Pazar'Kadınlar omuz omuza olunca önlerinde hiçbir güç duramaz'

'Kadınlar omuz omuza olunca önlerinde hiçbir güç duramaz'

23.03.2025 - 02:01 | Son Güncellenme:

Tiyatronun yeni oyunlarından “Terapi”de sahnede iki kadın var. Biri çocuğu olan evli bir psikiyatrist, diğeri ise içindekileri dökmek için peş peşe iki seansı satın alan genç bir kadın.  Oyunda Yvonne  karakterini canlandıran, “Melek”ten “Gecenin Kanatları”na ,”Kurtlar Vadisi Pusu”dan “Kaderin Yazıldığı Gün”e farklı yapımlardan tanıdığımız  Begüm Kütük Yaşaroğlu...

Kadınlar omuz omuza olunca önlerinde hiçbir güç duramaz

ALİ EYÜBOĞLU- “Terapi”nin diğer kadın yıldızı ise “Fatih-Harbiye”, “Yasak Elma”, “Av Mevsimi” ile “Aşk Yakar” gibi dizi ve filmlerde oyunculuk yapanGamze Süner Atay… Galası 4 Mart’ta yapılan oyunu Ataşehir DasDas’ta izledim. 70  dakikalık oyun etkileyici, oyuncuların performansı ise süperdi.  Can Çelebi’nin yazdığı, Yunus Emre Bozdoğan’ın yönettiği  oyunun başında ve sonunda tanıdık bir ses yükseldi fondan. Oyunun tema müziğini yapan Teoman’ın sesiyle başlayan oyun, yine onun söylediği şarkıyla bitti. “Terapi”nin oyuncuları Begüm Kütük Yaşaroğlu ve Gamze Süner Atay ile tiyatro, dizi ve sanat dünyasında keyifli bir yolculuk yaptık.

Haberin Devamı

“Terapi“ oyunuyla yolunuz nasıl kesişti?

Begüm Kütük Yaşaroğlu: “Terapi”den önce ortak bir arkadaşımızın doğum gününde tanışmıştık Gamze Süner Atay ile. İkimiz de İzmirliyiz, o yüzden hemen kaynaştık. Tiyatroya, oyunculuğa, hayata dair sohbet ettik ve bir dostluğumuz oluştu.

Gamze Süner Atay: Bir davette tanıştık . Ben, Begüm’ü takip ediyordum zaten. Tiyatrodaki başarılarından da haberdardım. Begüm’ün oyundaki partner kadın karakterine çok uygun olacağını düşündüm. Çok da doğru karar vermişim. Hem sahne üstünde, hem özel hayatımızda çok iyi anlaşıyoruz.

Bu oyun için teklif geldiğinde sizi cezbeden ve evet demenize sebep olan neydi?

Gamze S. A. : Oyun, Tiyatro Ana Sanat Dalı’ndan sevgili sınıf arkadaşım Dramaturg ve Psiko-Sosyal Danışman Can Çelebi’nin eseri. Yönetmenimiz de Oyunculuk Bölümü’nden sınıf arkadaşım Devlet Tiyatrosu’nun kıymetli yönetmenlerinden Yunus Emre Bozdoğan. Her ikisi de 39 yıllık dostum. Can, yıllar içinde yazdığı oyunları daima bana gönderiyordu zaten. “Terapi” de bu oyunlardan biriydi.  Zira sevgili Can, yazdığı karakterler için , “senin sesini duyarak yazıyorum Gamze” der bana.

Haberin Devamı

Begüm K.Y. : Beni en çok çeken şey,  yazarımız Can Çelebi’nin yazdığı oyunun güçlü metni ve derinlikli karakterleri oldu. Yvonne sıradan gibi görünen ama katman katman açıldıkça hem beni hem de seyirciyi şaşırtan bir karakter. Onun içsel yolculuğu ve dönüşümü beni çok etkiledi. Masum olduğu kadar gizemli bir yanı var. İzleyiciye sürekli yeni sürprizler yaşatıyor. Bu oyunda,  yönetmenimiz Yunus Emre Bozdoğan’la çalışmak da benim için büyük bir şans oldu. Ondan çok şey öğrendim.

Prova sonrası karakterle ilgili düşünceleriniz değişti mi?

Begüm K.Y. : Kesinlikle. İlk başta Yvonne’u sadece naif ve kırılgan bir karakter olarak algılıyordum. Ama prova sürecinde onun ne kadar güçlü ve tehlikeli olabileceğini fark ettim.

Kadınlar omuz omuza olunca önlerinde hiçbir güç duramaz

“Terapi”de gerçek bir kadın dayanışması var

İzleyicilerine ne vadediyor oyununuz?

