31.05.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:
PELİN ÇİNİ pelin.cini@milliyet.com.tr
İngiltere’de engellilere destek veren bir dernekte yöneticilik yapan Jenny Chapman (41) ile az gelirli kişilere düşük fiyatlı evler pazarlayan bir şirketin başındaki Colette Mckune (45) mayıs ayının ilk haftasında Londra’da kıyılan resmi nikahla birbirlerinin “hayat arkadaşı” oldular. Geçtiğimiz pazartesi günü ise ikisinin de dünyada kendilerini en huzurlu hissettikleri yer olarak gördükleri Fethiye’nin Çalık ilçesinde, yine İngiliz bir çiftin işlettiği Anna Otel’de düğünleri yapıldı. İngiltere ve Avustralya’dan 40 davetlinin katıldığı törende Chapman’ın 16 yaşındaki kızı Katie ile Mckune’un 14 yaşındaki kızı Amy de nedime oldu.
Çift o gün, misafirlerin önünde birbirlerine Hindistan’da özel olarak yaptırdıkları yüzükleri takıp sonsuza kadar beraber olmaya söz verdi. Chapman ve Mckune’u balayında yakaladık ve onlardan evliliklerinin hikayesini dinledik.
Öncelikle tebrik ederim. Düğün için Türkiye’yi seçme nedeniniz ne oldu?
Jenny C.: Altı yıldır düzenli olarak Fethiye’ye tatile geliyoruz. Hatta hayatımızı beraber geçirme kararını da 2006’da burada vermiştik. Buranın büyülü ortamının evlilik kararı almamızda büyük etkisi var. Türkiye’nin bizim için özel bir anlamı var hatta bu nedenle düğünümüzde sadece Türk yemeklerinin olmasına özen gösterdik. Rakı içip meze yiyip Türkler gibi eğlendik.
Colette M.: Bu noktaya gelene kadar zor ve uzun zamanlar geçirdik. Birçok şeye göğüs germek zorunda kaldık. Fethiye bize huzur verdiği için de sorunlarımızın çözümünü burada bulduk. Doğal olarak kutlama kısmının da burada olması gerekiyordu. Bundan sonra da evli bir çift olarak tüm tatillerimizi burada geçirmeyi planlıyoruz.
Zor ve uzun bir süreçten bahsediyorsunuz. Nasıl tanıştınız?
Jenny C.: İş ortamında tanıştık. Aynı şirketlerde çalışmasak da toplantılarda sık sık bir araya geliyorduk. Çok iyi anlaştığımızı fark ettik ve iş dışında da beraber vakit geçirmeye başladık. Birlikte yemeğe, sinemaya, tatillere gittik.
Colette M.: Başlangıçta çok iyi anlaşan iki iş arkadaşıydık. Sonra kader ağlarını örmeye başladı. (Gülüyor)
“Biz heteroseksüeldik. Üstelik ben evliydim”
Peki nasıl âşık oldunuz?
Jenny C.: Şimdi bu sana çok klişe gelecek biliyorum ama her şey aynen filmlerdeki gibi oldu. Ben Colette’i gördüğüm an hayatımın devamını onunla geçireceğimi biliyordum. Bunu tarif etmek çok zor çünkü daha önce hiç başıma gelmedi. Flörtöz bir kadındım. Birçok erkek arkadaşım oldu, bir kez de evlendim. Ama dediğim gibi, hiç birinde Colette’i gördüğüm an hissettiklerimi hissetmedim.
Colette M.: Jenny ile vakit geçirmeye başlayınca başka hiçbir şey yapmak, hiç kimsenin yanında olmak istemediğimi fark ettim. İnan bana, bu bizim için de kabullenmesi kolay bir durum değildi. İkimiz de daha önce bir kadınla ilişki yaşamamıştık. Yani heteroseksüeldik. Üstelik ben evliydim...
Kocanızın tepkisi ne oldu? Bu, bir erkek için oldukça zor bir durum olmalı...
