16.02.2020 - 07:04 | Son Güncellenme:
ÖZLEM ÜKLÜ
Model grubuyla tanıdığımız Fatma Turgut, müzik yolculuğunda bir süredir kendi adımlarıyla yürüyor. Canlı performanslarıyla ve teklilerle hak ettiği ilgiyi gören Turgut, kariyerinin ilk solo albümü “Elimde Dünya”nın yeni klibini “Günleri Bağlarken”e çekti. “Affet bu gece ölmek istedim, diyen kız çocuğu değilim artık. Büyüyoruz, elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum” sözleriyle sevenlerinin “ayakları daha çok yere basıyor” yorumlarını karşılayan şarkıcı, geçmişi bir bavul gibi yanında taşımıyor. Bütün kırgınlıklarıyla vedalaşmış. Tek başına var olamayacağını düşünenlere karşı, birkaç gün önce iki ödül birden aldı. Sürekli sahnede, çekimde, koşuşturmada... Bu yoğunluğun arasında Teşvikiye’de buluşuyoruz. Albümünden, yaşadığı sancılı süreçlerden ve parmak izini oluşturduğu bugünlerden konuşuyoruz.
İlk solo albümünüz “Elimde Dünya”nın yeni klibini “Günleri Bağlarken”e çektiniz. Bu şarkıyı tercih etme nedeniniz neydi?
Albümde en sevdiğim parçalardan biri. Dinleyenlere gücünü geçirmede zorlanmıyor. Sevenlerimin bir tarafta da Fatma Turgut var, büyümüş dediği bir çalışma. Söylerken çok keyif almış, içimde bambaşka hisler uyandırmıştı. Sosyal medyada da en çok dinlenilen şarkılardan biri olduğunu görmüştüm.
Klibinizde motosiklet kullanıyorsunuz. Kimin fikriydi bu?
Benim. Bir şey daha öğrenmiş, bir şey daha yapmış olmak istedim. Zaten scooter’ım vardı. Ama vitesli motosiklet kullanmamıştım. Karar verince ders almaya başladım. Çok soğuk, yağmurlu havalarda çalıştım. Beş sene otomobil sporlarıyla ilgilendim. Ege Rallisi’nde görev aldım. Ralli 34’te bayanlar co-pilot birinciliğim var. Kesinlikle arabacıyım ama motorcuları da anlıyorum. Güçlü bir motor varsa altınızda kendinizi iyi hissediyorsunuz. Ben adrenalin seviyorum. Hayko Cepkin’le uçaktan atladığım olmuştu. Deli miyim acaba diyorum bazen.
Albüm yapmanın tercih edilmediği bir zamanda siz bir de kaset formatındaki çalışmanızı çıkardınız. Her şeyin bu kadar hızla tüketildiği bir dönemde sizi bu yola iten ne oldu?
Sonuçta ilk albümüm, çok kıymetli. Albüm kartonetlerini okuyarak büyüdüm. Ve şimdi o insanların birçoğuyla çalıştım. İşime değer katmak istiyorum. Evet, artık her şey YouTube’da. Ben de oraya yetişmeye çalışıyorum. Ama düşünsenize bir gün bütün dijital dünyayı kapattık deseler, ne yapacağız? Bir şeyin elle tutulur olması bana çok kıymetli geliyor. Kıymete yüklenen anlamlar değişti belki, ama benim için bazı şeyler aynı. Hâlâ evimde sakladığım kasetler var.
Fatma Turgut’un ‘parmak izini’ oluşturmanız yıllar sürdü, ama artık adınız Şebnem Ferah’la aynı cümlede yer alıyor.
Şebnem Ferah’ın 1996 yılında çıkardığı albüm, Türk rock müziğine yön vermiş çalışmalardan. Onunla adımın birlikte anılıyor olması büyük mutluluk. Karakteristik bir sese sahip. Şimdi de bana ‘Çalar çalmaz sen olduğunu anlıyoruz’ diyorlar. Bu imza atmak gibi, mükemmel bir şey. İnsanların bunu düşünmesine yol açtıysam ne mutlu. Şimdilerde yapmak istediğim tek şey müziğim. Kendi müziğimle imza atmak istiyorum.
Sizinle ilgili müzik dışında pek bir şey bilmiyoruz. Konser programlarınızdan kalan vakitlerde neler yaparsınız?
Bir sürü inişi çıkışı olan, ama günün sonunda mutlu bir dünyam var. Elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan biriyim. Hatta kendime büyük bir gurur ve mutlulukla 10 üzerinden 10 veriyorum. Çünkü çok çalıştım. Ben aslında konservatif bir hayat yaşıyorum. Haftada dört gün spor yaparım. Vizyondaki filmleri takip eder, her kadın gibi alışveriş yaparım. Evde de vakit geçirmeyi seviyorum. Çok güzel gitarlarım ve piyanom var.
Albümün çıkış şarkısı “Bir Varmış Bir Yokmuş”la yılın en güçlü şarkısı ve en güçlü sanatçısı ödülü aldınız. Neler hissettiniz?
Gurur duyuyorum kendimle, yaptığım işle. Muhtemelen böyle olmasını planlamıyordu kimse. Yapamayacağımı, tek başıma var olamayacağımı düşünüyorlardı ama ben hep sahnede olmayı çok sevdiğimi söylemişimdir. İnsanların gözünün içine bakarak kendimi ifade etmeyi çok seviyorum. Böyle onurlandırılmak, desteklenmek çok büyük gurur.
“Tek başıma var olamayacağımı düşünüyorlardı”
Dört yıl aradan sonra, hâlâ Model grubuyla anılmak, kıyaslanmak neler hissettiriyor?
Zor bir süreç geçirdim. 36 yaşına girdim. “Affet bu gece ölmek istedim” diyen kız çocuğu değilim artık. Büyüyoruz, aradaki süreci iyi değerlendirmişim diye düşünüyorum. Ben artık vedalaştım. Çok kızmıştım, kırılmıştım. Ama zaman her şeyi hallediyor. Bavul gibi sürekli yanımda taşıyamazdım. O hissettiğim duyguların hiçbir faydasını görmedim. Kendimi üzüp durdum. Bir yandan da böyle olduğu için mutluyum. Çünkü o kadar yoğun hissetmesem belki böyle söyleyemem.
Marka olmak yolunda daha da iyi gelmiştir size...
Öyle, kesinlikle. Her şeyin bir ömrü var. Bitmesi gerekiyordu demek ki! Şimdi tek başıma olmayı seviyorum. Zordu, yine zor, ama keyfi de bambaşka. Günün sonunda iyi ki yoluma devam ettim diyorum. Ama hâlâ grubu benim bıraktığımı düşünenler var. Oysa onlar başka bir ülkeye gitti. Orada müzik yapmayı, yaşamayı tercih ettiler. Telefon açıp, dönmeyeceğiz dediler. Ve ben burada tek başıma kaldım. Ben olanı söylüyorum, ne bir eksik ne bir fazla.