Gamze S.A. : Öncelikle izleyicilerimiz kendilerine ve sevdiklerine 70 dakikalık bir hediye veriyor. Geldiklerinde bir aynaya bakar gibi kendileriyle karşılaşacaklar. Belki de kendilerine bile söyleyemedikleri yönleriyle… Zira oyunumuz, evrensel insan duyguları üzerine kurulu. Mutlaka kendilerinden bir şeyler bulacaklar. Biz kadınlar tek başımıza güçlü olduğumuzu biliyoruz. Ama yan yana, omuz omuza olduğumuzda önümüzde hiçbir güç duramaz. Gelsinler ve gerçek dayanışma nasıl olur görsünler isterim. Bunun yanında ağlarken gülmek, gülerken ağlamak da oyunumuzun bonusu.

Haberin Devamı

Begüm K.Y. : Bir terapi seansına tanık oluyorsunuz ama orada anlatılanlar sizi bir şekilde içine çekiyor. İzleyici kendi hayatına dair de birçok şeyle bu oyunda yüzleşebilir. Gerilim var, psikolojik derinlik var, kara mizah var. Yani izleyenler için 70 dakika boyunca temposu hiç düşmeyen duygudan duyguya savruldukları güçlü bir deneyim sunuyoruz.

Her oyun sonrası aldığınız tepkilerden sizi çok mutlu etmenin ötesinde şaşırtanlar oluyor mu?

Begüm K.Y. : Kesinlikle! Yvonne’un yaşadıkları, birçok kadının geçmişinde bir yerlerden tanıdığı duygular. O yüzden izleyicilerin bazen sessizce, bazen kendini tutamayarak yüksek sesle bu hikâyeye ortak olduğunu görmek çok etkileyici oluyor.

Haberin Devamı

Gamze S.A. : Beni en çok erkek seyirciler şaşırtıyor. “Oyununuz beni şaşırttı, kendime getirdi. Hayatımda önemli değişiklikler yapmalıyım” diyenler var.

Tiyatronun her şeye rağmen ayakta durmasını, “Halkımız nitelikten, sanattan anlamıyor” denilen bir ülkede birçok oyunun kapalı gişe oynamasını neye bağlıyorsunuz?

Gamze S.A. : Tiyatro sanatı, insanoğlu iki ayağının üzerinde durduğu andan itibaren var. Ritüellerden günümüze kadar gelebildi, hem de tüm engellere rağmen. Seyirci ve oyuncunun canlı iletişim hâlinde olduğu bir sanat dalı olduğu için çok kıymetli.  Oyuncu ve seyirci birbirlerinin nefesini duyar.  Bu son derece etkilidir. Hiçbir şey seyirci ve oyuncu arasına giremez Aynı anda ağlayıp, aynı anda gülebilmek, birlikte bir yolculuğa çıkmak çok ama çok kıymetlidir. Bireyselleşmenin bu kadar çok dayatıldığı bir çağda bir tiyatro salonunda hep birlikte nefes alabilmek ruhlarımız için iyileştiricidir. Bu neden ile salonların dolup taşması şaşırtıcı değil.

Haberin Devamı

Begüm K.Y. : Sanat ve tiyatro, toplumun ruhunu besleyen en güçlü kaynaklardan biri. Bunu salonları dolduran seyircilerden, oyun sonrası gözlerindeki ışıltıdan net bir şekilde görebiliyoruz.  Bence mesele, izleyiciyle sahici bir bağ kurabilmekte.

En son hangi tiyatro oyununu bilet alarak izlediniz?

Begüm K.Y. :  En son yönetmenimiz Yunus Emre Bozdoğan’ın yönettiği, Devlet Tiyatroları’nda sahnelenen “Ebedi Barış” isimli eseri izledim.

Gamze S.A. : Eksi Onaltı Kollektif‘in “Sen Diye Biri Vardı” oyununu izledim.

Kadınlar omuz omuza olunca önlerinde hiçbir güç duramaz

BEGÜM KÜTÜK YAŞAROĞLU: ROMANTİZMİN TEK ÇİÇEKLE SINIRLI OLMADIĞINI ÖĞRENDİM

Üç yıl önce Bebek’te muhabirlere, eşiniz Erdil Yaşaroğlu’nun hiç romantik olmadığını söylediniz. Hâlâ Sevgililer Günü’nde çiçek alan taraf siz misiniz?

Evet! Ama artık bu durumu kabullendim. Olgunlaştıkça da romantizmin tek çiçekle sınırlı olmadığını öğrendim. Erdil’in romantizmi, günlük küçük jestlerinde gizli. Ama evin klasik romantiği hâlâ benim.

Modellikten sonra oyunculuğa yöneldiniz. Oyunculuğa geçiş yaparken özel dersler almış mıydınız?