Colette M.: Anlamakta zorlandı ama çok yadırgadığını da söyleyemem. Erkeklerin iki kadının birlikteliğine karşı bakış açıları biraz daha farklı. Yani ben kocama “Senden ayrılmak istiyorum çünkü başka bir erkeği seviyorum” deseydim belki çok daha zor toparlanacaktı. Ama ben bir kadına âşık oldum. Şaşırdı ama daha kolay kabullendi. Çünkü bunu rekabet olarak görmedi.
Jenny C.: Benim eski kocam için de aynı şey geçerli. Eminim ki başka bir erkekle yeni bir hayata başlamam onu daha fazla rahatsız ederdi. Bu garip bir şey ama erkekler beraber oldukları kadın başka bir kadınla bir şeyler yaşarsa o kadar da rahatsız olmuyorlar. Hatta eğlenceli bile buluyorlar bu fikri.
Colette M.: Sanırım karşılarında bambaşka bir durum olduğu için rahatlıyorlar. Elma ile portakalı kıyaslayabilir misiniz? Bu da öyle bir şey. Erkek “Benim karım bir başka adama gitti, acaba onun benden nesi daha iyiydi?” diye endişelenmiyor. Diyor ki “Benim karım tamamen farklı bir şey istemiş. Sorun bende değil.”
Daha önce bir kadınla beraber olmadığınızı söylüyorsunuz. Siz lezbiyendiniz de sonradan mı fark ettiniz?
Jenny C.: Biz kendimizi lezbiyen olarak adlandırmıyoruz. Lezbiyen, heteroseksüel, gay, biseksüel... Bunların hepsi toplumun koyduğu isimler. Buna katılmıyorum. Ben Colette ile tanışana kadar erkeklere ilgi duyardım; o zamanlar “normal” biriydim de sonra bir kadına âşık olunca mı dum ve bir anda “anormal” mi oldum? Bu çok saçma.
Colette M.: Bu ruh ikizini bulmakla ilgili bir şey. Karşınızdakini sevmek onunla vakit geçirdiğinizde kendinizi “tamamlanmış” hissetmekle ilgili. Bana göre Jenny’nin bir cinsiyeti yok. O benim âşık olduğum ruh. Bu durum beni bir gruba sokmaz ve etiketlenmemi gerektirmez.
Bir kadınla beraber olmaya başlamak cinsel hayatınızda nelerin değişmesine neden oldu? Bir kıyaslama yapabilir misiniz?
Colette M.: Hiçbir şey değişmedi, en azından negatif olarak. Kadınlar yapı itibarıyla daha verici, karşılarındakinin mutluluğunu daha fazla önemsiyorlar.
Jenny C.: Kesinlikle doğru. Kadınların yapısı servis etmek, mutlu etmek ve bir şeyler sunmak üzerine programlanmış. Erkeklerse her şeyde oldukları gibi aşkta da benciller. Ayrıca hiçbir erkek bedeninizi bir kadın kadar iyi tanıyamaz. Kısacası herkesin merak ettiği soruyu şöyle cevaplayabilirim: Hiçbir eksiklik hissetmiyoruz!
Birer kızınız var. Onların ilişkiye tepki göstermelerinden korkmadınız mı? İlişkinizi nasıl öğrendiler?
Jenny C.: Biz uzun süre bu durumdan kaçmaya çalıştık. Yani ilk öpücükten sonra hemen ilişkiye başlamadık. İki sene falan sadece arkadaş olarak görüşmeye devam ettik. Neden görüştünüz dersen de birbirimizi görmeden yapamıyorduk ama beraber olmamızın da yanlış olduğunu düşünüyorduk.
Colette M.: Bu görüşmeler sırasında kızlarımız da tanıştılar, kaynaştılar. Birbirimize alıştık ve dört kişilik bir aile haline geldik.
Jenny C.: Kızlarımız da büyüdüklerinde kendi tercihlerini kendileri yaparlar, buna karışmayız. Bakın bir anne evladı mutlu olduğunda onun nasıl, kimle ve neden mutlu olduğuna bakmadan mutlu olabilmelidir. Mesela annem bir gün “Jen sana bir şey soracağım. Colette’e âşık mısın?” dedi. Hiç tereddüt etmeden “Evet” dedim. Sarılıp yanağımdan öptü ve “Sen mutluysan ben de mutluyum” dedi. Bence bir annenin sergilemesi gereken doğru tavır da bu.
