Pazar“İlk albüm terapi gibi”

“İlk albüm terapi gibi”

08.09.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:

10 yıldır Sertab Erener’in vokalistliğini yapan Zeynep Doruk, ilk albümü “Unutmasınlar” için “Artık kendi kanatlarımla uçmam gerekiyor” diyor

“İlk albüm terapi gibi”

15 yıldır profesyonel olarak şarkı söylüyorsunuz. Albüm için geç kaldım diye düşündünüz mü?

Hayatta her şeyin olması gereken zamanda gerçekleştiğine inanıyorum. Bazen algılayamadığımız detaylar olabiliyor, acele edebiliyoruz ya da kendimize sınırlar koyabiliyoruz. Şu an ilk albümün doğru zamanda, doğru insanlarla, doğru şarkılarla hazırlandığını düşünüyorum. Benim de yıllar içinde şarkı söylemem oturdu, içsel olarak da daha rahatım. Bence geç kalınmış bir şey yok, tam zamanında oldu.

İlk vokalistliğiniz Ajda Pekkan’la olmuş. Büyük şans olsa gerek...

Ajda Pekkan çocukluğumdan beri şarkılarıyla büyüdüğüm, hem bir stil ikonu hem güçlü kadın imajıyla önümüzde olan bir isim. Şarkılarını zaten çok beğenirim, hâlâ dinlerim... Karşınızda bir diva var sonuçta ve benim de ilk vokalistlik deneyimim. Hem o büyük ismin getirdiği bir sorumluluk hem de benim ilk işim olmasının getirdiği bir sorumluluk var. Dolayısıyla hem çok heyecanlı hem de hata yapmaktan çok korktuğum bir dönemdi. Ama sağolsun, onun enerjisi hepimizi yatıştırdı. Bize de çok sıcak davranırdı, evini açardı, yemekler yerdik.

Haberin Devamı
“İlk albüm terapi gibi”



O profesyonel ilişki içinde sizi en çok hangi yönüyle etkilemiştir?

Disiplin. Çok disiplinlidir. Yemesi, içmesi, uykusu, sporu, sesi... En dikkatimi çeken şey, bunca sene sonra bile “Ben oldum, zaten starım” dememesi. Her zaman kendine yeni bir şey katması. E önünüzde böyle bir örnek olunca Ajda Pekkan bile ben oldum demiyorsa ve durmuyorsa, sen kimsin? Türkiye’nin süperstarısın artık ama hâlâ ben onu yiyemem çünkü yarın sahnem var ya da sizinle eğlenmek isterdim ama uyumak zorundayım. O disiplini gördüğünüz zaman buraya bu kadar sene bu kadar emek verilmiş, öyle boşuna Ajda Pekkan olunmuyor. O çok önemli bir örnekti benim gözümde O disiplinin yüzde 20’sini hayatıma katabilirsem dedim, o zaman ilerlemen ve kendine bir yer edinmen mümkün. Daha ilk deneyimimde bunu görmüş olmak benim için müthiş bir örnek oldu.

2010’dan beri de Sertab Erener için vokallik yapıyorsunuz. Onunla daha farklı bir ilişkiniz var...

Olmaz olur mu, Sertab benim için ev gibi artık. Bu tabii Sertab’la da alakalı. Onun da geçmişte Sezen Aksu’yla vokalistlik ve orkestra deneyimi olmuş, biraz hikayelerimiz de benzeşiyor o anlamda. Orkestra ruhunu da çok iyi bilen biri. Bize hiçbir zaman çalışanı gibi davranmamıştır. Ekibiyle hep bir aile gibi olmuştur. Bir şekilde paylaşmadığımız çok az şey var diyebilirim. Tabii ki profesyonel bir iş yapıyoruz ama onun dışında dostuz. Zaman zaman bana ablalık da yapar. Dolayısıyla ikimiz de anlıyoruz kendi kanatlarımla uçmam gerektiğini ama bir yanda da olabildiğince devam etmek yanlısıyız.

En çok hangi yönü size ilham olmuştur?

Galiba en çok ün meselesiyle kurduğu ilişki. “Ben Sertab Erener’im, şunu yapamam” gibi bir anlayışa sahip değildir. Ünü nasıl yaşayacağınız kendinizi nasıl konumlandırdığınıza bağlı, onu çok iyi görmemi sağladı. Ajda Pekkan da Sertab Erener de benim çok önemli rol modellerim. Ve çok şanslıyım, bir şekilde kariyerim rol modellerimle kesiştiği için, onları yakından tanıma fırsatına eriştiğim için.

Artık kendi albümünüz çıktı. Bunca yıllık vokalistlik deneyiminden sonra ne ifade ediyor ilk albüm?

Çok büyük bir mutluluk. Şarkıların hepsi benim hikayem. Bir şekilde ya sözünde ya bestesinde parmağım var. İnsanın kendi hikayelerini kendi melodileriyle sunabilmesi çok başka bir şey. Benim için iyileştirici bir süreç oldu. Üzüldüğüm anlar çok oldu, vazgeçmeye çok yakındım, düştüm kalktım... Şu an kendi şarkılarımı ilk albümümde içime sinen bir aranjmanla sunabilmek benim için terapi gibi.

Haberin Devamı
“İlk albüm terapi gibi”



“Naifliğimi kaybetmedim”

Bu albümünüz vokalistliğin izlerini taşıyor mu sizce?

Tabii ki taşıyordur, insanın kendi müzikal geçmişi onu etkilememişse zaten beslenememişsinizdir. Ama ben buna kendi sesini kendi istediğin gibi ortaya koymak diyorum. Çünkü 6-7 yıldır sahne alıyorum zaten, grubum var, coverlar söylüyorum. Şimdi kendi şarkılarım olunca başka bir boyut kazanıyor. Şarkıları yazarkenki halimi hatırlıyorum. Zamanla yaşadığım değişimi hatırlıyorum. Bir sürü kadın var içimde. Bir sürü dönem var. Öğrendiğim bir sürü şey var. Naifliğimi kaybetmediğimi düşünüyorum. Bu en müteşekkir olduğum şey.

“Oyunculuk ve şarkıcılık paralel”

Aynı zamanda dizilerde de rol almışsınız.

Evet, “Hayat Bilgisi”yle başladım, sonra “Sessiz Gemiler” ve “Seksenler”de oynadım. Oyunculuğu da çok seviyorum. Zaten oyunculukla şarkıcılığı çok paralel buluyorum. Önünüze bir şarkı geliyor, bir hikaye anlatıyor, siz benzer bir tecrübe yaşamış olabilirsiniz, yaşamamış olabilirsiniz... Ama sanki sözleri birebir hissetmişsiniz gibi söylemeniz lazım. Oyunculuk da biraz böyle, bir karakter geliyor, benzeştiğiniz şeyler var benzeşmediğiniz şeyler var. İtalya’da müzik, gösteri sanatları ve edebiyat okudum. Dolayısıyla eğitimini de almıştım. Böyle deneyimlemek de hoşuma gitti.

Bundan sonra da düşünür müsünüz oyunculuğu?

Keşke bir proje olsa da hem şarkı söyleyebilsem hem oyunculuk yapabilsem. Gönlümden geçen şey o. Ama müzikle ilgisi olmayan güzel bir
hikaye olursa ona da varım.