15.01.2023 - 03:00 | Son Güncellenme:
CEYDA ULUKAYA / ceyda.ulukaya@milliyet.com.tr - İstanbul’un adalarının yazarların kalbinde hep ayrı bir yeri olagelmiştir. Havasından mı, suyundan mı, yoksa şehrin kalabalığından uzakta bir kuytuya çekilme özgürlüğü sağlamasından mı bilinmez. “Adaya aşkla bağlı olmak diye bir şey var. Adalılar bu duyguyu iyi bilir. Yazarlardaki de benzer bir bağlılık” diye anlatıyor, yazar Ayçe Ayyıldız Baturay; “Heybeliada sevdalısı” olarak bilinen, ismi adeta Heybeliada’yla bütünleşmiş isimlerden, 95 yaşındaki Nejat Gülen’le birlikte kaleme aldıkları “Heybeliadalı Yazarlar ve Heybeliada’yı Yazanlar” kitabından bahsederken. Adalı Yayınları’ndan çıkan kitap, Heybeliada’nın hem hafızası hem de kimliğinin bir parçası olan, edebiyat, akademi ve bilim dünyasından isimleri bir araya getirirken, ada hakkında yazılanlar üzerinden zamanda bir yolculuğa çıkmanın da vesilesi oluyor. Aralarında Hüseyin Rahmi Gürpınar, Ahmet Rasim, Aziz Nesin, Zeyyat Selimoğlu, Kriton Dinçmen, Orhan Pamuk, Ayşe Sarısayın, Erhan Bener ve Yiğit Bener’in de bulunduğu 62 yazara yer evrilen kitap, Heybeliada hakkında bu konuda hazırlanmış ilk kaynak niteliğinde. Baturay, “Eskileri yazarak başladık. Bir dönem ada nüfusunun entelektüel olarak ne kadar yüksek olduğunu, herkesin nasıl da edebiyatla, yazıyla iç içe olduğunu gördük. Zaman içinde bu nüfusun azalacağını düşünüyorduk ama bugünlere geldiğimizde de adanın hala geniş bir entelektüel çevreye ev sahipliği yapmaya devam ettiğini gördük” diyor.
“Kriton’suz bir ada”
Kitap çalışmaları sırasında Baturay’ı en çok etkileyen hikaye ise Kriton Dinçmen’inki olmuş. 1924 doğumlu bir psikiyatr ve yazar olan Dinçmen’i, aynı zamanda yakın arkadaşı olan Nejat Gülen kitapta şöyle anlatıyor: “Doktor Kriton Dinçmen’in en önemli özelliklerinden birisi de Heybeliada aşığı olmasıydı. Kriton, Heybeli’yi o kadar severdi ki, yazdığı önemli bir mesleki kitabını Heybeliada’ya ithaf etmişti. Hatta biyografisini bile değiştirecek kadar severdi Heybeliada’yı. Fener’de doğup Fener Lisesi’ni bitirdiği halde ‘Ben Heybeli’de doğdum, Heybeli’de okudum’ derdi. (…) Onun ölümü ile bilim dünyasının, tıp dünyasının kaybını ben takdir edemem ama bir Heybeliadalı olarak Heybeliada’nın gerçek bir evladını kaybettiğini yetki ile söyleyebilirim. Kriton’suz bir Heybeliada, çok yalnız bir adadır.”