Eski moda güzelliğe dönüş

CEYDA ULUKAYA - 1963 yapımı “Kleopatra” filminde Elizabeth Taylor’ın çiçeklerle bezeli süt banyosu yaptığı sahne, yalnızca sinema tarihinin en ikonik sahnelerinden biri değil, varlıklı eski Mısırlıların güzellik ritüelinin de sembolüydü. Eski Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın ekşi eşek sütüyle banyo yaptığı efsanesi bir yana, kaynaklar dönemin güzellik ritüelleri arasında safran yağı karıştırılmış uzun süt banyolarının varlığına işaret ediyor. Ve bu elbette tesadüf değil: Sütteki laktik asidin cildin pul pul dökülmesini önlediği, safranın ise binlerce yıldır çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde kullanıldığı biliniyor.  

BBC’nin haberine göre, tıpkı eski Mısır’daki süt banyosu ritüeli gibi, günümüzde “temiz” içeriğe yönelik artan ilgiyle birlikte cilt bakımı sektörü, tam da bu kadim geleneklerden ilham almaya başladı. Oyuncu Emma Watson’ın doğal güzellik gurusu Imelda Burke’nin “Güzelliğin Doğası” kitabında dediği gibi: “Bize geleneği reddetmemiz ve formülü laboratuvarda aramamız öğretildi. Her ne kadar yeni gelişmeler önemli olsa da hâlâ atalarımızdan öğreneceğimiz çok şey var.” Peki bunlar neler? Gül suyundan argan yağına, zerdeçalden Çin’in geleneksel kendi kendine masaj tekniği gua sha’ya, bugün cilt bakım sektöründe yer edinen ürün ve ritüellerin kökenlerine iniyoruz:  

Gül suyu: Gülün iltihap önleyici ve tahriş olan cildi sakinleştirici etkiye sahip olduğu bilgisi, iki bin yıl öncesine kadar uzanıyor. Arıtılmış gül suyunun yanı sıra vitamin, mineral ve antioksidanlarla zenginleştirilen formüllere sahip birçok ürün bugün cilt bakımı denince ilk akla gelenler arasında.  

Zerdeçal: 4 bin 500  yıldan fazla bir süredir Ayurveda uygulamasının merkezinde yer alan zerdeçalın, içerdiği antioksidan bileşenler sayesinde cilde ışıltı ve parlaklık kazandırdığı biliniyor ancak doğrudan uygulamak olası yan etkiler nedeniyle tavsiye edilmiyor.  

Argan yağı: Cildi seven omega 3 ve 6 yağ asitleri bakımından zengin olan argan yağı, binlerce yıldır Akdeniz’de ve çevresinde imrenilen bir güzellik ajanı kabul ediliyor. Özellikle saçları nemlendirme, parlaklık kazandırma ve elastikiyet sağlayarak kırılmalara karşı korumasıyla biliniyor.  

Monoi yağı: Polinezya’daki okyanuslarda, Tahiti Adaları’ndaki gardenyaların taç yapraklarının hindistan cevizi yağına batırılmasıyla elde edilen monoi yağını bugün raflarda görmemiz, Maohi halkının 2000 yıl öncesine dek bu yağı bir cilt ve saç yumuşatıcısı olarak kullanmasından kaynaklanıyor.  

Gua sha: Dolaşımı iyileştirmek, gerginliği azaltmak ve ince çizgileri azaltmak amacıyla, genellikle pembe kuvars, krital kuvars, yeşim gibi değerli taşlar kullanılarak uygulanan yüz masajı olarak yaygınlaşan gua sha, Çin’de yüzyıllara yayılan bir geleneksel kendi kendine masaj tekniği.