28.08.2022 - 03:00 | Son Güncellenme:
CEYDA ULUKAYA
CEYDA ULUKAYA- İstanbul’un kuruluş efsanesinde adı “Körler ülkesi” olarak geçen Khalkedon bölgesindeyiz. Tarihi Haydarpaşa Garı’ndan itibaren rayların uzandığı yaklaşık 80 bin metrekarelik alanda dört yıldır devam eden ve sona yaklaşılan kazı çalışmaları, İstanbul’a önemli kültür varlıkları kazandırmakla kalmadı, şehre kültürel miras düzeyinde çağ atlattı. Uzun soluklu arkeolojik kazılar, kentin MÖ 2. yy’a uzanan Helenistik dönemle arasında sağlam bir köprü kurmayı sağlayan bir anıt mezarın keşfine sahne oldu. Antik dönemde nekropol, Roma dönemi sonrası liman, Geç Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde gar işleviyle yüzyıllar boyu şehrin önemli bir merkezi olmayı sürdüren bölgedeki arkeolojik keşiflere, kazı çalışmalarını yürüten İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin müdürü Rahmi Asal rehberliğinde yakından bakıyoruz.
HAYDARPAŞA KAZILARI NEDEN ÖNEMLİ?
4 yıl öncesine kadar bu denli büyük ve sistemli bir çalışma olmamıştı. Antik kaynaklardan bildiğimiz üzere burası Khalkedon’un batı limanı denilen bölge. Dolayısıyla önemli buluntulara ulaşacağımızı biliyorduk. 2018’de Marmaray projesinin bir parçası olarak buraya ilk kazmayı vurduğumuz andan itibaren de yanılmadığımızı gördük. Ancak bu yoğunlukta ve tarihsel öneme sahip buluntulara ulaşabileceğimizden biz de emin değildik. Şu anda kazı çalışması yürüttüğümüz yaklaşık 80 bin metrekarelik alanın neredeyse tamamı kalıntı dolu. Ve alanın neredeyse tamamında, Cumhuriyet döneminden Helenistik döneme kadar uzanan arkeolojik veri elde ettik. Bunlardan en önemlisi İstanbul için bir ilk olma özelliği taşıyan Helenistik döneme ait anıt mezar; çünkü İstanbul’da elinizi nereye atsanız Bizans ve Osmanlı buluyorsunuz ama Roma dönemi çok daha az, Helenistik dönem ise yok denecek kadar. Sebebi de tabii İstanbul’un her zaman önemli bir şehir olarak yaşamış olması ve her yeni uygarlığın kendinden öncekini mimari anlamda tahrip ederek yerleşmesi.
EN ÖNEMLİ BULUNTULAR
HELENİSTİK MEZAR
Helenistik döneme ait bu anıt mezar, İstanbul’da o döneme ait yapı olarak türünün tek örneği. Hem yapı biçiminden hem içindeki bronz tabak, koku ve gözyaşı şişeleri gibi arkeolojik objelerden hem de çevresinde elde ettiğimiz çanak çömlek parçalarından bu mezarın MÖ 2-1. yy’a tarihlendiğini anlıyoruz. Tabii kazı çalışmaları genişledikçe bunu anladık; çünkü mezar da birçok müdahale görmüş. Erken Bizans döneminde üzerine anıtı tahrip eden bir yapı inşa edilmiş ve o sırada muhtemelen lahit de boşaltılmış. Ancak biz lahdin tabanında MS 2. yy Roma dönemine ait, büyük ihtimalle İmparator Marcus Aurelius adına bir sikke bulduk, ki kazılarda çok nadir elde edilen bir sikkedir ve bu anıt mezara Roma döneminde bir gömü yapıldığını anlatır. Dolayısıyla burada çok ilginç bir yapı grubuyla karşı karşıyayız. İlk olarak Geç Helenistik döneme ait bir mezar anıtı. Ardından MS 2. yy Roma döneminde muhtemel bir gömü yapılmış, sonrasında erken Bizans döneminde, bugün duvar olarak gördüğümüz yapıyla mimari planda üçüncü müdahale olmuş. Bu anlamda kronolojik tabakalaşmayı da katman katman gözlemleyebiliyoruz. Aynı zamanda kremasyon mezar olarak Helenistik döneme ait bu yapı İstanbul için bir ilk.
