Pazar'Enkazdan çıkıp doğuma gelen kadınlar vardı'

'Enkazdan çıkıp doğuma gelen kadınlar vardı'

26.03.2023 - 03:00 | Son Güncellenme:

Depremin beşinci gününden itibaren gönüllü olarak gittikleri Reyhanlı Devlet Hastanesi’nde 150’yi aşkın doğum, 50’den fazla sezaryen yaptıran Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi ekibiyle, afet koşullarının kadın sağlığı ve doğum süreçlerine etkisini konuştuk.

Enkazdan çıkıp doğuma gelen kadınlar vardı

Ceyda Ulukaya - Afetler, toplumun her kesimini ama en çok da farklı ihtiyaçlara sahip risk gruplarını etkiliyor. Bu gruplardan biri de kadınlar. Güncel tespitlere göre afet bölgesinde, depremlerden etkilenen 130 bin hamile kadın var. Bölgede gelecek ay doğum yapmayı bekleyen kadın sayısı ise 14 binin üzerinde. Hijyen, barınma ve beslenmenin yanı sıra stres koşulları, doğum sürecindeki kadınlar ve bebeklerinin sağlığı için birer risk faktörü. “Kadınlar birincil sorunlarını unutup bebeklerine bir şey oldu mu endişesi yaşıyor. Kendi ağrısını ikinci plana atıp bebeği ya da varsa diğer çocuklarını düşünüyor. Bu yüzden normalin çok üzerinde düşük ve erken doğum vakası gördük” diye anlatıyor, Doç. Dr. Çetin Kılıççı; depremin 5. gününde Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden ilk gönüllü ekip olarak Hatay Reyhanlı Devlet Hastanesi’ne ulaşan uzmanlardan biri. Bölgeye giden ikinci ekipse 20 Şubat’ta gerçekleşen Defne merkezli 6.4’lük depremi yaşadı. Buna rağmen 10 günde 150’yi aşkın doğum, 50’den fazla sezaryenin sorunsuz gerçekleşmesini sağladılar, sayısız hastayı poliklinik hizmeti verip tedavi ettiler. Onlarla, afet koşullarının kadın sağlığı ve doğum süreçlerine etkilerine dair gözlemlerini konuştuk.

Haberin Devamı

“Normalin üzerinde düşük ve erken doğum gördük”

Doç. Dr. Çetin Kılıççı (Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı)

Depremin beşinci günü 18 kişilik bir ekip olarak Reyhanlı Devlet Hastanesi’ne vardık. Orada bulunan doğumhane ekibinin tamamı depremzedeydi, yakınları enkaz altında olan ya da kendisi enkaz altından çıkanlar vardı. Onların kendi sorunlarıyla ilgilenebilmeleri için doğumhaneyi devraldık. İlk gördüğüm manzaralardan biri terlikleriyle doğuma gelen bir kadındı. Doğumdan hemen sonra da gitmek istedi. Fakat kanama ve enfeksiyon ihtimaline karşı bir süre gözetim altında tutmamız gerekiyor. Öğrendik ki, evleri yıkılmış ve küçük bir başka çocuğu daha var. Çocuğu komşuya emanet etmiş. Komşunun arabasıyla gelmişler ve araba da gidecek, bu yüzden gitmek istiyor. Hemen bir çözüm bulmaya çalıştık. Bir çadır ve gerekli malzemeleri bulup ona güvenli bir alan sağladık.

Haberin Devamı

İki ayrı ekip olarak bölgede kaldığımız 10 gün boyunca 150’nin üzerinde doğum, 50’den fazla sezaryen, 2 dış gebelik ameliyatı gerçekleştirdik. Doğumlar dışında poliklinik de yapıyorduk. Gebeler arasında enkazdan çıkıp gelenler vardı. Ve sürekli artçı depremler oluyordu. İlk depremi yaşayanlar bizim fark etmediğimiz en ufak sallantıda bile çok korkuyordu, herkes kendini dışarı atmaya çalışıyordu, son derece tetiktelerdi. Çocuk sahibi olmak için 10 yıl uğraşan bir çiftimize denk geldik. Depremin 5. günü sorunsuz bir doğum gerçekleşti ve bebeklerine kavuştular. Oradaki en güzel anlarımızdan biri oldu.

Kadınların genel olarak birincil sorunlarını unutup bebeklerine bir şey oldu mu endişesi yaşadığını gördük. Deprem olmasa, normalin üstünde bir kanamayla hastaneye başvurabilecek anneler ve anne adayları, bunu sıradan bir sorun olarak görüyordu, kendi ağrısını ikinci plana atıp bebeği ya da varsa diğer çocuklarını, ve tabii diğer sorunlarını düşünüyordu. Bu yüzden normalin çok üzerinde düşük ve erken doğum vakası gördük.

