28.08.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
FIRAT KARADENİZ - firat.karadeniz@milliyet.com.tr
Terör saldırıları, darbe girişimi, Suriye’deki operasyon... Türkiye son zamanlarda çok zor günler geçiriyor. Biz ne kadar birlikte durmaya çalışıp bu badireleri atlatmaya uğraşsak da ruh sağlığımız hiç iyi değil. Geçtiğimiz hafta sonu Gaziantep’teki sokak düğününe yapılan intihar saldırısı ve bu saldırıda yaşamını yitirenlerin çoğunun çocuk olması herkesi derinden sarstı. Herkesin önceliği bölgedeki yaraları sarmak. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre yaklaşık 40 kişilik bir ekip bölgedeki vatandaşlarla yakından ilgileniyor. Biz de ruh sağlığı uzmanlarına nelerin yapılması gerektiğini sorduk...
“Bölgedeki çocuklarla tek tek ilgilenilmeli”
Prof. Dr. Doğan Şahin (İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi)
- Evlatlarını kaybedenler için sağlıklı bir gelecekten söz etmek mümkün değil. Bu acı başka hiçbir şeye benzemez. Acının şiddeti de çok yoğun olduğu için bu insanların mutlaka profesyonel destek görmesi gerekiyor. Fakat “Profesyonel destek gördükleri zaman iyileşirler” diyemeyiz.
- Bir insanın evladını kaybetmesi acı veren bir şey. Fakat bir de bu kaybın nasıl yaşandığı gerçeği var. Bu insanlar düğüne gitti; neşe içinde eğleneceklerini düşündü. İnsanların kendilerini iyi hissettiği zamanlara ihtiyaçları var. Düğünler de bunlardan mesela. O eğlenceyle dünyadan uzaklaşır, rahatlarlar. O düğüne bir saldırının düzenlenmesi çok büyük bir travma yaratır. Güvenlik duygusunu yerle bir eden bir olay.
- Hayatta kalan çocukların da mutlaka uzun süreli destek görmesi gerekiyor. “Zaman her şeyin ilacıdır” gibi yaklaşımlarla bu sorun çözülmez. Birçok çocukta bu travmanın derin etkileri olacaktır. Bunları asgariye indirmek için her çocukla tek tek ilgilenilmeli. Takip de edilmeli. Çocuklarda önce akut stres bozukluğu, ardından da travma sonrası stres bozukluğu görülecek.
- Bu olaylardan sonra toplumda yaşanabilecek en tehlikeli şey kanıksamadır. Çünkü eğer duyarlılığımızı yitirmeye başlarsak ruh sağlığımız da bozulmaya başlar. Örneğin havaalanında bir saldırı oluyor ama
iki gün sonra unutuluyor çünkü gündem değişiyor. Şu an birçok insan Gaziantep’de ne olduğunu unuttu bile. Hızlı unutmak üzücü olayları başarılı bir şekilde arkamızda bıraktığımız anlamına gelmez. Bastırdığımız anlamına gelir. İçimizde yara olarak da kalır.
- Saldırının bir çocuk tarafından yapıldığı iddia edilmişti. İnsanlar daha önce yakınlarındaki sakallı, iri, yani tırnak içinde IŞİD kılıklı insanlardan korkuyordu. Şimdi herkesten endişeleniyorlar çünkü bu saldırının bir çocuk tarafından yapıldığı bilgisi verildi. Artık bir çocuğu da bir kadını da tehdit olarak görmeye başlayacağız.
“Benimle güvendesin mesajı önemli”
İpek Gökozan (Klinik psikolog)
- Bir yakının vefatı travma sonrası stres bozukluğu yaşanmasına vesile olan olaylar arasında bir numarada. Kişinin kontrol edemediği durumlarda korku, dehşet ve çaresizlik hissi yaşanıyorsa ve kendisinin / yakınlarının ölüm veya yaralanma riski varsa travma sonrası stres bozukluğu yaşanma riski çok yüksek. Gaziantep’te yaşanan korkunç olayda aileler hem çocuklarını kaybettiler
hem de bombalama gibi başlı başına travma yaratabilecek bir olaya şahit oldular. Yaşanan travmalar unutulmuyor ama hayata adaptasyon sağlıklı bir sosyal ve psikolojik destekle mümkün olabiliyor.
- Çocuklar travma belirtilerini veya depresyonu yetişkinlerden farklı yaşayabiliyor. Çoğu kez yaşadıkları acıları ve korkularını oyunlarına veya resimlerine aktarmayı tercih edebiliyorlar. Bu nedenle çocuklarla zaman geçirmek, onlarla konuşmak, resimlerinde ve oyunlarında bir
farklılık olup olmadığını gözlemlemek çok önemli. “Benimle birlikte güvendesin” mesajı çocuğu rahatlatır.
- Gündelik hayata dönebilmek için birbirimize vereceğimiz sosyal destek çok önemli. Ücretsiz psikolojik ve psikiyatrik destek birimleri kurulabilir.
- Yaşananlar hepimiz için çok zor. Şu sıralar uykusuzluk, tedirginlik, tetikte olma hissi, tahammülsüzlük, mutsuzluk en sık yaşanan belirtiler. Hayatımıza kaldığımız yerden devam etmeye çalışmak ruh sağlığımızı korumak için yapabileceklerimiz arasında en önemlilerinden.
“Bu gibi travmalar kuşaktan kuşağa geçebilir”
Dr. Zerrin Topçu Bilgen (Çocuk ve ergen psikiyatristi)
- Gaziantep’te yaşanan olayın ardından kurbanların travmaları devam ediyor çünkü güven duyguları sarsıldı ve çaresizliği tecrübe etmiş oldular. Hayatta kalan çocuklarda bir suçluluk duygusu da oluyor böyle olaylardan sonra; hayatta kalmanın verdiği suçluluk duygusu. Bu çok önemli. Hep atlanıyor. Bu nedenle hayatta kalan çocukları her zaman desteklemek lazım. Bu da sadece profesyonellerin işi değil. Önemli olan hayatta kalanlara artık o bölgenin daha güvenli olduğunu hissettirmek. Güvenliği sağlamak için çaba sarf edildiğini göstermek.
- Bu tür travmalar yıllarca sürecek, kuşaktan kuşağa geçebilecek travmalar. Çocuklar kardeşlerini, anne-babalarını kaybetti. Belki de kimseleri kalmadı. Özellikle bu aileler çok büyük risk altında. Ciddi bir desteğe ihtiyaçları var. Tabii ki çocuklara yönelik olarak da ruhsal destek çalışmalarının yapılması gerekiyor. İlk önce ilaçlarla daha sonra da terapilerle... Sanat terapisi, oyun terapisi gibi. Çocuk dillendiremediği şeyleri oyunla anlatır. Bir yandan da ebeveynlerinin de iyi olduklarını bilmek isterler.
- Bu çocukların, ailelerin izlenmesi şart. Kolayca tamir olabilecek bir travma değil bu. Ekonomik destek vermekle, iş bulmakla ya da akut dönemdeki terapilerle etkileri çok azalmaz. Hepsinden daha önemli olan şey ise Gaziantep ne kadar güvenli sorusu. Önlemler alındıkça, yöneticiler bu işle uğraştıkça insanlar biraz daha rahatlar.
- Fırat Kalkanı operasyonu olumlu bir mesaj. “Sizi güvende tutmak için uğraşıyoruz” mesajının verilmesi bu travmayı yaşayanlara iyi gelecektir. Tabii olumlu hareketler bunlar ama yetmez.