Medya iletişim eğitimi almıştım. Elbette çok çalıştım. Oyunculuk dersleri aldım, tiyatro disiplinini öğrenmek için sahnede çok çalışarak tecrübe kazandım.

Size bir dizi veya film için teklif geldiğinde, “evet” demeniz için neler olması lazım?

Öncelikle senaryo beni heyecanlandırmalı. Sonra ekip, yönetmen, yapım şartları… Bunlar çok önemli. İçime sinmeyen hiçbir projede yer almadım, almak  istemem.

Tiyatro oyunu olmadığı zamanlar neler yapıyorsunuz?

Tiyatro sahnesinde olmadığım zamanlar da aslında hayatın sahnesindeyim. Yeni hikâyeler keşfetmek, farklı sanat dallarıyla beslenmek, seyahat etmek ve gözlem yapmak benim için bir tür prova gibi. Bazen bir müze gezisi, bazen bir kitabın satır arası ya da sokakta  bir an, oyunculuğuma dokunan kaynaklara dönüşüyor. Kamera önünde ya da sahnede olmasam da aslında hep bir karakteri anlamaya, bir duyguyu hissetmeye, bir hikâyeye tanıklık etmeye devam ediyorum. Kendini sürekli geliştirmek gerekiyor.

Hobileriniz neler?

Yemek yapmak en büyük hobilerimden biri. Özellikle Türk mutfağı. Anne yemeklerini güzel yaparım.

Doğayla iç içe olmak, yürüyüş yapmak ve yeni yerler keşfetmek ruhumu dinlendiriyor. Bir de iyi bir izleyiciyim; tiyatro, sinema, konserler. Edebiyat da besleyen damarlardan biri. Yeni hikâyeler keşfetmek benim için vazgeçilmez bir tutku.

Formunuzu korumak için özel bir beslenme veya spor programınız var mı?

Özel bir beslenme programı uygulamıyorum ama düzenli spor yapıyorum. Kuvvet antremanı, pilates ve yürüyüş vazgeçilmezim.

Kadınlar omuz omuza olunca önlerinde hiçbir güç duramaz

GAMZE SÜNER ATAY: ÖĞRENCİLERİMLE KARŞILIKLI OYNAMA ŞANSIMIZ OLDU

Hem oyuncusunuz hem oyunculuk atölyeniz var, kaç yıldır bu işi yapıyorsunuz ve şimdiye kadar kaç öğrenciye rehberlik ettiniz?

2000 yılından bu yana eğitmenlik yapıyorum. İstanbul’a gelmeden önce, ilk stüdyom İzmir’deydi. 16 yıldır da İstanbul’da An Drama Oyunculuk Atölyesi’nin kurucusu ve eğitmeniyim. Belli bir yerden sonra öğrencileri saymayı bıraktım.  Yıllar içinde bazı öğrencilerimle/meslektaşlarımla televizyon dizilerinde ve sinemada karşılıklı oynama şansımız bile oldu. Sadece yurt içinden değil, yurt dışından da öğrencilerim var. Hatta şu aralar New York‘ta tiyatro yapacak bir öğrencimi rolüne hazırlıyorum.

Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Tiyatro ve Oyunculuk Bölümü mezunusunuz. Bir ara dizi sektöründe Dokuz Eylül Üniversitesi mezunlarının furyası vardı, hâlâ öyle mi?

Evet, okulumuzdan birçok arkadaşımız var ve bence bu böyle de devam edecek. Çünkü, okulumuz, kuramsal yönü, uygulama kısmı ve eğitim kadrosu ile gerçek bir sanat eğitimi veriyor uzun yıllardır.

“5. Kattan Düştüm Deliyim O Zaman” adlı bir şiir/ deneme kitabı çıkardınız. Yeni bir kitap denemesi var mı ufukta?

Çok da güzel geri dönüşler aldık. Ama kendime yazar veya şair diyemem elbette. Deniyorum. Yazdığım çocuk oyunları ve hikâyeler de var. Yakın gelecekte onları değerlendirmeyi düşünüyorum.

Oğlunuz kaç yaşında ve ne yapıyor?

Oğlum Murat Ernis Ülker, 33 yaşında. Kuliste yetişmiş bir çocuk olarak sanatın içinde büyüdü. Uzun bir süredir de An Drama’da birlikteyiz.

KEŞFETYENİ
Usta sanatçı hayata gözlerini yumdu! Oğlundan ilk paylaşım
Usta sanatçı hayata gözlerini yumdu! Oğlundan ilk paylaşım

Cadde | 22.03.2025 - 17:11

Yeşilçam'ın efsane isimlerinden usta oyuncu Filiz Akın 82 yaşında yaşama gözlerini yumdu

Yazarlar