Oraya gitmeden önce, depremi ekran başında izlerken hepimiz endişeli ve üzüntülüydük. Kendimizi tüm şartlara hazırlayarak gittik, nöbet usulüyle hastaneyi 24 saat ayakta tutacak şekilde çalıştık. Şehrin yerle bir olduğunu, insanların çok zor duruma düştüğü bir ortamda bu hizmeti vermiş olabilmekten ekip olarak gurur duyduk. Dönüş yolunda, o ekran başındayken hissettiğimiz endişe ve üzüntü kalmamıştı, çünkü elimizden gelenin en iyisini yaptık ve bizden sonra gelen ekip de bunu sürdürecek diye düşündük. 

“Her kadının benzer hikayesi vardı”

Op. Dr. Eralp Bulutlar (Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı)

Biz ikinci ekip olarak Reyhanlı Devlet Hastanesi’ne ulaştık. Varır varmaz tanısı konulamayan kanamalı bir hastayı ameliyata aldık ve dış gebelik olduğunu anladık. Durumu çok ciddiydi ama sorunsuz bir ameliyat gerçekleştirdik. Bir dakika durmadık diyebilirim. Bir günde 130 hastaya baktığım oldu. 12 kişilik bir ekip olarak gitmiştik ama oradaki yoğunluğu fark edince destek ekip talebinde bulunduk. Maalesef destek ekibin geldiği gün 6.4’lük deprem oldu ve hastaneyi boşaltmak zorunda kaldık.

Haberin Devamı

Orada bulunduğumuz birkaç günde enkaz altından çıkan çok sayıda kadının doğum yapmasını sağladık. Bir gebemiz, kocam göçük altından çıktı dedi, ama nerede olduğunu bilmiyordu. Hastaneye sevk edilmiş ve yoğun bakımdaymış. Gebeliğin 32. haftasında suyu gelmişti. Bu tür erken doğum tehditleri inanılmaz oranda artmıştı. Hemen hemen her hastanın buna benzer hikayesi vardı.

Depreme sezaryen sonrası normalden fazla kanaması olan bir hastayı takibimiz sırasında yakalandık. Hastanedeki herkes büyük bir panik yaşadı ve binayı terk etmeye çalıştı. Ekip olarak gebeleri ve kadınları hızlı bir şekilde tahliye edip biz de aşağı indik. Kritik hastalarımızı ambulanslarla Adana’ya sevk ettik. Hastane güvenlik tedbirleri gereği bir süre hizmet veremedi. O gün biz de herkesle birlikte geceyi dışarda geçirdik.

“Bebekler karışmasın diye TC no yazdım”

Fatma Hacıoğlu (Bebek hemşiresi)

Kadınlar hastaneye gelmek için son dakikaya kadar bekliyordu, bu yüzden gelenler de geldikleri gibi doğuruyordu, başka sağlık problemleri yoksa. Doğum sonrası 24 saat gözlem istenir ama orada hastaları 6 saat tutabildik. Sonrasında anne ve bebeği çadıra yollayacak olmak bizi ayrıca endişelendirdi. Hijyen, bebeğin beslenmesi, koruyucu önlemler? Bunların hepsinin sağlanmasına ihtiyaç vardı ama biz doğurtma ve yaşatma odaklı bakmak durumundaydık.

Haberin Devamı

Normalde yenidoğanlara protokol numarası veriliyor ama hastane sistemi o koşullarda arızalandığı için bebeklerin kimliklerinin karışma ihtimali vardı. Bu yüzden bilekliklere annelerin TC numaralarını yazmaya başladım. Anne ve bebekleri yanlarından ayırmamak için çalıştım. Hastane çok soğuk olduğu için bebeklerde hipotermi riski vardı. Aslında yenidoğanı anneyle yatırmayı tercih etmeyiz ama en azından vücut ısılarıyla ısıtsınlar diye anne yanlarına verdik.

“Anneler çocuklarını alıp kaçmaya çalıştı”

Dr. Selin Taşan (Çocuk Hastalıkları)

Deprem anında bir hastanın yatışını yapıyorduk. Elektrikler kesildi. Sallanmaya başlayınca anneler çocuklarını kucaklayıp serumlarıyla birlikte merdivenlere yöneldi. Depremin en şiddetli olduğu andı. Onları durdurmaya, sakinleştirmeye çalıştık. Herkesi tahliye ettikten sonra biz de indik. Bahçede bir kadının elini tutmuştum, “Çocuklarım enkaz altındaydı ama çıktılar, şimdi iyiler, ben çok korktum, o yüzden ikinci kattan atladım” diye başından geçenleri anlattı. Yakınları gelene kadar da elini bırakmadım.

