13.04.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:
GÜLİZ ARSLAN - guliz.arslan@milliyet.com.tr
Oyun Atölyesi’nin “Kim Korkar Hain Kurttan” için Martha ve George’un evi haline getirilen sahnesindeyiz. Geniş bir kanepe, boş bir içki şişesi, kitaplar, dergiler, öylece ortada duran bir sutyen... Oyun birkaç saat sonra, gerilimli ama bir o kadar da sevgi dolu bir ilişkileri olan çiftin içeri girmesiyle başlayacak.
Edward Albee’nin 1962’de yazdığı “Kim Korkar Hain Kurttan” Türkiye’de en son 1987’de sahnelenmiş, efsane çifti Ayten Gökçer ve Çetin Tekindor canlandırmıştı.
Bu yıl Oyun Atölyesi’nin sahneye koyduğu oyunda
bu rolleri Zerrin Tekindor ve Tardu Flordun canlandırıyor. Yönetmen; Çetin Tekindor ve Zerrin Tekindor’un oğulları Hira Tekindor.
Zerrin Tekindor “tiyatro tarihindeki en güzel kadın rollerinden biri” dediği Martha’yı büyük bir “iştahla” oynuyor. Bu iştah, tansiyonu yüksek sahnelerden birinde parmağının burkulması gibi aksiliklere neden olsa da ona Tiyatro Eleştirmenleri Birliği’nden Yılın Kadın Oyuncusu ödülünü ve 18. Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri’nde Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu adaylığını getirdi. Tekindor’la tepeden tırnağa Martha olduğu saatlerde bir araya geldik.
Oyunun tanıtım videosunda “Bu rolü oynayamadan tiyatroyu bıraksaydım, hayat boyu içimde kalırdı” diyorsunuz... Nedir sizin için bu rolü bu kadar özel kılan?
Seneler önce Ankara Devlet Tiyatrosu’nda izlediğimde aklıma takıldı
bu oyun. Çok etkilenmiştim. Bunda tekstin, oyunculuğun ve rejinin çok büyük payı var.
Martha rolünü oynayan Ayten Gökçer’i izlediğinizde hafif de olsa bir kıskançlık hissetmiş miydiniz?
Kıskançlık hissetmedim tabii. Ayten Gökçer’in ne kadar iyi oynadığını ve rolün ona ne kadar yakıştığını düşündüm. O kadar iyi oynadığı için belki de aklımda bu kadar iyi kaldı Martha.
“Birileri konuşur, birileri işini yapar”
Bu oyun en son 1987’de sahnelenmiş. Şimdi sahnelenmesi sizin fikriniz miydi?
Oyun Atölyesi’nin Genel Sanat Yönetmeni Haluk Bilginer’in fikriydi.
Yönetmenliğini oğlunuz Hira’nın (Tekindor) yapması nasıl gündeme geldi?
O da Haluk’un fikriydi. Şimdiye kadar tiyatro rejisi yapmamış birine bu görevi vermek cesaret işi. “Ama biz yapmazsak genç sanatçılar kendilerini nasıl gösterecek?” dedi Haluk. Çok takdir edilmesi gereken bir düşünce...
“Bu görevi annesi sayesinde aldı, torpilli” derler diye endişe ettiniz mi?
Hiç etmedim. Birileri konuşur, birileri işini yapar. Hira’yla çalışmaktan çok mutlu oldum, onu çok başarılı buluyorum. İyi ki
bu oyunu o yönetti.
Nasıl bir şey insanın çocuğunun yönettiği bir oyunda rol alması? Hira Bey bu konuyla ilgili olarak “Annemi yönetmek yakınım olmayan bir oyuncuyu yönetmekten farksız” demişti. Sizin için de durum aynı mı?
Hira çok hazırlıklı gelmişti, isteklerinde çok netti. Karşımızda bu kadar kararlı bir yönetmen olduğu için çok hızlı ilerledik. Hira’nın yönettiği bir oyunda rol almak çok gurur verici
bir şey. İlk kez iş ortamında bir araya geldik. Hira’nın o haliyle tanışmak benim için yeni ve mutlu bir tanışmaydı.
“Afife Jale çok prestijli bir ödül”
Tiyatro Eleştirmenleri Birliği’nden Yılın Kadın Oyuncusu ödülünü aldınız. Arkasından da Afife Tiyatro Ödülleri’nde Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu ödülüne aday gösterildiniz...
Eleştirmenler Birliği’nin ödülü çok değerli bir ödül.
O kurumda benim ödümü patlatan, ne düşündüklerini merak ettiğim eleştirmenler var. Onlardan gelen bu ödül beni çok mutlu etti. Afife de çok prestijli, çok özel bir ödül. Hepimiz çok mutlu olduk oyunumuzun adaylıklarına.
“Her yeri karartıp bağıra çağıra korku filmi izleriz”
Aktif bir Twitter kullanıcısısınız. Teknoloji merakınız var mıdır?
Benim bu konudaki durumum içler acısı. Twitter’ı ve Instagram’ı kullanmayı Hira öğretti. Teknolojik gündemi Hira’dan takip ediyorum. Çok çabuk öğrenip çok çabuk unutuyorum galiba. Hira benimle hep dalga geçiyor bu konuda.
Hira Bey Londra’da yaşıyor, çok özlüyorsunuzdur...
Sürekli Skype’tan konuşuyoruz. Ben de fırsat buldukça gidiyorum yanına.
Bir araya geldiğinizde çok eğleniyormuşsunuz, neler yaparsınız mesela?
Her yeri karartıp bağıra çağıra korku filmi izleriz. Bazı sevdiğimiz restoranlara gidip yemek yeriz, sohbet ederiz.
Türkiye’ye taşınmasını istiyor musunuz?
Canı ne istiyorsa onu yapsın istiyorum. Nerede mutlu oluyorsa orada yaşasın isterim.
Şimdiden bahsedebileceğimiz yeni bir projeniz var mı?
Var. Mayıs sonu Cem Yılmaz’ın filmi “Pek Yakında”da oynayacağım.
Önümüzdeki ilk resim serginizin tarihi belli mi?
Tiyatro oyunları, turneleri nedeniyle biraz ritmim düştü. Yine de çalışmalar iyi gidiyor. Ben hazır olduktan sonra sergi her zaman olur.
“Sabah kahvaltısında ‘Hannibal’ izlerim”
Nasıl geçiyor bir gününüz?
En geç 8.30’da kalkarım. Çok iyi kahvaltı ederim. Çok sevdiğim dizilerim var; “Bates Motel”, “Game of Thrones”, “Hannibal” gibi. Kahvaltı ederken onları izlerim. O gün evdeysem resim yaparım. İnternetten bir şeyler okurum. Kitap okurum. Şu anda Hamdi Koç’un “Çıplak
ve Yalnız” adlı kitabını okuyorum. Yürüyüş yaparım. Akşam oyunum varsa hazırlanıp oyuna giderim. Oyundan sonra eve gidip uyurum. Gece çok çıkmam. Arkadaşlarımla fırsat buldukça yemek yemeyi severim.
Siz de çok güzel yemekler yaparmışsınız...
Yemek yapmayı çok severim ama sadece Hira Türkiye’deyken sevdiği yemekleri yapıyorum. Çünkü mutfağa girecek zamanım olmuyor açıkçası.
Formunuzu korumanızda ablanız beslenme uzmanı Ferin Batman’ın etkisi oluyor mu?
Tabii. Ferin’i çok başarılı buluyorum. Kafama takılan her şeyi arayıp soruyorum.