08.01.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:
Oysa bazıları oldukça sert ve dünyanın gidişatını dolaylı olarak etkileyen tartışmalara rağmen sinema dünyası keyifli bir yıl geçirdi. Gişelerin dünya çapındaki şampiyonu "Şrek 2" oldu! Onu "Harry Potter: Azkaban Tutsağı", "Örümcek Adam 2" izledi. Bütün yaş gruplarına hitap eden devam filmleri olmaları; ilkinin bir çizgi kahraman, ikincisinin fantastik çocuk kitabından, üçüncüsünün çizgi romandan uyarlama olması "ailece eğlence"ye dünya çapında doyulamadığını gösteriyor... Yılın son günlerinde gösterime giren, bizim de merakla beklediğimiz "İnanılmaz Aile / The Incredibles" ise şimdiden yedinci sırada. Bundan böyle gişeler üç boyutlu canlandırma harikalarından sorulacak. Türkiyede de vizyona giren filmler arasında canlandırmalar öne çıktı. Oscarlı "Nemo: Kayıp Balık"tan yılın en iyi filmlerinden "Bellevillede Randevu"ya dek bir dizi canlandırma herkesi hayran bıraktı. Sinematör iftiharla sunar: 2004 sinema macerası! Hakikat ve magazin bir arada, 32 kısım tekmili birden bu yazıda! Dün bir, bugün iki yeni yıla eski ağızla girdik ama korkunç bir felaketin acısının üstümüze çöktüğü günlerde, elinden daha iyisi gelmeyen yönetmen misali formüllere sığındık da ondan. Hayatta da film misali mizah ve dram bir arada gidiyor, gitmek zorunda. "Gandhi"nin yönetmeni Sir Richard Attenborough, Phuket Adasında 15 yaşındaki torunlarından birini yitirdi, diğerinin tedavisi sürüyor. Kızı hâlâ kayıp... "Kahraman"ın yıldızı Jet Li kızını kurtarırken ayağından hafif yaralandı... Akademi ödülleri 2004 itibarıyla şubat ayında verilmeye başlandı. Bir modern zaman efsanesi haline gelen "Yüzüklerin Efendisi"nin sinemaseverlerin gözündeki değeri, dizinin üçüncü filmi "Kralın Dönüşü"nün 11 dalda Oscar almasıyla tescillendi. Güzeller güzeli Charlize Theron "Cani"deki şişman, çirkin ve psikopat fahişe rolüyle Oscar kazanıp Hollywoodun yeni kraliçesi oldu. Oscarsız düğün olmaz "Hz. İsanın Çilesi" bir yandan tartışıldı bir yandan iş yaptı. Mel Gibsonın İsayı çarmıha geren Yahudilere karşı intikam meleği olmasını sağlayan film, yılın son günlerinde İsrailde de izlenebildi. Dünyada en çok izlenen beşinci film de bir nevi kıyamet senaryosuna dayanan "Yarından Sonra" idi. Sera etkisi nedeniyle kutuplardaki buzların erimesi yüzünden okyanus akıntılarının yön değiştirmesini ve dünyanın ikliminin allak bullak olup yeni bir buz çağına girilmesini konu alan film; Bush yönetiminin, ısrarla göz ardı ettiği Kyoto Konvansiyonuna uyup ABDyi atmosferi kirleten bir numaralı ülke olmaktan çıkarması için bir uyarı niteliği taşıyordu. ABD Başkanı George W. Bush ve yönetimi doğrudan eleştirilere de hedef oldu sinemada. Michael Moore Başkan Bushu 11 Eylül faciasından sorumlu tutan "Fahrenheit 9/11" ile Cannesda Altın Palmiye kazandı. ABD seçimlerine etki etmesinden korkulan filmin ülkedeki dağıtımı engellenmeye çalışıldı. Sonuçta film gösterime girdi ve bir belgesel için oldukça yüksek sayıda izleyici topladı ama Bush yine de seçimi kazandı! Bu arada Avusturyanın dünya vücut geliştirme şampiyonuyken Hollywooda transfer olan Arnold Schwarzenegger de Kaliforniya valisi seçildi! "Terminatör" yıldızına bu filme atfen İngilizce vali anlamına gelen "governor"dan türetilen "governator" lakabı takıldı! Din, politika, buz çağı... 2004ün daha başından itibaren bütün dünyayı etkileyen bir Türk sinema olayı da yaşandı! Türk-Alman yönetmen Fatih Akın "Duvara Karşı" adlı filmiyle Berlin Film Festivalinde Altın Ayı kazandı! Almanyadaki ikinci kuşak Türklerin yaşamına, iki kültür arasında kalmalarına, yaşadıkları çelişkiler ve çektikleri acılara dayanan arabesk, kara sevdalı, punk seksli film iki toplumu da gururlandırdı hakikaten. Ama hemen ardından filmin çok başarılı kadın başrol oyuncusu Sibel Kekillinin bir porno aktrisi olduğu ortaya çıkınca bir magazin skandalı üretildi. Sibel pornosuyla yatıp kalktık. Kekilliye de filme de haksızlık ettik. Bir festivaller festivali olarak eksiksiz programıyla sinemaseverleri film görmekten perişan eden İstanbul Film Festivali sonunda bir tartışma daha açıldı: Ulusal Yarışmada En İyi Türk Filmi seçilen "Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak", "Vizontele Tuuba" ile "Vizontele"nin rekorunu kıramamış, üstüne ödül de alamamış Yılmaz Erdoğanın hışmına uğradı. Oysa "Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak" birbiri ardına uluslararası başarılar kazandı. Film festivallerince kapışılan film, San Sebastian ve Selanikte özel ödüller, Montpellierde "Altın Antigone" aldı. Zeki Demirkubuzun "Bekleme Odası" ve Uğur Yücelin "Yazı Tura"sı yılın en iyi yerli yapımlarıydı ama gişede nal topladılar. Minimalist "Bekleme Odası" için seçici bir kesim dışında beklenti yoktu zaten ama yıllardır acı çektiren bir savaşın gazilerinin hayatlarına bakan "Yazı Tura"ya, bütün Altın Portakalları da toplamasına rağmen 300 bin kişinin bile gitmemesi nasıl bir duyarsızlıkla açıklanabilir? Laf yerine gelmişken Türkiyenin "enn" popüler sinema etkinliği, 40 yıllık Antalya Film Festivaline değinmeli. Hep çekiştirilir ama "öz hakiki rezalet" bu yıl patlak verdi. Festivalde ulaştırmadan altyazıya aksamayan hiçbir şey yoktu neredeyse! Antalyadan ders alınmadığı, sonbahar-kış aylarında yaşanan film festivali enflasyonundan anlaşıldı. Bir yanda onuncu yılını müthiş bir programla altı ilde birden kutlayan Avrupa Filmleri Festivali, öte yanda büyükşehirlerin bir salonunda DVDden film gösterip normal tarifeden bilet kesen birtakım "organizasyonlar"! Her etkinliğin "festival" olmadığının altını bir kere daha çizmeli. Türkün Türkten başka düşmanı yok mu? Şaşılası güzellikler de oldu sinema adına: İstanbul Film Festivalinin en çok izlenen filmi ince mizahı ve minimal sinemasıyla alçakgönüllü bir başyapıt olan Norveç yapımı "Mutfak Hikayeleri" idi! İzlanda yapımı gençlik filmi, uluslararası alanda sükse yapan "Buzdan Hayaller / Noi Albinoi"; Arjantinin, Berlinde Altın Ayıyı kılpayı "Duvara Karşı"ya kaptıran daha az alçakgönüllü başyapıtı "Kayıp Kucak" Türkiyede vizyona girebildi! Dereyi görmeden paçaları sıvamamak lazım ama "Gılgamış" projesi elimizde patladı. Yapımcı Beni Atoorinin Türk ortaklarla yaptığı proje parasızlıktan durdu. Ama Atoori ve Türk aktrisler arasındaki paslaşma devam ediyor. Çanakkale Belediyesi "Truva" filminin galasını gerçekleştirmek için sağa sola faks çekme gayreti içine girdi. Bu kadar gayretkeşlik sökmeyince son çare olarak filmde kullanılan tahta atı Çanakkaleye getirtti. Atın yerleştirileceği mevki Çanakkalenin esnafını birbirine düşürdü!"Büyük İskender" filmi de yılın gişe hezimeti olarak ABD ve dünya sinema tarihine geçti. Yaklaşık 150 milyon dolar bütçeli yapım şu sıralar 30 küsur milyon dolar gişe hasılatıyla "batık" durumda. Türkiyede dağıtımcı firma, muhtelif organlarda yayımlanmak üzere Deniz Akkayaya yaptırdığı ısmarlama röportajlarla oyuncuların cinsel eğilimlerini öğrenmemizi sağladı. Yönetmeni ve "Geceyarısı Ekspresi"nin senaristi Oliver Stoneu Türkiyeye getirterek "filmiyle gurur duyduğu ama Türkleri kötülediği için de pişman olduğu" gibi tutarsız bir açıklamayla özrü kabahatinden büyük duruma düşürdü. Yine de para etmedi! "Törkiş" korku filmi "Büyü"nün etrafında bir gizem oluşturmaya çabalanırken, gala gecesi G-Mallda çıkan yangınla ortalık karıştı. Çok sayıda şöhretin galada bulunması yüzünden olay dallanıp budaklandı. Uğursuzluk söylentileri etrafı sardı. "At"layanlar, "pop"layanlar, "büyü"lenenler... Agah Özgüç Milliyet Sanatın Ocak sayısındaki yazısında Türkiyede izleyici sayısı ve gişe hasılatı hesaplarının ancak 1980 sonrasında tutulduğunu açıklıyor. Bu dönemin rekortmeni de "G.O.R.A." oldu. Cem Yılmazın yazıp başrollerini üstlendiği Ömer Faruk Sorak filmini şimdiye dek 4 milyona yakın kişi izledi. Popüler sinema köşe kollayıcıları filme burun kıvırır ve hemen her biri meslektaşlarını yumuşak davranmakla suçlarken, hakiki film eleştirmenleri "G.O.R.A."ya geçer not verdi.1) G.O.R.A. - 3,751,7572) Vizontele Tuuba - 2,894,8023) Truva - 1,692,4584) Hababam Sınıfı Merhaba - 1,580,5355) Neredesin Firuze - 1,064,1626) Okul - 836,4507) Son Samuray - 828,7948) Örümcek Adam 2 - 751,7129) Yarından Sonra - 652,84810) Harry Potter 3 - 625,04311) Tutku: Hz. İsanın Çilesi - 609,78112) Şrek 2 - 552,982 Türkiye gişe rekortmeni "G.O.R.A."