Pazarİnsan değil o, sanki bir melek!

İnsan değil o, sanki bir melek!

26.07.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Çocuk okutuyor, giysi yardımı yapıyor ve sakat hayvanların bakımını üstleniyor, üstelik tek bir emekli maaşıyla... Bu iş için evinin bir bölümünü ayıran Filiz Ünal’ı ziyaret ettik

İnsan değil o, sanki bir melek

Kasımpaşa’da üç katlı, 100 yıllık bir binada 83 yaşındaki annesiyle yaşıyor Filiz Ünal. Evin en küçük odası ona ait. Diğerlerinde ise yardıma ihtiyacı olan insanlar için toplanan kıyafetler, ayakkabılar, mutfak eşyaları, medikal ürünler ve daha fazlası yer alıyor. Röportajımız boyunca ne kapı duruyor ne de telefon. İki gün önce Konya’dan gelen giysiler Rize’nin köylerine gitmek üzere yola çıkıyor. Üstelik onarılmış, yıkanmış ve paketlenmiş halde. 59 yaşındaki Filiz Ünal, tüm bunları bir emekli maaşı ve etrafındaki diğer duyarlı insanların yardımıyla başarıyor.

Haberin Devamı

-Nasıl başladınız ihtiyacı olan insanlara yardım etmeye?

Erken yaşta emekli olabilen şanslı insanlardanım. 38 yaşında emekli oldum ve “Nasıl insanlara daha faydalı olabilirim?” dedim. Yıllarca bir derneğin yardım işlerinde görev aldım, sonrasında bu çabalarım bireysel olarak devam etti.

-Toplamda kaç yıl oldu?

20 sene oldu. Bunun 10 yıldan fazlasında bireysel olarak devam ettim.

-İnsanlar size nasıl ulaşıyor?

Kulaktan kulağa yayıldı yıllar içinde. Burası sanki bir türbe. İnsanlar verdikleri eşyanın yerine ulaştığına inanmıyorlar. Ben gelin görün diyorum; nasıl hazırladığımı, nasıl ulaştırdığımı, o zaman içlerine siniyor.

“Eşyaları pazar arabamla çeke çeke taşıyorum”

-İstanbul’daki ihtiyaç sahiplerine kendiniz ulaştırıyorsunuz...

Haberin Devamı

Evet, bütün otobüs paralarını cebimden karşılıyorum. Uzak mesafelere taksiyle gitmem mümkün değil. Bir arkadaşım
var, Anadolu Yakası’nda oturuyor, onkoloji hastası
ve bir kolunu kullanamıyor. Pazar arabam var, ona koyuyorum eşyaları, çeke çeke toplu taşımayla ona götürüyorum. Doğu’ya gönderdiğim zaman nakliye için yardımcı olan arkadaşlarım oluyor. Bir tek ben değilim, etrafımda herkes bir şeyler yaparak, ihtiyaç sahiplerine ulaşmasına yardımcı oluyor.

-Giysi ve kitap dışında ne geliyor?

Mutfak eşyası, makyaj malzemeleri, bazı medikal ürünler. Ne markalı kıyafetler geliyor, inanamazsınız.

-En çok ne geliyor?

O kadar çok kadın kıyafeti geliyor ki... Haftada üç gün sürekli kıyafet ayırıyorum. Biriktirme şansım yok. Bazen bir geliyor, bir minibüs dolusu. O gelenleri bekletme şansım yok.

“Bir odam kedilere ait”

-Bütün kıyafetler temiz, giyilecek şekilde gelmiyordur sanırım.

Tabii ki gelmiyor. Giyilmeyecek durumda olan şeyler de oluyor, onları eliyorum. İnsanlara yaramayacak olan kıyafetleri Yedikule Hayvan Barınağı’na gönderiyorum, bir kez daha kullanılsın diye. Tamir edilebilecek gibi olanları dikiş makinesinde tamir ediyorum. Kutular dolusu düğme çeşitlerim ve ipliklerim var. Ayakkabıları mutlaka içine kalıp koyup boyuyorum. Yıkanması gereken şeyleri de kendim yıkıyorum.

Haberin Devamı

-Sakat kedilere de bakıyorsunuz. Sabahları mama, akşamları tavuk vererek besliyorum kedileri. Bunların hemen hepsi hasta ve sakat sokak kedileri. Mutlaka kısırlaştırıyorum. Bazılarının veterinere gitmesi ve ameliyat olması gerekiyor. Bir oda sırf kedilere ait. İyileştikleri zaman tekrar sokağa bırakıyorum. Mamalarını kredi kartından taksit yaparak alıyorum. Emekli maaşımla karşılıyorum.
“Ne emekli maaşıymış” diyeceksiniz ama benim başka bir masrafım yok.

-Bir yandan da para topluyor ve çocuk okutuyorsunuz...

10 yıldır arkadaşlarımla her ay bir araya geliyor ve okuyacak maddiyatta olmayan çocuklar için para topluyoruz. Bu parada alt ya da üst limit yok. Herkes bütçesine göre, gönlünden geçeni veriyor.

“Bir pantolonum varsa ikincisi olsun demem”

-Kendiniz için hiçbir şey almaz mısınız?

Ben bir pantolonum varsa, “İkincisi olsun, beşincisi olsun” diyen biri değilim. İhtiyacım kadarını alırım. Zaten bir şey ihtiyacımsa ve onu aldıysam diğerini mutlaka askıdan alır ve ihtiyacı olan kişiler için ayırırım. Allah da yardım ediyor diye düşünüyorum. Bunca şey açlık sınırının altında olan emekli maaşıyla gerçekleşiyor. Durumu olup da yapmayan insanlar da var, ben onlara şaşıyorum. Hiç evlenmedim. Pişman da değilim. Demek benim böyle bir hayatımın olması gerekiyormuş ki bunları yapabileyim.