SİKKELER
Alanın tamamında yaklaşık 18 bin civarında altın, gümüş ve bronz sikke elde edildi. Bu sikkelerle MÖ 4.yy’dan neredeyse Osmanlı dönemine kadar uzanan dönemin izini sürmek mümkün. Bir bölümü temizliği ve konservasyonu yapıldıktan sonra envantere alındı. Diğerlerinin işlemleri devam ediyor.
AZİZE BASSA KİLİSESİ
Alanın doğusunda, antik kaynaklarda da lokalize edildiği şekilde, Kadıköy bölgesi için Azize Eufemia’dan sonra en önemli figür olan Azize Bassa’nın adını taşıyan kiliseye ait bir apsis ve döşeme kalıntılarını tespit ettik. Ve bu kilise alanında karşımıza çıkan toplu mezarda binlerce kemik parçası elde edidi. Tahmini 60’a yakın bireye ait. Çalışması hâlâ devam eden yeni toplu mezardakilerle birlikte 100’ü bulacak muhtemelen. Burada gömü üzerine gömü yapıldığını anlıyoruz. Bu kişiler büyük ihtimalle kilise veya şehir için önemli kişilerdi. Kemiklerin tarihlendirmesi içinse, eğer yanlarında sikke gibi özel bir tanımlayıcı obje bulunmazsa, DNA analizi, Karbon 14 gibi belli arkeometrik işlemler yapıyoruz.
MADEN ATÖLYESİ
Alandaki bir başka önemli kalıntı, MS 4-7 yy’a tarihlenen erken Bizans dönemine ait bir maden atölyesi. Buradaki ocak ve potalardan maden ergitme işlemi yapıldığını anlıyoruz. Ne üretildiğini bilmek pek mümkün değil ancak bu şekilde günlük işlere ait yapıları tanımlayabilmek zordur, çünkü kaynaklar bu tür yapılardan pek bahsetmez. Bu anlamda tanımlayabilmiş olmamız önemli.
KHALKEDON’UN DEĞİŞEN ÇEHRESİ
Kadıköy’de bugün Yeldeğirmeni olarak bildiğimiz alan ve çevresi, antik dönemde Khalkedon’un nekropolü olarak biliniyor. Elde ettiğimiz verilere göre, Roma dönemi sonrası nekropol işlevini yitiriyor ve MS 3-4. yy’da liman olarak kullanılıyor. Geç Osmanlı döneminde ise kent için sembol yapılardan Haydarpaşa Garı’nın inşa edildiğini biliyoruz. Bu kadar kıymetli bir yapının günümüzde işlevini sürdürmesi çok önemli. Elde ettiğimiz yeni arkeolojik verilerin bu projeyle entegrasyonu da bir o kadar önemli. Bu konuda Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı’nın hassasiyeti çok yüksek. Özel bir proje hazırlanıyor. Alanın bir iki noktada müze de içerecek şekilde bir arkeopark olması, aynı zamanda kente nefes aldıracak bir alan olması planlanıyor.
KEŞİFLERİN İSTANBUL’A KATKISI
Bütün bunlar elbette önemli keşifler. Kaynaklarla aktarılan bilgileri somut arkeolojik verilerle ve bütünlük içinde tescillemiş ve İstanbul’a kültür varlığı olarak kazandırmış olduk. Bu başlı başına kente kültürel zenginlik anlamında bir sıçrama sağlıyor. Son 20 yılda, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri olarak yürüttüğümüz arkeolojik kazılardaki keşiflerle, İstanbul dünya kültür ve arkeoloji camiasında çok önemli bir yere oturdu. Çünkü birincisi koruyoruz; sadece bizim çabamızla değil, toplumun da bu konudaki hassasiyeti sayesinde. İkincisi, devlet büyük kaynaklar ayırdığı projelerle bu konudaki özverisini gösteriyor. Ve üçüncüsü ülkenin bunu başarma yetkinliğine sahip yetişmiş ekipleri var.