Haberin Devamı

Oradayken bir gün abim aramıştı, nasılsınız iyi misiniz diye sordu. Doğumlar oluyor onlara bakıyoruz, müdahale edilecek bir şey varsa yapıyoruz diye anlattım. “Nasıl yani, orada doğum mu oluyor, ben orada hep ölüm var sanıyordum” dedi. Bu bana çok güç verdi. Evet burada hâlâ doğum var, diye düşündüm.

“Nasılsın diye sorunca ağlıyorlardı”

Gülay Aydoğmuş (Ebe)

Kadınların gözlerindeki korku ve şok halini çok net görüyorduk. Nasılsın diye sorduğumuz anda ağlamaya başlıyorlardı. Konuşmaya, anlatmaya da çok ihtiyaçları vardı. Suriyeli bir anneye Türkçe yazıp Google Çeviri kullanarak yapması gerekenleri anlattım. Harfiyen uyguladı ve sorunsuz doğum yaptı. İnanamadım. Deprem anında sezaryen nedeniyle belden aşağısı uyuşturulmuş bir hastamız vardı. O an hastanede herkes kaçarken o kalkamadığı için yerinde kalmıştı.

Onu yerinden kaldırıp sandalyeye taşıdık ve o halde ikinci kattan merdivenleri kullanarak indirdik. Ki taşıyanların da hepsi kadındı, nasıl yapabildik bilmiyorum. İndiğimizde herkes dışardaydı.

Enkazdan çıkıp doğuma gelen kadınlar vardı

Doç. Dr. Çetin Kılıççı, Hatay’da 10 yıl çocuk sahibi olmak için uğraşan bir çiftin depremin 5. günü bebeklerine kavuşmasını sağladı.

Enkazdan çıkıp doğuma gelen kadınlar vardı

Gülay Aydoğmuş, mesleki gözlemlerini sanatsal ifade yollarıyla da anlatma kaygısı duyan, “Rahmin İzi” adlı çalışmasıyla Otto Rank Sanat Ödülü sahibi olan deneyimli bir ebe. “Umut” adını verdiği bu çizimini, ”Sevginin iyileştirici gücüne ve umudu doğuracağına olan inançla” notuyla doğumhane ekibi ve anne adaylarına güç vermesi dileğiyle Hatay Reyhanlı Devlet Hastanesi’ne gönderiyor.

Cinsel sağlık ve üreme sağlığı için çalışıyorlar

Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları (CİSU) Platformu üyesi sivil toplum kuruluşları, 6 Şubat’tan bu yana bölgeye ve göç alan illere destek sağlıyor. Platform üyesi kuruluşlar, Adıyaman ve Adana’da kadın sağlığı birimi açtı, danışma hattı üzerinden kadın sağlık taramaları, engelli kadın ve çocuklar için ihtiyaç tespiti yapıyorlar. CİSÜ Platformu’ndan Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı (TAPV) Program Koordinatörü Deniz Özkor, “Afet durumunda hizmet ve destek mekanizmalarına erişimin kısıtlı olması, cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerine erişim kısıtlılığının artması, bakım veren olarak kadının rollerinin artması kadınların karşı karşıya oldukları riskleri artırıyor” diyor.

Enkazdan çıkıp doğuma gelen kadınlar vardı

Doğum öncesi, sonrası ve yenidoğan bakım hizmeti

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), depremlerden etkilenen illerdeki kadın ve kız çocuklarının sağlığı ve korunması için kritik öneme sahip hizmetleri yeniden sağlamak için çalışıyor. Doğum öncesi, doğum sonrası ve yenidoğan bakımı hizmetleri sağlayan ekipler, Sağlık Bakanlığı koordinasyonunda anne sağlığı ve doğum hizmetlerine dair gerekli yönlendirmeleri yapıyor. Şimdiye dek bölgede bulunan toplam beş merkezi ve mobil ekipleri aracılığıyla depremden etkilenen illerde bulunan 12 bin 200 kadına hijyen kiti ve anne-bebek kiti, 5 bin 500 kadına cinsel sağlık ve üreme sağlığı kiti ulaştırdı. UNFPA Türkiye’nin çalışmalarına destek için websitesi üzerinden bağışta bulunmak mümkün.