversitesi iş birliği içerisinde bir operasyon düzenlendiğini ve Cumhuriyet tarihimizin ele geçen materyal yönünden en kapsamlı operasyona imza atıldığını ifade etmeliyim.”
Kemer bölgesinin eşsiz doğası ve endemik türleriyle turizm için büyük bir değer taşıdığını söyleyen Özak Global Holding Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Can Akbalık “Bu projeyi sadece kendi otelimizde değil, aynı zamanda erişebildiğimiz her noktada ve bu endemik bitkilerin yetişmesine uygun alanlarda gerçekleştireceğiz. Bu sosyal sorumluluk projesini, sürdürülebilir turizm ilkelerine uygun şekilde yürüteceğiz” diyor.
Ela Excellence Resort Belek’in Turizm Koordinatörü Korhan Alşan da sürdürülebilir turizme verdikleri önemin altını çiziyor: “Bu amaçla kurduğumuz geniş bahçelerimizde zeytin ağaçlarımız ve endemik bitki türlerimiz yer alıyor. Bahçe ve bitki bakımında tamamen doğal ürünleri tercih ediyoruz.”
Hadrianus Kapısı’nda Antalya endemiği
Antik dönem üzerindeki bitki motiflerinin günümüz florasıyla örtüştürülme çalışmaları da projenin önemli çıktılarından biri. Prof. Dr. Deniz “Antik dönemde de bölgenin güzel çiçeklerine kayıtsız kalınmadığını görüyoruz. En çarpıcı olanlardan biri lokal endemik Colchicum baytopiorum (Termessos çiğdemi) türü. Termessos lahitlerinde bu türün motifini görüyoruz. Benzer şekilde Phaselis Antik Kenti ve yakın coğrafyasına endemik Ricotia türü Hadrianus Kapısı üzerinde bulunuyor.
‘Antik fasulye’ Phaselis
Bölgede yerleşim yerlerinin isimlendirilmesinde en öne çıkan bitki ailelerinden biri de Baklagiller (Fabaceae). Prof. Dr. Deniz “Bu aileden gelen ve ‘Antik fasulye’ olarak adlandırdığımız Lathyrus phaselitanus (Phaselis Burçağı) ile ilgili en dikkat çekici nokta meyveleri. Latin yazarlar Phaselos kelimesini bir gemi tipini adlandırmak için kullanmışlar. Bu doğrultuda, Phaselis Antik Kenti’nin isminin Yunanca anlamı bir fasulye çeşidi ya da bezelyeye işaret eden bir kelimeden geldiğini düşünüyoruz. Zira günümüzde de fasulyenin latince isminin benzer şekilde Phaseolus olduğunu ifade etmek gerekir. 2700 yıllık Phaselis tarihinde ‘antik fasulye’ olarak da tanımlanan Phaselis Burçağı meyvesinin, o dönemde antik kentte inşa edilen Phaselos isimli gemiye ilham kaynağı olduğunu söyleyebiliriz” diyor.