PazarÇocuklar için ekranda travma tehlikesi

Çocuklar için ekranda travma tehlikesi

27.02.2022 - 03:00 | Son Güncellenme:

Geçen hafta dünyanın gündemindeki “savaş” sosyal medyadan ekranlara her yerdeyken çatışma görüntülerinin çocuklar üzerindeki etkisini travmatik etkiler üzerine çalışan Dr. Psikolojik Danışman Ezgi Denizel Güven anlattı.

Çocuklar için ekranda travma tehlikesi

Özlem Ülkü - Her bombanın, savaşın, çatışmanın içinde kalan en masum grup, çocuklar. Ne olduğunu anlamalarına imkan yok. Yine de en büyük yıkım onların küçük yüreğinde başlar. Eminiz ki hepimizin isteyeceği en son şey ‘çocuk’ ve ‘savaş’ kelimelerini yan yana görmek. Ama bu görüntüleri ve haberleri çocuğunuza açıklamanız da gerekiyor. Yoksa rastlantıyla da olsa gördüğü vahşet görüntülerini hafızasından çıkarmakta zorlanır. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla tüm dünyanın gündemi olan “savaş”ın çocuklara olan etkisini, onları nasıl bilgilendirmemiz gerektiğini 15 yıldır zorlu yaşam olayları ve travmatik etkiler üzerine çalışan, Dr. Psikolojik Danışman Ezgi Denizel Güven’le konuştuk. Çalışmalarını psikolojik sağlamlık (rezilyans) ve travma sonrası gelişme konuları üzerine yoğunlaştıran Güven, çocukların ailelerinin duygularını kopyaladığını söylüyor.

Haberin Devamı

Savaş ve çatışma içerikli görsellerin çocuklar üzerindeki etkisi hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Savaş, şiddetin kitlesel olarak ifade bulmuş en yaygın ve bilinen olanıdır. Şiddet ise bir çeşit hastalıktır; sadece maruz kalanı değil, şahit olanları da benzer şekilde travmatize ettiği pek çok araştırmada ortaya konmuştur. Günümüzde bu görüntülerin ekranlar aracılığıyla izleniyor olması travmatik etkiyi hafifletmiyor. Hatta bugün kuşaklar arası aktarım çalışmaları şiddetin, sadece maruz kalanı ve şahit olanı değil sonraki kuşakları da travmatize edebileceğine işaret etmekte. Bu görüntülere bir şekilde şahit olan çocukların sinir sistemi “tehlike var” sinyalleri veriyor. Çünkü beyin, görüntüleri de gerçekmiş gibi işleyebiliyor ve anı havuzuna bu görüntüleri-korku duygusuyla eşleyerek aktarıyor. Çocuğun tehlike algılayan sinir sistemi eğer güven veren bir yetişkinin desteği ile düzenlenmezse savaş-kaç ya da donakal tepkileri organizmayı uzun süre tetikte tutuyor. Bu da adrenal kortikal sistemin sürekli uyarılması ve stres hormonlarının salgılanması demek. Savaş ya da kaç tepkisi içindeki çocuklar huzursuzluk, uykuya geçmekte zorluk, sık sık uyanma, iştah düzensizlikleri, dikkat problemleri yaşayabiliyor. Agresif ve şiddet içeren davranışlar gösterebiliyor. Ya da yoğun kaygı nedeniyle ebeveynine yapışma davranışı sergileyebiliyor. Parmak emme, gece ıslatmaları gibi regresif durumlar da ortaya çıkabiliyor. Donup kalan çocuk ve yetişkinler ise genellikle tepkisiz kalıyor. O kadar yoğun bir çaresizlik hissi yaşıyorlar ki tepki dahi verecek durumda olamıyorlar.

Haberin Devamı

Çocukları bu görüntülerden uzak tutabilir miyiz? Televizyondaki sosyal medyadaki içeriklere karşı nasıl korunabilirler?

Bu noktada ana akım medyanın bombalama, yaralanma vb. görüntülere yer vermeyen, tetikleyicilik düzeyi düşük görüntüler aracılığıyla yayın yapması öncelikli olmalı. Bunun dışında sosyal medyada yayılan görüntüler de aynı şekilde olmalı. Çünkü kimi ne şekilde tetikleyeceği ve merkezi sinir sistemini bloke edeceği belli olmaz. Özellikle küçük çocukların zaten ekrana maruz kalması doğru bir tutum değil. Ancak okul çağı çocukları zaman zaman ekrana maruz kalıyor ya da çocuklar bir şekilde konuşmalara kulak misafiri oluyorlar. 

Haberin Devamı

Savaşı öğrenmenin, algılamanın yaşa göre farklılıkları nelerdir?

Elbette küçük çocuklar yaşanan olayları anlamlandırmakta okul çağı çocuklarına göre daha çok zorlanır. Bu sadece bilişsel değil duyuşsal ve duygusal gelişimle de ilişkili bir konu. Küçük yaştaki çocukların mantıksal akıl yürütme alanı olan prefrontal korteksi henüz gelişmediği için duygusal olarak gerginlik yaşadıkları durumlar karşısında güven veren bir yetişkine daha çok ihtiyaç duyar. Ona sarılmak, temas etmek, onun güven veren sesi çocuğun kendini rahatlatmasının aracıdır. Aksi söz konusu olduğunda çocukta stresi düzenleyememe nedeniyle uyum sorunları ortaya çıkabilir ve bunlar konusunda güven veren müdahaleler olmazsa kronik stres bozukluğuna dönüşebilir. Somut işlemler döneminde bulunan çocuklar ise neden sonuç ilişkisi kurma ve mantıksal açıklamaları dinlemeye daha yatkındır. Ancak yine güven veren yetişkinin duygusunu okumaya eğilimlidir. Yaş küçüldükçe güven duyulan yetişkinlerin duygularının kopyalanma yüzdesi artar.

Haberin Devamı

“Doğrudan açıklama yerine sorular sorun”

Çatışma görüntülerini izleyen bir çocuğa ebeveynler ne tür açıklamalarda bulunmalı?

Ebeveyn, doğru sorularla yaklaşmalı. Savaş kelimesini duyduğunda aklına neler geliyor? Bunlar sana nasıl hissettiriyor? Şu an savaş yaşayan ülkelerdeki çocukları mutlu edecek neler olabilir? Sen onlara, rahatlatacak (umut verecek) bir şey söyleyecek olsan ne söylersin? gibi sorularla olayı anlamlandırmasına yardımcı olmak doğrudan açıklama yapmaktan daha etkilidir. Böylece çocuğumuzun savaş konusundaki bilgi ve algı düzeyini öğrenme ve bu kapsamda iletişimi sürdürme fırsatı elde etmiş oluruz. Eğer üzüldüğünü ya da endişelendiğini ifade ederse bu duyguların savaş gibi şiddet içeren durumlarda ortaya çıkmasının normal olduğu bilgisi verilebilir.