“Standart aileden hiçbir farkımız yok. Yalnızca kızların üvey baba yerine üvey anneleri var”
“Bu bir ruh ikizini bulma meselesi. Bana göre Jenny’nin cinsiyeti yok. O, aşık olduğum ruh. Bu da beni bir gruba sokmaz, etiketlendirmez”
Aynı evde yaşıyorsunuz. İş bölümünü nasıl yapıyorsunuz? Ev işlerinde kim daha marifetli?
Colette M.: Dört yıldır aynı evde yaşıyoruz. Her şeyde olduğu gibi bu konuda da eşitlikçiyiz. Yemek, bulaşık, temizlik, bunların hepsini beraber yapıyoruz. Kızlara da tembellik etmesinler diye haftalık bir tablo hazırladık. Bulaşık ve çöp çıkarma gibi işleri dönüşümlü olarak yapıyorlar. Klasik bir aileden farkımız yok. Akşamları televizyonu, telefonları ve bilgisayarları kapatıp iki saat o gün yaşadıklarımızla ilgili sohbet ediyoruz. Aile olarak mümkün olduğu kadar çok vakit geçirmeye çalışıyoruz.
Jenny C.: Standart aileden hiçbir farkımız yok, sadece kızların birer üvey baba yerine üvey anneleri var. Evde her şey demokratik. Ev işlerini kızlarla bölüşerek hallediyoruz. En güzeli de şu; diyelim ki yorgun argın eve geldiniz, karşınıza “Yemek nerede?” diyen biri çıkmıyor. Aksine “Haydi hayatım sen dinlen, bugün ben yaparım” diyen biri açıyor size kapıyı. Kızların da bu huzurlu ortamdan olumlu etkilendiklerini düşünüyorum. Ayrıca çevremizdeki herkes evde “iki anne” olmasından memnun, özellikle de kızların babaları.
Neden?
Colette M.: Çünkü ortada kızlarına babalık yapıp sahiplenmeye çalışacak başka bir erkek yok. Diğer bir kadın erkekler için ne kızları ne de karıları söz konusu olduğunda tehdit unsuru içeriyor.
İlişkinizi saklama gereği duyduğunuz zamanlar oldu mu? Mesela iş arkadaşlarınıza hemen söylediniz mi?
Colette M.: Hayır, neden saklamak zorunda hissedelim ki? İş arkadaşlarımızın çoğu evlilik törenimize geldi hatta bazıları buradaki düğüne de katıldı. İngiltere’de bu durum çok yaygın. Bir kadınla bir erkeğin evlenmesinden hiçbir farkı yok. Benim eski kayınvalidem bile düğünümüzü kaçırmadı. Ama sanırım Türkiye’de işler biraz değişik. Bayağı tepki aldık. Gazetelerde düğünümüzle ilgili çıkan haberlere okuyucuların internette yazdıkları yorumları gördük. İnsanlar bayağı şaşırmışlar.
Jenny C.: Fethiyelileri kast etmiyorum ama birçok yerden garip tepkiler aldık. Gazetelerde hakkımızda komik yazılar okuduk. Bu bir kültür ve eğitim meselesi. Eşcinselliği hastalık olarak gören ya da bunun dünyanın sonunun yaklaştığının işareti olduğunu sananlar olabilir. Onlar için üzgünüz. Biz yanlış bir şey yapmadık. Sadece âşık olduk.
“Colette’ten Empire State Binası’nın tepesinde evlenme teklifi aldım”
Colette Jenny’ye evlenme teklifini New York’taki Empire State Binası’nın tepesinde yapmış. “Önceden hazırlanmış olmama rağmen çok heyecanlıydım. Jenny’ye dönüp ona âşık olduğumu ve hayatımın sonuna kadar onunla
yaşamak istediğimi söyledim. Jenny boynuma sarılıp “Evet” diye haykırınca etrafımızdakiler de bizi alkışlayıp tebrik ettiler. Unutulmaz bir andı” diyor.
Fethiye’deki düğün dansı