15.03.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
GÜLİZ ARSLAN - guliz.arslan@milliyet.com.tr
Hiç tanımadığım bir Güney Korelinin peşi sıra Taksim’in daha önce hiç geçmediğim ara sokaklarından geçiyorum. Chaby’nin “Çok sık geldiğim yerlerden biri, tostu şahanedir” dediği Mabi isimli mekana varıyoruz. Sahibi Mustafa Bey; “Chaby bu tostu yedikten sonra böyle oldu zaten” diyor. Kim bu Chaby? Mustafa Bey’in kastettiği “böyle olmak” ne demek? Anlatayım...
Chaby ya da takipçilerinin taktığı isimle Ukala Chaby, 92 doğumlu bir Güney Koreli. Sekiz yıldır Türkiye’de yaşıyor. Kendi tabiriyle bir “Türkleşmiş Koreli” o. Bir ay önce, kendisine yıllardır sorulan sorularla dalga geçtiği, “Türkiye’de yabancı olmak” konulu bir video yükledi Youtube’a ve çok geçmeden bir internet fenomenine dönüştü.
“Canım çay, rakı çekiyor”
Chaby ile hikayesini konuşmak üzere buluştuk; ona en çok sorulan soruyla başladım: “Kardeş hayırdır, sen ne ayak?” O da “Türkiye’ye sekiz sene önce gelmiş, Güney Koreli, akbilinde 40 kuruş kalmış bir çocuğum işte” dedi. Babasının işi nedeniyle gelmişler Türkiye’ye. “Türkiye’ye dair ilk izlenimin neydi?” diye sordum. “Her ülkenin kendine özel bir kokusu vardır ya. Buraya geldim, havaalanından çıktım, arabanın camını açtım. O kokuyu sevdim” dedi.
“Ne kadar Türkleştin peki?” diyorum. “Canım çay ve rakı çekiyor. Müzik dinlemek istediğimde Müslüm Gürses açıyorum” diyor, daha ne olsun dercesine. Gerçekten, daha ne olsun? Elbette bir yerde uzun yıllar yaşayınca insan oranın kültürünü benimser ama nasıl “bu kadar” olur? “Ergenliği nerede geçirirsen karakterin orada şekilleniyor. Benim de ergenliğim burada şekillendi. Çok yakın beş arkadaşım vardı; bir Urfalı, bir Rizeli, bir İzmirli, bir Trabzonlu, bir de Koreli... Böyle fıkra gibiydik. Farklı kültürler karışınca ortaya böyle bir şey çıktı” diyor kendini göstererek. “Ortaya çıkan şey” hakikaten ilginç; Türkiye’nin farklı kültürlerinin argosuna hakim, çok komik, çok yetenekli bir çocuk...
Tabii ki ilk öğrendiği Türkçe kelime bir küfür olmuş. “Öğretmen”in Türkçesini söylediğini zannederken çok ayıp karşılanacak bir küfürmüş ağzından çıkan. Arkadaşları öyle öğretmiş, ne yapsın? Biraz gülmek için onu benzer duruma düşüren çok olmuş daha sonra da... Zamanla o kafa bulmaya başlamış insanlarla. Şimdi “Nerelisin?” diye soranlara “Sivaslıyım abi ben” diyor.
“Abi, bi’ Adana atak”
Bir arkadaşıyla (Fırat Gürsoy) birlikte başına gelen ilginç olayları anlattığı videolar çekmeye karar veriyor bir gün: “Karar verdik ama yapamadık. Tembeliz çünkü. Aradan zaman geçti. Bir gün Youtube’da videolar izlerken ‘Ben de yapayım’ dedim, öyle çektim ilk videoyu. ‘8 ay vs 8 sene’ videosuyla da patladı işte.” Bu videoda Türkiye’ye geleli henüz sekiz ay olmuş bir Koreliyle sekiz yıldır burada yaşayan bir Koreliyi canlandırıyor Chaby. Sekiz aydır burada olan ancak “Aciktim, dürum yemak istiorum” diyebilirken, sekiz senedir
burada yaşayan, “Abi n’olur,
bi’ Adana atak” diyor.
Bazen bir videoda yanlış bir şey çıkıyor ağzından. Afyon’una plakası
42 diyor ya da hesap makinesine “hesap makine” deyiveriyor. Hatasını fark edince hemen videonun altına bir yorum yazıyor: “Olsun be, Koreliyim. Koreli ne bilsin?”
“İçinde ‘r’ olanlar en zoru”
Türkçesi, anadili Türkçe olanların bile söyleyemeyeceği tekerlemeleri
hiç teklemeden söyleyebilecek kadar düzgün oysa: “Bir videoyu çekerken
‘Bu tekerlemeyi söyleyebilir misin?’ diye bir yorum geldi, söyleyemeyerek komik olacağını zannederken söyledim, daha komik oldu”. “En zorlandığın kelime hangisi?” diye soruyorum. “Korecede ‘r’ yok, o yüzden içinde ‘r’ olan kelimeleri söylemekte zorlanıyorum” diyor. Peki bunca yıldır aranızdayım, bir türlü şu huyunuza alışamadığım dediği bir şey var mı? “Var, 7’de buluşacakken 8’de gelmeniz”.
Chaby, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Sinema-Televizyon okuyor. Çok severek girmiş bu bölüme ama bu yıl bir yıllığına dondurmuş okulu. “Bu sektörden para kazanmak çok zor. Bir şey patlatman gerekiyor” diyor. Ciddi bir “Leyla ile Mecnun” fan’ı: “Onu yazan Burak Aksak gibi bir şey yapmayı çok isterdim. Bir sene uğraştım, bir şey çıkmadı. Bir yerden sonra onun yazdıklarına kayıyor, o da özentilik. Kendi stilimi üretemiyorum. Okulu o yüzden dondurdum. O arada bu proje çıktı işte. Şimdi burada, seninle röportaj yaptığıma inanamıyorum.”
Hayatımıza renk kattın
Koreliliği unuttuğunu söylüyor bir videosunda. “Gerçekten mi?” diyorum, “İki senede bir gidiyorum Kore’ye. Haberleri takip ediyorum, oradaki arkadaşlarımla konuşuyorum. Televizyon programlarını izliyorum. Yine de Korecem gevşiyor” diyor. Ama dönmeye hiç niyeti yok: “Ailem ne yapar bilmem ama ben buradayım.” Şimdiden çeşitli tekliflerle gelen medya şirketleri olmuş ama o acele etmek istemiyor. En büyük isteği “ana akım medyaya akmak”. Takipçileri için “Hayatıma renk kattılar” diyor. Aynı şeyi ben de onun için düşünüyorum: Hayatımıza renk kattın Chaby.
“Çekik gözlüsün, daha mı geniş görüyorsun?”
En çok neler soruluyor?
“Kuzey Kore’yle Güney Kore neden böyle?”, “Aç, Wikipedia’ya bak” diyorum. “Kore’nin ekonomisi nasıl?” diyorlar, ne yapacaksa
Kore’nin ekonomisini? “Türkiye’yi beğendin mi?” çok soruluyor. Sanki dün geldim. “Böcek yiyor musun?” diyorlar bir de. Buna başta bayağı alınıyordum. Artık hamamböceği falan görünce “Aa yemeğim geçiyor” diyorum.
En ilginç soru?
“Kuzey Kore-Güney Kore var da, Doğu Kore-Batı Kore neden yok?” ya da “PSY amcan mı?” bayağı ilginç sorular. Bir de şu var: “Sen şimdi çekik gözlüsün ya, bizden daha mı geniş görüyorsun?”