18.08.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:
ÖZLEM ÜLKÜ
Elite Model Look yarışmasıyla adını duyuran Sedef Avcı, 20 yılı aşkındır hayatımızda... Model ve oyuncu olarak tanıdığımız Avcı, sadeliği ve sükuneti seven biri olarak hafızalarımıza kazındı... 19 yaşında aşık olduğu Kıvanç Kasabalı ile evliliklerinde 14 yılı dolduran Avcı, 2013’te de kucağına aldığı Can’la da anneliği tattı. Şimdilerde çoğunluğun yazı Bodrum-Çeşme hattında geçirdiği dönemde o oğluyla beraber kamplara gidiyor. Çadırda kalıyor, yüzünü denizde yıkıyor, az eşyayla, oyunlarla, doğayla geçiriyor zamanını... Birçok annenin merak ettiği “çocuklu kamp tatilini” Avcı’dan dinledik.
- Kamp tatilinin diğer tatillerden farkı neler?
Çocuklar kampta sanat eğitmenleriyle doğada çalışmalar yapıyor. Doğanın sesini dinleyip, resmini çiziyorlar. Heykeller yapıyorlar. Hamakta sallanırken elleri dirseklerine kadar boya içinde resim yapıyorlar. Gözleri kapalı klasik müzik eşliğinde ritmin resmini çiziyorlar. Masal çemberinde hayal güçlerini geliştirip hep birlikte kendi masallarını yaratıyorlar. Uzun yürüyüşler yelken eğitimi ve daha niceleri... Sanırım bunlar bu kampları diğer tatillerden ayıran en büyük özellikler.
- Anne-oğul baş başa ilk tatiliniz miydi? Nasıl bir deneyimdi?
Yok daha önce de kampa gittik baş başa. “Oyun Kampta” ile tabii. Oyun Kampta’nın yaratıcısı yakın arkadaşım. Seneler önce çocuklarımız Can ve Ece oyun grubundayken tanışmıştık Belma Atakan’la. Belma doğaya aşık özgür ruhlu bir insan. Kendisi Ece’yi doğada büyütmek istemiş. Her şey dahil konsepti tatillerden haz etmediği için alternatif tatil aramış. Bulamayınca kendisi yaratmaya karar vermiş.Meğer hepimiz açmışız doğaya. Can 3 yaşından beri kamplara alışık. Kamptaki eğitmenlerini özlüyor her seferinde. Gün sayıyor kampa gitmek için. Her seferinde yeni arkadaşlar ediniyor. Teknolojiden tamamen uzak. Benim en sevdiğim kısmı bu. Çocuklar sosyalleşiyor. Kamplar sayesinde çok girişken oldu.
- Hazırlık aşamalarını anlatabilir misiniz? Böyle yolculukların olmazsa olmazı neler?
Öncelikli aldıklarımın çoğu tabii ki Can’la ilgili. Böcek sokmasına karşı ilaçlar, güneş koruyucular, şapka, ateş düşürücü, bol yedekli kıyafet. İlk seferde ne alacağımı bilememekten fazla eşya götürmüşüm. Ama artık alıştık. Rahat kıyafetler ve ilaçlarımız yetiyor.
“Teknoloji çağında sokak oyunları lüks oluyor”
- Çadırda bir hafta geçirmenin keyifli ve zor yanları neler?
Her anı ayrı zevkli. Daha önce hiç çadırda kalmamıştım. Başta biraz tedirgindim ama ilk geceden sonra hiç korkum kalmadı. Kaldığımız çadır plajın önündeydi. Can’la kalkınca yüzümüzü yıkamak için suya atladık her gün. Muhteşem bir lüks bence bu. Bir kere gece serinlikte uyuyorsunuz. Kompakt bir alan dolayısıyla da dağılmıyorsun. Tek zor yanı sabah erken saatte uyanmak, o da zaten alışık olduğumuz bir şey. Yani hayatı en basit ve sade haliyle yaşıyorsun aslında.
- Konfor günümüzde bir yandan en çok aradığımız şeylerden... Sizin için öncelik bu değil sanırım...
Benim için konfor rahat olabildiğim yerdir. Sadece bir terlikle, üstüme başıma ne giyeceğimi düşünmek zorunda kalmadığım yerdir. Ben böyle dinlenebiliyorum. Ayrıca bizim Kocabahçe’de kaldığımız çadırlar çok konforluydu. Can olduktan sonra daha sakin sessiz ortamları tercih etmeye başladım. Önceden biz de Bodrum/Çeşme tatilleri yapıyorduk ama şu an bana oralara gitmek yorucu geliyor.
- Görmek istediğiniz, deneyimlemek istediğiniz başka nereler ya da neler var?
