26.09.2021 - 03:00 | Son Güncellenme:
OSMAN KROMER - 22. günde Nusaybin’den Midyat’ın üç köyünü görmek üzere ayrıldım ve ana yoldan Botaş sapağından çıktım. Karşıma çıkan ilk köy Elbeğendi: Bu köy, gezeceğim üç köy listemde yok. Bonus oldu. Bu Süryani köyünde binalar yöre kültürel mimarisine uygun, ancak yeni. Ortalık biraz kalabalıktı, fotoğraf çekmeden kilisenin yanından devam ettim. Bu arada Elbeğendi köyünde Karfo Pizzeria var. Botaş’ı geçtikten sonra Üçköy’e vardım. Konteynerden bozma bir bakkal-kahve karışımı mekânın yanından geçerek köye indim.
Birkaç kare fotoğraf çektikten sonra dönüp kahvenin önüne park ettim. Gençler vardı ve birkaç görece yaşlı adam da kâğıt oynuyordu. Pek bir temkinli yaklaştılar bana. Sonra mekânın sahibi Malke Ş. ile elektriği tutturup derin bir sohbete başladık. Köyün tamamı Süryani imiş. İlk gördüğüm Elbeğendi köyünde de kesin dönüş yapmak isteyen yurt dışında yaşayan Süryani ailelerin yaptırdığı evleri görmüştüm. Onların dönüş hikâyeleri, bölgenin geçim kaynakları, Ezidi köyleri, Süryani şarabı derken iki saate yakın kalmışım orada. Bu başlıklarla geçiştirdiğim sohbet gerçekten çok ama çok; kâh hüzünlü, kâh sevinçli detaylar içeriyordu. Örnek vermek gerekirse Almanya’ya çocukken gitmiş veya orada doğmuş bir kadın, kocasına diyor ki, “Mardin’deki köyümüze bir ev yapalım ve orada yaşayalım.” Sen Almanya gibi bir yerdeki lüksünü bırakıp bu çorak, sıcak dağ başında yaşayacaksın. Bu nasıl bir vatan toprağı aşkıdır. Anlamak hem zor hem de bir o kadar anlaşılabilir. Attım heybeye.
Fellini’lik manzara
Sonrasında Malke yolun çok daha bozuk olduğunu ama Ezidi köyü Kaleli’yi görmem gerektiğini söyledi. Ardından da “Köy girişinde tepelik bir yerde konteyner göreceksin. Önce oraya git ve kendini tanıt. Yoksa rahatsız olurlar” diye tembih ederek yolu tarif etti. Google Map beni kestirmeden götürecek diye tariften çıktım ve fena yollarda sürerek nihayetinde küçük bir köyün hemen girişinden önce navigasyon “sağa sap” dedi. Dedi de yol yok. Mecburen girdim adı Yakınca olan o küçük köye. İki yamaca serpilmiş evler, taş ve mağara-taş karışımı. Ama ben diyeyim 6-7 siz deyin 10 ev ya var ya yok. Vagabond’un sesine hafif yamaçta bir evin önüne bir adam çıktı. Ben de park edip yanına yürüdüm. Önce gitmek istediğim köy için yanlış yolda olduğumu, buradan sonrasını yürümem gerektiğini, esas yolun bu olmadığını söyledi. İki bardak soğuk su ikram etti. Babası muhtarmış (köyün tek betonarme evini gösterdi), ailesi Mardin’deymiş, diğer köy sakinleri de bazen hafta sonları gelirlermiş. Kısacası yalnız yaşıyor koca köyde. Bir de 2 keçisi var; manzara tam Federico Fellini’lik! Akşama misafiri olmamı geç olduğunu söyledi. Ben de teşekkür ederek yola devam ettim. Köyden çıkar çıkmaz saat 17.00 civarına geldiğinden navigasyona Kızıltepe’yi yazdım ve 2 saat yol verdi. Şırnak il sınırına girerek bir müddet toprak yollarda sürdükten sonra önce Şırnak, İdil asfaltına bağlandım aradan köy yollarına girerek bu sefer de Nusaybin oradan da Kızıltepe…
Motomardin ekibi
Hal böyle olunca dostlar, Midyat ve Mardin’i es geçmek zorunda kaldım. Ama o kadar bilgi ve görsel doluluk yaşadım ki. Çok güzel bir gündü. Yakınca köyü ile asfalt yol arasında az bir şey çekindim ama o da gerçekten az bir şeydi! Ben motorun kadranında gün boyu 43 dereceyi görsem de Kızıltepe’de arkadaşlar, 50 derece dediler. Yine fena sıcak bir gündü. Poşu yine iş gördü.
Öğretmenevinde duşumu alıp klima altında serinledikten sonra Motomardin motosiklet kulübü başkanı sevgili Ulaş ve Burhan, beni yemeğe götürdüler. Nihayet uzun zamandır farklı rotalardan benzer istikamete sürdüğümüz Tolunay Can Çakmak (Instagram: @dene_yimdefterim) kardeşim de bugün bana yetişti. Onun da katıldığı yemekten sonra kulüp mekânlarına giderek diğer iki teker sevdalısı kardeşlerle tanıştık. Gece 24.00’e kadar nefis çay eşliğinde sohbet ettik. Motosiklet sevdalıları yolunuz Mardin Kızıltepe’ye düşerse mutlaka Motomardin ekibi ile tanışın (Instagram:
@motomardin). Zira buralara yolu düşecek tüm motorcu dostlarımın tanışmalarını hararetle tavsiye ediyorum.
Bundan sonra yola bir müddet Tolunay kardeşimle devam edeceğim. Yalnız kovboyluk bir süre askıda! Aslında gönül devamının tamamını beraber yapalım ister. Ancak benim sınır boyu rotam onunsa eş dost ziyaretli giriş çıkışları buna nereye kadar izin verecek göreceğiz. Honda Afrika Twin CRF 1000L’ler ikilendi!
Yarın yol Uludere’ye. Ancak Nusaybin’den tekrar dağa vurup şu bugün göremediğim Ezidi köyüne gideceğiz. Öncesinde belki Malke kardeşimin bir kahvesini içeriz.
Merak edenleriniz için: Gerçekleştirdiğim bütün rotalarım Wikiloc programında herkese açık şekilde Oskrom hesabımda kayıt altına alınıyor. Ayrıca yol maceramın daha fazla detayına Instagram: @Oskrom ve Facebook Osman Kromer hesaplarından ulaşabilirsiniz.