Kamplar kapsamında Mardin ve Datça var. Onun dışında imkanlar doğrultusunda tüm dünyayı gezdirmek istiyoruz Can’a. Gezerek öğrenemeyeceği bir şey yok bence bir insanın.
- Bir anne olarak, kamp tatilinin çocuğun gelişimine nasıl katkıları olduğunu düşünüyorsunuz?
Öncelikle çocuklar inanılmaz sosyalleşiyor. Belki de bilmediğiniz yeteneklerini keşfediyorlar. Hayal güçlerini geliştiriyorlar. Günümüzde karşı koyamadığımız, ne kadar geç tanıştırmaya çalışsak da zaman zaman başaramadığımız ekrana bağımlılık durumundan uzaklaştığı birkaç gün yaşatıyorsunuz. İnanın akıllarına bile gelmiyor bilgisayarda oynamak. Bizim çocukluğumuzdaki sokak oyunlarını oynuyorlar. Bunu bu teknoloji çağında çocuğunuza yaşatabilmek büyük bir lüks.
“Özgürlük, hiçbir şeye körü körüne bağlı olmamak”
- Sosyal medyada, “Özgür ruhlara gelsin” diye bir fotoğraf paylaşmıştınız, sizin için özgür ruh ne demek?
Bu hiçbir şeye körü körüne bağımlı olmama hali. Hiçbir nesneye, mekâna, insana... Çünkü özgür olduğun zaman kendini daha güzel ifade edebilir bir insan bana göre. Ben Can’ın özgür bir çocuk olmasını istedim hep. O yüzden onu hep kamptan kampa taşıdım, doğayla buluşturdum. Ve inanın o zamandan beri Can iletişimi, ifadesi çok güçlü bir çocuk oldu. Umarım ömür boyu bu özelliğini koruyabilir, o zaman daha mutlu bir birey olur çünkü. Fotoğrafı koyduğum yer hiç bir tesisin olmadığı ulaşımı çok zor bir yerdi. Kimsenin gitmeyi tercih etmeyeceği bir yer belki de... Sadece bir zeytin ağacı var. Onun gölgesine oturup, meyvemizi yedik. Denize girdik. Bu çok güzel bir özgürlük.
- Doğayı seven bir aile olarak bir gün şehirden uzakta yaşar mısınız?
Şehirde yaşamayı seviyoruz aslında. Arada doğaya kaçıp nefes almak yetiyor şimdilik. İleriyi bilemem tabii ama Can’ın eğitimi süresince buralardayız gibi görünüyor.
- Bir de geçtiğimiz haftalarda Caretta Caretta’ların denizle buluştuğu kamptaydınız. Ailece yaşadığınız bu deneyimi sizden dinlesek...
Muhteşemdi. Sabahın erken saatlerinde yola düştük.Amacımız kumun altından çıkamayan yavrulara yardım edip, onların denizle buluşmasını sağlamaktı. Bazıları kardeşlerinin üstüne basa basa yeryüzüne çıkıp denize ulaşabilmiş, ayak izlerini gördük. Bazıları o kadar güçlü değil maalesef. Orada çok bilimsel bir çalışma yürütülüyor. Yuvaların ilk oluşma tarihi kayıtlarda var. Eğer yavru çıkışı olması gereken tarihin üzerinden günler geçtiyse, onları ölüme terk etmemek için uzmanlar yuvayı açıyor. Eğer çıkarılmasaydı orada öleceklerdi. Caretta’ların yüzeye çıktıktan sonra denize ulaşana kadar kumdaki yürüyüşünü kendileri tamamlamaları gerekiyor. Biz onlara yol açtık, onlar kendi yollarını kendileri kat etti. Hem bizim için hem de Can için muhteşem bir deneyimdi.
“Bizimkisi sırdaşlık”
- Evliliğinizde 14. yılınızı kutladınız. Zaman ilişkinize neler kazandırdı?
Her geçen yıl ayrı bir deneyim. Aşkın bambaşka bir sevgiye dönüştüğü, saygının, sevginin, hoşgörünün katmer katmer büyüdüğü, dostluğun paha biçilmez bir hal aldığı bir şey evlilik. Hayat arkadaşlığı, sırdaşlık bizimkisi.
- Peki aşka bakış açınızda 15 yıl önceyle bugün arasında bir değişim olduğu söylenebilir mi?
İlk günler başka tabii. Heyecanıyla insanı gençleştiren bir şey aşk. Zamanla yerini daha kıymetli daha sağlam ayakları yere basan bir duyguya bırakıyor. Havalarda uçmuyorsun belki ama kendini daha güvende hissediyorsun.